"Minnacık Bir Dev", Avukat Necla Fertan Ertel’in kendi ağzından yaşamöyküsü... Renkli, fırtınalı ve onurlu bir yaşamın kısa romanı...
Necla Fertan TİP’in avukatıdır... 1971’de TİP davasında uzun süren bir tutukluluk döneminden sonra sanıklar salıverilmiş. Duruşmalara gelip gidiyorlar. Bu arada teslim olmayan 5 - 6 sanık gelip teslim olmuş. Onları hapse atmışlar. Avukat Necle Fertan her duruşmada "aynı suçtan yargılanan bu sanıkların da tahliye edilmesini" istiyor. Son duruşmada savcı değişmiş. Necla Hanım aynı tahliye talebini tekrarlıyor. Savcı kalkıyor:
- Biz muadeletin (denkliğin) temini için salıverdiklerimizi de tutuklayalım...
Necla Hanım hukuk tarihinde eşi görülmemiş bu talebi şaka sanıyor.
Celse yeniden açıldığında hâkim kararını bildiriyor:
- Sanıkların tekrar tutuklanmalarına...
Bu ülkede egemen güçleri rahatsız eden kim varsa.. Solcu, sosyalist, komünist, demokrat... Hepsini ezmek uğruna hukuku, kanunları, mantığı, insanı ezdiler... Türkiye’yi uygarlık denizinde böyle karaya oturttular.
Başkalarını sevmek bizi mutlu eder, kendimizi sevmek bizi yalnızlaştırır.
İnsanın her durumda mutlu olma şansı vardır... Güney Afrika’daki fakir insanların durumuna bakalım:
Kömür işçileri: Kömür madenlerinde çalışan işçiler iş bittikten sonra yıkanıp temizlenince zenci olmadıklarını görüp mutlu olurlar.
Zenciler: Sabah uyandıklarında kömür madeni işçisi olmadıklarını anlayarak mutlu olurlar.
"Bir kimsenin evlat olarak aileye ve de bir dost olarak insanlara duyduğu bağlılık bir kamu hizmetidir.
Sadece devlet işleriyle sınırlı değildir kamu hizmeti."
Koç - Ata ortaklığı Urfa’da kurulu çiftlikte "Harranova" markalı süt üretiyor, Migros ve Gima mağazalarında satıyor. Sütün kutusu üzerinde "İzmir’deki Dimes tesislerinde" paketlendiği yazıyor... Okurumuz "Urfa’da üretilen süt İzmir’de paketlenir mi, bizi uyutuyorlar" diye not geçmiş. Soruşturduk. Doğruymuş. Paketleme tesisi kurmak masraflı olduğundan süt tankerle Urfa’dan İzmir’e taşınıp paketleniyormuş. Süt İşleme Müdürü Zekeriya Palamut ürünlerinin kalsiyum, A ve E vitamini yönünden ortalamaların üzerinde zengin olduğunu ekledi telefon konuşmamızda.
Sosyal demokrat cephede gerçek sosyal demokratların şaşkınlıkla izlediği gelişmeler yaşanıyor...
Üç büyük sosyal demokrat parti... CHP, DSP ve YTP sosyal demokrat programları bir kenara bıraktı... Sıkı sıkı IMF programına sarılıyor...
Her biri "IMF programını ben daha iyi uygularım" iddiasında...
Üçünün de en sıkı sarıldığı ve paylaşamadığı kişi aynı; IMF programının Türkiye uygulayıcısı Kemal Derviş...
Bülent Ecevit iki hafta önce:
- Uyguladığımız programın sonuçlarını almadan seçime gitmek, kendimize büyük kötülük, demişti...
Böylece hem kendilerini hem programı kurtarmayı denedi...
Deniz Baykal ise:
- Bu programı kararlılıkla uygulayacak bir hükümet lazım...
sözleriyle programı kurtarırken kendilerini de uygulamaya aday ilan etti.
İsmail Cem’in YTP’sinin de farklı bir iddiası yok...
IMF programı ise malum... Sosyal demokrasi ilkelerine tamamen zıt bir uygulama...
İçinde insan yok. Sosyal adalet yok. Üretim yok.
İnsafsız bir borç ödetme programı...
Borç öderken ülkeyi daha çok borçlandıran uluslararası bir tuzak...
Türkiye bu tuzağı ve yarattığı iflası derinliğine yaşıyor.
Toplumun yüzde 90’ı fakirleşti...
Emeğiyle geçinenler açlık sınırına yığıldı...
IMF programlarının varoşlara savurduğu insanlar, tepkilerini Tayyip Erdoğan’ın arkasına geçerek dışa vuruyorlar.
Türkiye platformunda temel çelişki IMF ile IMF programının kurbanları arasında yaşanıyor...
Sosyal demokrat liderler IMF’ye karşı kendi halkçı programlarını hayata geçirecek yerde kendilerini IMF’nin müflis programını kurtarmakla görevli sayıyor. "Solu birleştirme", "geniş taban" vs. gibi adlar altında IMF programını sürdürecek yeni bir oluşum aranıyor.
Kimileri bu IMF’ci yapılanmanın Tayyip Erdoğan’ı durduracağı hayalinde. Mümkün olabilir mi?
3 Kasım’da oy kullanacağım.
4 Kasım’da oy kullandığıma pişman olacağım.