Eskiden çocuklar büyüyünce ya doktor ya mühendis olmak isterdi. Şimdiki çocuklar büyüyünce ya futbolcu ya manken olmak istiyor. Mühendislikte para ve saadet kalmadığını çocuklar bile biliyor.
Türkiye’de açlık sınırı 334 Milyon...Yoksulluk sınırı 1 Milyar 15 Milyon TL...
Buna karşılık devlette en az 20 yıllık hizmeti olan bir mühendis ortalama 450 dolar yani 700 milyon lira maaş alıyor...
Yeni işe başlayan bir mühendis 350 dolara (560 milyon TL) mahküm...
Özetle açlık sınırıyla yoksulluk sınırı arasında dolaşıyor mühendislerimiz...
Hükümet yaklaşık 6 ay önce hukukçu, asker ve öğretim görevlilerine 300 milyon liranın üzerinde iyileştirme zammı verirken, mühendis ve diğer kimi kamu görevlilerine de bu zammı uygulayacağını beyan etmişti.
Sözünü unuttu...
Elektrik Mühendisleri Odası dün yaptığı açıklamada Hükümeti bu sözünü tutmaya çağırıyordu. Acaba bu hengâmede duyan olacak mı?
Fazla uyumak rüyalarınızın gerçekleşmesi için gerekli zamanı daraltır
Ankara kulislerinde anlatılan fıkrayı sevgili Serdar Şahinkaya bize postalamış...
Adamın biri papaza gitmiş. Öteki dünyaya ilişkin hazırlık yapacak. Papaz ilk direktifi iletmiş:
- Şeytanı lanetle, Tanrı’ya bağlılığını bildir.
Adamdan ses yok. Papaz yinelemiş. Ses yok. Birkaç kez yinelemiş, yine ses yok. Sessizliğin sebebini sorunca, adam yanıt vermiş:
- Öteki dünyada nereye gideceğimi bilmeden taraf tutmam!
Koltukta kalmak uğruna hasıraltı ettiğiniz yolsuzluk dosyalarını koltuğu terk etmeden önce masanın üstüne koymaya ne dersiniz?
ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Amerika’daki yurttaşlarımızı yine kızdırmış. Yüksel Oktay yazıyor:
- Kissinger 1981 yılında Atatürk’ün 100’üncü doğum yıldönümünde Amerikan Türk Derneği’nin davetlisiydi. Bir saat konuştu. Atatürk’ün adını bir kez olsun anmadı. Şimdi de New York Post gazetesinde Dünya Futbol Şampiyonası için yorum yazmış. Japonya, Kore, İngiltere’den söz ettiği halde üçüncü olan Türkiye’nin adını bir kez olsun anmıyor. Özetle... Henry bizi pek takmıyor...
Her kafadan bir ses çıkıyor... Kimi umutlu; diyor ki...
- Toplumda yeni bir rüzgara, yeni umutlara ihtayaç var. O yüzden İsmail Cem ve Kemal Derviş liderliğindeki yeni oluşumu destekliyorum...Bülent Ecevit - Devlet Bahçeli ikilisinin siyaseti köhnedi. Bu iki liderin AB'ye karşı duruşu ülkeyi çağdaşlık yolundan geri çeviriyor. Ayrıca Ecevit'in ayakta duracak hali yok... İsmail Cem - Kemal Derviş ikilisi siyasetin yeni çehresine önderlik edebilir... Türkiye bir kaosa doğru ilerliyor. Cem ve Derviş geniş tabanlı bir yönetimle Türkiye'yi bu kaosun dışına taşıyabilir... Tayyip Erdoğan rüzgarını da ancak "Cem - Derviş" ikilisi durdurabilir. Bu ikilinin sicilinde yolsuzluk sabıkası olmaması ayrıca kendileri için avantajdır.
Kimisi olumsuz; diyor ki...
Bu siyasi hareketin hiç bir adımında "etik" yoktur...
Hüsamettin Özkan, herşeyini borçlu olduğu Ecevit'e ihanet etmiştir... Bu yüzden Hüsamettin Özkan'la birlikte yola çıkanlar ve onunla birlikte siyaset yapanlar toplumda saygınlık görmezler.
Siyasi partiler sosyolojik gereksinmeler sonucu ortaya çıkar... Özkan - Cem - Derviş harekatı ise bir küskünler girişimidir. Önce DSP'yi ele geçirmeye çalıştılar, başarılı olamayınca ayrılıp parti kurmaya çalışıyorlar. Yola çıkış noktaları yanlış oldu.
Yeni Oluşum'a önelik eleştiriler daha çok Hüsamettin Özkan'a yönelik... Yeni hareketin olumlu - olumsuz yönlerini hep birlikte tartışacağız.
Olası bir Irak operasyonunda başbakan olmak istiyorum... Çünkü o durumda terörle mücadeleyi ve ekonomiyi iyi bilen bir başbakan şart...
Tansu Bacı milleti güldürürken ABD’ye mesajı açık ve net gönderdi:
- Beni başbakan yaparsanız Irak operasyonunda size destek veririm.
Peki ABD’nin Irak operasyonu ne kadar olası?
Bilinemiyor. Amerikalı şahinlerin lideri Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz bu hafta sonu Türkiye’de olacak. Pazar akşamı TESEV’in düzenlediği konferansta bizleri aydınlatacak. Belki o bir ipucu verir...