* Basit gerçeği dün bizden başka galiba sadece sevgili Oktay Ekşi görüp dile getirmişti... Sınır Tanımayan Gazetecilerin Pariste, Saint - Lazare Garındaki marifeti, basit bir derneğin karıştırdığı halt değildir. Şov mahallinde dağıtılan broşürün bir köşesinde Sınır Tanımayan Gazetecilerin amblemi yer alırken, öte yanda devlete bağlı Ulusal Coğrafya Enstitüsünün amblemi görülüyor, en altta da Fransız Demiryolu Şirketi SNCFe teşekkür ediliyordu. Bu bir "devlet ortak prodüksüyonu" idi. Eğer Paristeki Büyükelçiliğimizden bir monşer, Saint Lazare"a zahmet edip bir broşür alsa durumu görecek, dışişleri duruma müdahale için zemin bulacak, Mesut Yılmaz "ciddiye almıyorum, bu bir derneğin çılgınlığı" diye konuyu ıskalamayacak, Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu olay karşısında yalnız bırakılmayacaktı. Türk diplomasisi ve istihbaratı Parisin göbeğindeki olayı tespitte zorlanıyorsa ortada ciddi yetersizlikler var demektir. Pek çok delikanlı "yarınımız yok" diye ağlaşıyor.. Onların sadece "hedefi" yok... Jacques Chirac Fenere kutlama Gazetemiz çalışanları şampiyon kızların şahsında sarı - lacivert renkleri alkışladılar. Arkadaşımız Ercan Akyol, şu şaka - yorumu yaptı.Her başarılı kız takımının ardında başarısız bir erkek takımı vardır. Fenerbahçenin bu yıl şampiyon olan kız basketbol takımı dün gazetemizi ziyaret etti. Üvey devlet..! Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dünden itibaren Emekli Sandığı ve SSK üyesi hasta kabul etmemeye başladı. Sebep? Her iki kurumun 53 trilyon liraya ulaşan alacağını ödememesi... Dekan Prof. Tümer Çorapçıoğluna göre Döner Sermaye iflas etmek üzere... Fakülte batma tehlikesiyle karşı karşıya... Öte yandan özel hastane ve fakültelere borçlar tıkır tıkır ödeniyor... Böylece şeytani amaç ortaya çıkıyor.. Devlete bağlı okul ve hastaneleri öldürüp kaynakları özellere yöneltmek... Bu oyun çok açık oynanıyor... Çok açık... Okur tespiti... Ötekinde üçün biri..."Sakıp Sabancının yukardaki saptaması şimdiden tarihe geçti. Rahmetli sağ olsa da görseydi..."Bir koyup üç alacağız" politikası hangi zafer noktasına geldi. "Bir avucumda 200 milyar dolar dış borç... Aynaya bak... Mesut Yılmaz Avrupa Gününde bu yakınmasında haklıydı. Söyledikleri doğruydu... Ancak aynı saatlerde bir başka gelişme daha oluyor, Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ANAPa ihtar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvuruyordu.Niye? ANAPın anti demokratik tüzüğü değiştirilmiyor diye...Almanyada yaşayan okurumuz Serdar Çetin dün telefonda anlatıyor.- ANAP tüzüğü gibi bir parti tüzüğü Avrupada asla kabul görmez. Avrupada seçim kaybetmiş bir lider o koltukta oturmaya devam edemez. Hele hele Mesut Yılmaz gibi girdiği bütün seçimleri kaybetmiş bir lider bir daha o koltuğun rüyasını bile göremez. Üçüncüsü, Avrupada hiçbir lider, hırsızlıkla, yolsuzlukla suçladığı rakip liderden kendisine aynı yönde suçlamalar gelince onunla anlaşıp karşılıklı birbirini aklayamaz. Dördüncüsü, Avrupalı hiçbir lider malvarlığının hesabını vermekten kaçınamaz. Bana göre Mesut Yılmaz Avrupa kriterleri konusunda bu kadar ısrarcı görünmemelidir, çünkü maazallah (!) o kriterler Türkiyede geçerli olsa, koltuğuna veda etmesi gereken ilk kişi kendisi olur. ABnin siyasi kriterlerine karşı anlamsız bir direnişle karşı karşıyayız. Günün fıkrası Fogg :- Doğru, demiş, şimdi de Türklerin ayaklanmasını isteyeceğim.- O neden?- Belki bu vesileyle Ecevit de ayaklanır diye... Biliyorsunuz şu anda kendisi ayağa kalkmakta zorlanıyor. Can Ozan m.asik@milliyet.com.tr AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogga: - Kıbrıstaki Türklerin ayaklanmasını istediğiniz doğru mu? diye sormuşlar.