Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ankara Üniversitesi’nin “Dil" dergisinde yayınlanan röportajda, kitap okuma sevdasının ruhunda ilk yeşerdiği günlere, çocukluğuna dönüyor... Ve bakın ne diyor:
       - Bir çocuğun en büyük eğitimi, okuyamasa da evde kitap görmesidir. Evde görülen kitap çocuğun bütün gecelerini dolduruyor. Kitaptan geceleri bir ışık çıkıyor sanki ve insanı dolduruyor. İlkokul 4’ü okuduğu günlerde, babasına ait kütüphaneden “Çağdaş Yunan Felsefesi" isimli kitabı (cildi pek hoşuna gittiği için!) izinsiz yürütmüş minik Dağlarca... Birkaç gün sonra okuldan eve dönüşte bakmış ki bir vaveyladır kopuyor... Babası, annesini köşeye kıstırmış, “Bir kitaba sahip olamıyorsun!" diye esip püskürüyor... Afacan Fazıl bunun üzerine tüm cesaretini toplayıp aranan kitabın çantasında olduğunu itiraf ediyor. Hala burnundan soluyan baba, kitaptan ne anladığını sorduğunda da bir bir anlatıyor...
       - Baktım, sesi biraz yumuşadı. Anladım ki, kazanıyorum. Sonunda kitabı önüme atarak “Al kitabı, defol!" dedi. Babamın kızarak beni kovması tam tersine bir etki yaptı. Moral oldu bana. Çocuk anlamaz demeyin, çocuk anlar...

Globalizasyon...

       Globalizasyon ne midir? Mısırlı sevgilisiyle İskoç viskisi içmiş Belçika'lı bir şoförün kullandığı Hollanda motorlu Alman malı bir otomobilde İtalyan paparazziler tarafından takip edilirken bir Fransız tünelinde kazaya uğrayan ve Amerika'lı doktor tarafından Brezilya menşeli ilaçlarla tedavi edilen ancak kurtarılamayan bir prenses: Diana...

Kırtasiyeci

       Kadın bir kırtasiyeci dükkanına girmiş:
       - Sizde küçük not defteri var mı?
     Â- Kalmadı efendim.
       - Suluboya fırçası var mıydı?
     Â- Bitti efendim...
       - Telefon fihristi?
     Â- Hepsi satıldı efendim?
       - İnce uçlu kurşun kalem?
     Â- Maalesef o da yok efendim.
       Kadın sinirlenmiş:
       - Hiçbir şey yok, siz en iyisi bu dükkanı kapatın...
     Â- Kapatacağız da... Anahtar yok efendim.

Ne yaparmış?

       Meslektaşımız tipik bir Karadenizli ve Türkiye gazetesinin Ankara bürosunda muhabir... Geçen gün bürodaki arkadaşlarından biri kendisine sordu:
     Â- Her hafta 40 - 50 kolon Spor Loto oynuyorsun... Diyelim 500 milyar lira kazandın, ne yaparsın?
       Yanıt anında geldi:
     Â- Paranın yarısını hemen patrona verir, iÅŸten atılma korkusu olmadan hayatımın sonuna kadar gül gibi yaÅŸarım...

Hayatımız film...

       Televizyon kanallarında önümüzdeki hafta oynayacak filmleri gözden geçirdik... Film adı değil adeta yaşadığımız günlere ilişkin yorum ve haber başlıkları... İşte insana "Tesadüfün böylesi!" dedirten bu filmlerden bazıları:
     ÂGarip KardeÅŸler (BRT, Cumartesi, 01.50), Bir Zamanlar Savaşçıydılar (Cine 5, PerÅŸembe, 12.30), Aykırı Dostluk (BRT, Cumartesi, 21.10), Duygular ve Hayaller (TRT 2, Cuma, 10.00), Aptalların AÅŸkı (Cine 5, Pazar, 20.30), Bana Kıyak Yap (Cine 5, ÇarÅŸamba, 18.15), Asi Gençlik (Kiss, Cuma, 03.00), Onur Mücadelesi (BRT, Pazar, 01.50), Ä°ntihar Komandoları (TRT 1, Pazartesi, 00.40), Büyük Ä°syan (Kanal D, Salı, 01.30), Derin Darbe (Kanal D, Pazar, 21.30), Büyük Kaos (BRT, Pazartesi, 01.30), Yangın Var, (Kanal 7, ÇarÅŸamba, 09.30), Babaların Babası (Show TV, Cumartesi, 17.30), O Gece, O An (Cine 5, Salı, OO. 05), Çöküş (Kanal 7, Pazar, 18.00), Sudan Çıkmış Balık (Cine 5, Pazar, 13.55), Feryada Gücüm Yok (Kanal D, ÇarÅŸamba, 14.10), Bin Defa Ölürüm (Kanal D, Pazartesi, 00.50), Gerçekle YüzleÅŸme (BRT, Pazar, 21.30), Yaranamadım (TGRT, Pazartesi, 15.00), Acı Günler (Kanal 7, Salı, 09.30), Elveda AÅŸkım (Cine 5, Salı, 20.30), Elveda Demenin Zamanı (TRT 1, Cuma, 01.05), Veda Ederken (Cine 5, Pazartesi, 08.10), Sen AÄŸlama (TRT 1, Pazartesi, 16.25)

SarhoÅŸ olun!..

       Her zaman sarhoş olmalı... Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız...
       Ama neyle?.. Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun...
       Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, "Saat kaç?" deyin... Yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: "Sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına!.. Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz..."
       Baudelaire - "Paris Sıkıntısı"



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr