Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Basit gerçeği dün bizden başka galiba sadece sevgili Oktay Ekşi görüp dile getirmişti... Sınır Tanımayan Gazeteciler’in Paris’te, Saint - Lazare Garı’ndaki marifeti, basit bir derneğin karıştırdığı halt değildir. Şov mahallinde dağıtılan broşürün bir köşesinde Sınır Tanımayan Gazeteciler’in amblemi yer alırken, öte yanda devlete bağlı Ulusal Coğrafya Enstitüsü’nün amblemi görülüyor, en altta da Fransız Demiryolu Şirketi SNCF’e teşekkür ediliyordu. Bu bir "devlet ortak prodüksüyonu" idi. Eğer Paris’teki Büyükelçiliğimizden bir monşer, Saint Lazare"a zahmet edip bir broşür alsa durumu görecek, dışişleri duruma müdahale için zemin bulacak, Mesut Yılmaz "ciddiye almıyorum, bu bir derneğin çılgınlığı" diye konuyu ıskalamayacak, Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu olay karşısında yalnız bırakılmayacaktı. Türk diplomasisi ve istihbaratı Paris’in göbeğindeki olayı tespitte zorlanıyorsa ortada ciddi yetersizlikler var demektir.

*Pek çok delikanlı "yarınımız yok" diye ağlaşıyor.. Onların sadece "hedefi" yok...
Jacques Chirac

Fenerbahçe’nin bu yıl şampiyon olan kız basketbol takımı dün gazetemizi ziyaret etti.
Gazetemiz çalışanları şampiyon kızların şahsında sarı - lacivert renkleri alkışladılar. Arkadaşımız Ercan Akyol, şu şaka - yorumu yaptı.
Her başarılı kız takımının ardında başarısız bir erkek takımı vardır.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dünden itibaren Emekli Sandığı ve SSK üyesi hasta kabul etmemeye başladı. Sebep? Her iki kurumun 53 trilyon liraya ulaşan alacağını ödememesi... Dekan Prof. Tümer Çorapçıoğlu’na göre Döner Sermaye iflas etmek üzere... Fakülte batma tehlikesiyle karşı karşıya... Öte yandan özel hastane ve fakültelere borçlar tıkır tıkır ödeniyor... Böylece şeytani amaç ortaya çıkıyor.. Devlete bağlı okul ve hastaneleri öldürüp kaynakları özellere yöneltmek... Bu oyun çok açık oynanıyor... Çok açık...

"Bir avucumda 200 milyar dolar dış borç...
Ötekinde üçün biri..."
Sakıp Sabancı’nın yukardaki saptaması şimdiden tarihe geçti.
Rahmetli sağ olsa da görseydi...
"Bir koyup üç alacağız" politikası hangi zafer noktasına geldi.

AB’nin siyasi kriterlerine karşı anlamsız bir direnişle karşı karşıyayız.
Mesut Yılmaz Avrupa Günü’nde bu yakınmasında haklıydı. Söyledikleri doğruydu... Ancak aynı saatlerde bir başka gelişme daha oluyor, Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ANAP’a ihtar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyordu.
Niye? ANAP’ın anti demokratik tüzüğü değiştirilmiyor diye...
Almanya’da yaşayan okurumuz Serdar Çetin dün telefonda anlatıyor.
- ANAP tüzüğü gibi bir parti tüzüğü Avrupa’da asla kabul görmez.
Avrupa’da seçim kaybetmiş bir lider o koltukta oturmaya devam edemez. Hele hele Mesut Yılmaz gibi girdiği bütün seçimleri kaybetmiş bir lider bir daha o koltuğun rüyasını bile göremez.
Üçüncüsü, Avrupa’da hiçbir lider, hırsızlıkla, yolsuzlukla suçladığı rakip liderden kendisine aynı yönde suçlamalar gelince onunla anlaşıp karşılıklı birbirini aklayamaz.
Dördüncüsü, Avrupalı hiçbir lider malvarlığının hesabını vermekten kaçınamaz.
Bana göre Mesut Yılmaz Avrupa kriterleri konusunda bu kadar ısrarcı görünmemelidir, çünkü maazallah (!) o kriterler Türkiye’de geçerli olsa, koltuğuna veda etmesi gereken ilk kişi kendisi olur.

AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg’a: - Kıbrıs’taki Türklerin ayaklanmasını istediğiniz doğru mu? diye sormuşlar.
Fogg :
- Doğru, demiş, şimdi de Türklerin ayaklanmasını isteyeceğim.
- O neden?
- Belki bu vesileyle Ecevit de ayaklanır diye... Biliyorsunuz şu anda kendisi ayağa kalkmakta zorlanıyor.
Can Ozan