Gençler; 2002 senesinin 19 Mayıs günü Anıtkabir’den baktığımda memleketin manzara -i umumiyesi aynen şöyledir.
Hemen ve ilk olarak belirtmeliyim ki, 83 sene önce müstevlilere karşı ilk istiklal hareketini başlatan ve bunda da büyük muvaffakiyet elde ederek mazlum milletlere önder olan milletim ve memleketim bugün yine o müstevlilere esir düşmüş haldedir. Etrafa bakıldığında vatan topraklarımızı çiğneyen yabancı asker çizmelerinin görünmüyor olması kimseyi aldatmamalıdır. Zira günümüzde işgaller eskiden olduğu gibi topla - tüfekle değil, NATO, IMF, Dünya Bankası, AB gibi kuruluşlar aracılığıyla o ülkenin siyasileri, siyaseti ve ekonomisi ele geçirilerek yapılmaktadır. Bugün siyasetimiz de, siyasetçilerimiz de ekonomimiz de 80 yıl önce kovup attığımız müstevlilerin eline geçmiştir. Yine üzülerek belirtmeliyim ki, millet iradesinin tek tecelligahı Büyük Millet Meclisi’nin pek çok yetkisi elinden alınıp yabancılara devredilmiştir.
Devleti ele geçiren bir avuç işbirlikçi hırsız, uğursuz, soyguncu memleketi adeta talan etmekte, daha acısı yaptıkları yanlarına kâr kalmaktadır. Bir dönem kendisine umut bağlanan bir siyaset adamının sırf biraz daha koltukta kalabilmek uğruna düştüğü şu son durum ise hakikaten yürek yakmaktadır.
Gençler, bütün bu ahval ve şerait içinde memleketin umudu yine sizsiniz. Umut yine sizlerdedir. İstiklal ve Cumhuriyeti korumak görevinizdir.
Bu devletin dayandığı temeller "Tam Bağımsızlık" ve "Kayıtsız Şartsız Ulusal Egemenlik" tir.
Öğretmen, Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’ün Samsun’a çıkış tarihi olan 19 Mayıs 1919’dan başlayarak sonuna kadar bir güzel anlatmış. Hemen arkasından da, konunun anlaşılıp anlaşılmadığını öğrenmek amacıyla, sınıfa sormuş:
- 19 Mayıs’ta ne oldu?
Bir öğrenci, parmak kaldırarak cevap vermiş:
- Milli Piyango çekildi, örtmenim!
Ünlü Fransız gazeteci ve yazarı Stephanne Lausanne gazeteci kimdir sorusuna şu yanıtı veriyor:
- Gazeteci bir nevi Diyojen’dir. Elinde feneri, hayattan gelip geçer ve her yerde daima gerçeği arar...
Gazeteci güçlünün borazanı veya tetikçisi değildir. Ona buna tuzak kurmaz. Okuru enayi yerine koyup ona kazık atmaz. Atarsa ne olur? Halk paranoyak olur. Giderek her okuduğu satırda bir katakulli arar. Sonunda çareyi gazeteyi elinden atmakta bulur.
Bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı idrak ediyoruz... Gençler için "acı" bir gün... Ülkenin kurucusu, Cumhuriyet’i gençlere emanet etmişti. Emaneti "ciddiye" alan gençler dövüldüler, kurşunlandılar, asıldılar, hapislerde süründürüldüler.
Büyüklerin sözüne uyup "uslu duranöların kafaları eğitim adına yığınla işe yaramaz bilgiyle dolduruldu; çoğu birer diplomalı işsiz oldular. İş bulanlar açlık sınırında maaşa talim ediyorlar. Çoğunluğu ülkeden kaçmayı düşlüyor.
Son 50 yılda Cumhuriyet’i tersine dönüştürenler hayatın hiçbir alanında gençlere şans vermediler. Kirli yüzlerinin gençlerin temiz yüreğinden yansımasından korktular.
Atatürk’ün mirası "bağımsızlık, onur, ulusal egemenlik" gibi kavramlar dışarısı tarafından satın alınmış küçük adamlar tarafından küçük çıkarlara kurban edildi. Ülke onursuzluğun batağına saplandı.
Türkiye bugün Başkent Hastanesi’nin "geritri kliniği"nden idare ediliyor.
Bankaları soyulmuş, ekonomisi dibe oturmuş, yönetim şekli "Bağımsız cumhuriyetöten "Amerikan mandası"na dönüşmüş durumda...
Özetle "Manzarayı umumiye" 83 yıl öncesinin 19 Mayıs’ından çok farklı değil...