Â
Güher ve
Süher Pekinel kardeşler dün gece Frankfurt'ta prova yapacak bugün Frankfurt Operasında konsere çıkacaklardı. Dün saat 15:30'da THY uçağına binmek üzere Atatürk Hava Limanına geldiler. Devlet Sanatçısı olduklarından VİP salonuna girdiler. Görevli memura her zaman olduğu gibi üzerlerindeki Alman pasaportunu uzattılar. Memur sordu:
      - Türk pasaportunuzu görebilir miyim?
     Â
- Yanımızda yok... Biz her zaman Alman pasaportuyla giriş çıkış yapıyoruz...      - Yeni genelge var. Çifte vatandaşlar çıkışta Türk pasaportunu ibraz edecek.
     Â
- İyi ama pasayortumuz Almanya'da...      - O zaman çıkış yapamazsınız...
     Â
Güher ve
Süher kardeşler adeta çılgına döndüler. Akşam provaya bekleniyorlardı. Uçak biraz sonra kalkıyordu. Ve onlar mantığını bir türlü anlamadıkları bir genelge yüzünden salondan çıkamıyorlardı. Hemen orada rastladıkları eski milletvekili
Ercan Karakaş'tan yardım istediler. Derhal İstanbul Valiliğine ve ilgili bakanlara telefon açıldı. Sonunda sözlü talimatla çıkış izni verildi. Ancak THY uçağı elbet kalkıp gitmişti.
Pekinel kardeşler akşamki Lufthansa uçağına kaldılar. Bu arada son provayı kaçırdılar.
      Öğrendiğimize göre bu yüzden sürekli problem yaşanıyormuş...
      Mevcut onca probleme ek olarak yeni problem yaratmakta bizim kadar mahir bir başka ülke herhalde olamaz. Kesinlikle bulunamaz.
Matematik dehası
     Â
"Ne yazık ki pişkin ekmekler      Çiğ adamların elinde kalmıştır
      Yazık ki bolluk içinde olanlar
      Aslında eksik olanlardır..."
      Bu ve benzeri yüzlerce rubainin sahibi
Ömer Hayyam'ın aynı zamanda devrinin en büyük matematikçilerinden olduğunu biliyor muydunuz? Cebirde, geometride, astronomide şaşırtıcı bir deha göstermiş
Hayyam... Bu haftaki "Bilim ve Ütopya" Dergisinden öğreniyoruz...
İmaj kadını
      Türk polisinin Rus, Romen, Moldavyalı, Ukraynalı hayat kadınlarına düzenledikleri baskınları ekranlarda sık sık izliyoruz. Devlet ve vatandaşlar bu kadınlardan çok şikayetçi. Bir dostumuz ise muziplik ediyor:
     Â
- Ben hükümetin yerinde olsam verdikleri mesajlardan dolayı bu kadınlara teşekkür ederdim, diyor...      - Neden?
     Â
- Ne diyor yakalandıklarında bu bayanlar: "Rusya'da bir ayda kazandığım parayı Türkiye'de bir günde kazanıyorum"...
Böylece Türk ekonomisinin etkili bir propagandasını yaptıkları gibi dar gelirliye de "Haline şükret, bizim ülkemizde olsan on kat kötü durumda olurdun belki de benim gibi kötü yola düşerdin"
mesajı veriyorlar! Az şey mi!
Cihan Demirci’den LAFORİZMA
*Türkiye soruyor; Helsinki için iftar saati mi acaba?..
****Kamer Genç, Demirel karşısında sadece "soyadına" güveniyor olmalı!..
Ay Sallanıyor
     ÂGoethe'nin ünlü sözü: Tarihi anlamayan onu bir daha yaÅŸamak zorundadır...
      Bizim "milli tarih" anlayışımız: Tarih tekerrürden ibarettir...
      Çünkü anlayamadığımız tarihi tekrar tekrar yaşamak zorunda kalmayı tarih sanıyoruz...
      ***
      "Ay Sallanıyor" adlı kitapta Murathan Mungan "deprem"le ilgili yazısına böyle başlıyor... Bu kitap PEN Yazarlar Derneği üyesi 82 yazarın yazılarından oluşuyor. Geliri depremzedelere verilecek. Edebiyatçıların depremle ilgili duygu ve düşüncelerini okumak istiyorsanız... "Ay Sallanıyor" a kitaplığınızda bir yer ayırınız.
Köprü fiyaskosu
      Galata Köprüsü'nün kapakları açılmıyor. Haliç'teki gemiler o yüzden dışarı çıkamıyor. Deniz Nakliyat için yapılan 18 bin tonluk iki yük gemisi... 5 askeri tekne... İki adet yüzer havuz... Üç adet sahil güvenlik botu... Aylardır Haliç'te hapis... Zarar yüzlerce milyar...
      ***
      Köprü hizmete gireli 7 yıl oldu... Neden hala tamamlanmadı? Kapakları neden açılmıyor? Neden tamir edilmiyor?
      Konuyu zaman zaman bu sütundan okurlarımıza naklediyoruz...
      Çok özetle yeniden aktaralım...
      Efendim bu köprüyü inşa eden Thyssen - STFA ortaklığına devlet, ünlü bürokrat Atalay Coşkunoğlu'nun imzasıyla 32 milyon mark fazla ödeme yapmış. Bu fazla ödemenin geri alınması için sonradan dava açıldı. Dava sürerken köprünün her biri 500 ton olan kapaklarını tutan kirişlerde yırtılmalar meydana geldi. Köprü açılmaz oldu.
      Daha sonra kapaklardaki bu arızanın proje hatasından kaynaklandığı ortaya çıktı. Projeyi yapan Alman mimar kabahatini kabul etti. Almanya'nın Aachen Üniversitesi proje hatasını doğruladı.
      Thyssen - STFA ortaklığının bu durumda arızayı bedelsiz olarak onarması gerekiyordu.
      Ne var ki ortaklık yıllardır ayak sürüyor.
      İktidardaki partiler de vatandaşın hakkını savunacak yerde Thyssen ve STFA'nın kar zarar hesabını ön planda tutuyor...
      1995 yılında CHP'li Bayındırlık Bakanı Erman Şahin Köprü'nün onarımını "müteahhit namına başkasına ihale etmek" için girişimleri başlattı. Thyssen ve STFA çok güç duruma düşecekti. Erman Şahin bu girişimi başlatmasından bir hafta sonra bakanlıktan alındı. Ondan sonra gelen bakanların hiçbiri radikal bir çözüme yönelmedi.
      Son durum nedir? Thyssen - STFA'nın devlete olan 32 milyon mark borcu askıda durup dururken... Bu iki firmanın Köprü'yü onarması için gerekli 5 milyon markı şu sıralarda devlet temine çalışıyor. Para ne zaman gelir, onarım ne zaman başlar, ne zaman biter, belli değil.
      Devlet STFA'ya hakkı olan tek cümleyi edebilse: "Taahhütlerinizi yerine getirin yoksa bir daha ihale alamazsınız" diyebilse... Çoktan çözümlenirdi mesele. STFA'nın 5 - 10 milyon marklık çıkarı yüzünden Haliç'te devlet ve özel sektör trilyonlarla zarara giriyor. Bir rezalettir sürüyor.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr