İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın görevden alınması ve izleyen uygulamalar Ankara'da günün konusu olurken... Son bir yıl içinde zirvede değişen görüntüler de bir dönüm noktasında olup olmadığımızı sorgulama ihtiyacı uyandırıyor.
Cumhurbaşkanı Sezer sert tartışmaların ardından kabuğuna çekilmiş, Zekeriya Temizel kendince sebepler yüzünden istifa etmiş, Yüksel, Şalk gibi ünlü yargıçlar soruşturmaya uğramış, Jandarma "Beyaz Enerji" operasyonundan çekilmiştir. Bu gelişmeni son ayağı Tantan'dır...
Bir ülkede "denetim birimleri ve yargı organları" ancak siyasette temiz toplum yönünde bir irade varsa yolsuzlukların üstüne giderler. Yukarıda o yönde bir niyet görünmüyorsa alt katlar pek istekli davranmaz.
Önemli olan görevlerdeki isim değişikliklerinden çok siyasi iktidarın yolsuzlukla ilgili niyet beyanıdır. Soru işaretlerinin yoğunlaştığı nokta da burasıdır... Vurgunla, talanla, hortumla savaş sürüyor mu? Bitti mi?
Herhalde kamuoyunun, yargının ve bürokrasinin bu merakını giderici kimi açıklamalar ve jestler yapacaktır Hükümet...
Mevcut Hükümet ve hatta Türkiye son şanslarından birini kullanıyor... Yolsuzluklarla mücadele gündemin en önemli konularından birini oluşturmaya devam ediyor. Umarız tepedekiler bunun ayırdındadır.
Ülkeye bak ülkeye!.. Ankara’da Başbakan görülmez hale gelmişken, Uşak’ta uzaylı bile görülüyor!..Cihan Demirci
Saksıya ne dikiyorsun, dedim. Karanfil, dedi. Baktım, saksıya diktiği karanfil değil, baldıran otuydu. Beni aldatmak istediyse aldanmadım. Bilerek, kendi kendini aldatıyorsa, acımaya bile değmez. Bilmeyerek aldanıyorsa, bilmediği işe girişmesin.
Bertolt Brecht
İktisatçı, romancı, tiyatro yazarı, şair, bestekar...ANAP İstanbul milletvekili Yılmaz Karakoyunlu bu ünvanları zaten taşıyordu, şimdi bunlara bir de "bakan"lığı ekledi. Özelleştirme İdaresi ve TRT'den sorumlu Karakoyunlu' ya dün kuliste soruldu.
-Bakan olduğunuzu öğrendiğiniz günün akşamı ne yaptınız?
-Bakan olmadan ne yapıyorsam gene onu yaptım. Gene üç saat kitap okudum. Elimdeki kitabı bitirdim, Bedii Faik' in, benden de bir hayli söz ettiği medya üzerine yazdığı kitaba başladım.
-Göksu lokantasındaki, Ankaralı sanatçı, sanatsever dostlarınızla haftalık mutat yemekler, sohbetler yine devam edecek mi?
Elbette...
Yeni yasayla internetin dünyanın hiçbir yanında görülmemiş biçimde devlet denetimine alınmak istenmesi bazı internetseverleri harekete geçirmiş. Oldu olacak şu önlemler de alınsın, diye öneride bulunuyorlar:
- İnternete girerken kullanıcı adı ve şifrenin yanısıra kimlik de sorulsun. Kimliği yeterli bulunmayanlar bi koşu muhtardan nufus cüzdanı sureti ve ikametgah belgesi getirsin.
- Taşıt pulu gibi "modem pulu" diye de birşey olsun. 6 ayda bir ziraat bankasından pul alıp modemin görünen bir yerine yapıştırılsın, devlete ek gelir yaratılsın. Ayrıca yılda bir de modemler muayeneden gelsin, yeni rüşvet imkanları yaratılsın
- Microsoft Outlook ve ICQ'nun yasaya uygun yeni versiyonu çıksın. Bu versiyonda send/yolla butonunun yanına "iki nusha da savcıya yolla" butonu eklensin.
- Türkçe Windows gözden geçirilsin. Bundan böyle "bilgisayar geçersiz bir işlem yürüttü. Kapatılacak" yerine ekranda "bilgisayar devletin ali menfaatlerine aykırı bir işlem yürüttü, mühürlenecek. Lütfen ellerinizi başınızın üzerine koyup yere uzanın" yazsın.
- İkiden fazla kişi aynı anda chat yapıyorsa, haklarında çete oluşturmak suretiyle cürüm işlemek suçundan soruşturma açılsın.
- İnternette beklenmedik anlarda çevirmeler yapılsın. Bir linke tıkladığımızda aniden beyoğlu emniyet amirliği sitesine yönlenelim, orda ifademiz alınsın.
- İnternet bağlantı hızına sınırlama getirilsin, kamyon sahipleri hafta içi internete giremesin.
- Çiftçiyi destekleyen devlet site sahiplerini de desteklesin. Devlet "destekleme tıklaması" yapsın. Tıklama baş fiyatı açıklansın, hangi site ne kadar tıklandıysa devlet yardımda bulunsun. Eş dost site alsın, devlet habire tıklasın, vergiler çarçur edilsin.