Okul için her şey yapabilirsiniz. Eğer okulun bir kitaplığı yoksa hiçbir şey yapmamış sayılırsınız.
Belediye - İş Sendikası bu düşünceden hareketle bir eğitime katkı ve kitaplık projesi başlattı. Önce Diyarbakır Vali Kurt İsmail Paşa İlköğretim Okulu’nu peşinden Ordu Atatürk Lisesi’ni kitaplığa kavuşturdular. Şimdi sırada Afyon Anadolu Öğretmen Lisesi var. Bu okulumuz da kitaplığına yarın kavuşuyor.
Üç okula klasikler ve çağdaş yazarlar dahil toplam 10 bin kitap satın alınmış.
Belediye İş Sendikası yöneticilerine çooook teşekkürler.
Çok kitap okuyana okumuş adam derler. Çok televizyon izleyene görmüş adam demezler.
Lily Tomlin
Okurumuz New York’ta yaşayan arkadaşından ordaki benzin fiyatını sormuş... Galonu 1,15 ile 1,91 dolar arasında değişiyormuş. En yüksek fiyatı esas almış okurumuz. Galonu litreye çevirmiş. New York’ta en pahalı benzinin litresi 50 sent görünüyor. Türkiye’de ise bir litre benzin 1 dolar.. Yani New York’un tam iki katı... Amerikalıların onda veya yirmide biri kadar kazanıp benzine iki katı ücret ödeyerek yaşıyoruz. Gariptir; fazla da şikâyetçi görünmüyoruz!
Hükümet tasarruf yapmaya yargı organlarının eski başkanlarının lojmanlarından başlıyor. Tasarrufa kimsenin diyeceği yok. Ancak seçilen öncelik bunun tasarruftan çok intikam olduğu izlenimini veriyor. Çünkü bu konumda Yargıtay Eski Başsavcısı Vural Savaş dahil topu topu 4 kişi var. Herhalde ciddi bir tasarruf hamlesinin önceliği bu olmamalıydı, diye düşünüyor çoğu kişi.
Onca acil sorun çözüm beklerken gündeme birtakım hesaplaşmaları getirmek... Toplumda kamplaşma yaratmak... Akıllıca mı?
Ümraniye sapığı yakalandı, darısı savaş çıkartma amacı ile ortalıkta dolanıp duran Ortadoğu sapığının başına.
Akif Kökçe
Kendimizi bildik bileli Amerika’nın Türkiye’ye askeri yardımından söz edilir. Acaba bizim de ABD’ye askeri yardımımız olmuş mudur?
Olmuştur... Sunay Akın, "İstanbul’da bir Zürafa" adlı kitabında anlatır. Meksika topraklarını ele geçiren Amerikan ordusu kurak bölgelerde yük taşıma zorluğuyla karşılaşınca Osmanlıdan 30 deve satın almış, 1856 yılında İstanbul limanından bir Amerikan gemisine 32 deve yüklenmiştir. Arada iki develik fark vardır. İşte o iki deve Padişah Abdülmecit’in ABD’ye armağanı (bir nevi hibesi) olmuştur.
Türkiye 1923’te Avrupalı olmuştu... Ne Avrupa ile görüşerek, ne Avrupa’dan bir şey bekleyerek ne de Avrupa’ya kendini beğendirmek için; sadece "uygar bir Türkiye" olma yolunda Avrupalı olmuştu...
Avrupalı olmanın lideri Mustafa Kemal Atatürk’tü...
Onun Türkiyesi Avrupa’yı Avrupa yapan Rönesans’ın ve Aydınlanmanın yolunu izlemeli idi.
Türkiye’yi dogmalar, hurafeler, insanüstü güçler değil insanlar ve insanların aklı yönetmeli idi. Atatürk Türkiye’nin izleyeceği yolu böyle tanımladı, böyle açtı, böyle ışıklandırdı.
Atatürk Türkiyesi saltanatı kaldırdı, halifeliği kaldırdı, Cumhuriyet oldu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ülkenin en büyük karar organı yaptı.
Cumhuriyet’teki köşesinde yukardaki güzel tespiti yapan Dr. Erdal Atabek, 1930’larda Türkiye uygarlığa doğru adımlar atarken Almanya ve İtalya’nın faşizmin kucağına düştüğünü anımsatıyor...
Almanya’dan kaçan bilim adamlarına kucak açan Türkiye o yıllarda Avrupa’ya göre daha uygar daha demokrattı.
1964’te, Ortak Pazar ile ortaklık anlaşmasını yaparken Yunanistan ile aynı düzeydeydik... Bizi alıp almamalarını kimse dert etmiyordu.
Ne var ki son 40 yılı iyi kullanamadık... Şöyle bir aynaya bakalım; kentlerimiz, yollarımız, trafiğimiz, bilim düzeyimiz, vergi terbiyemiz, kültür düzeyimiz, yolsuzluk hızımız, adam başına düşen kitap, okuma yazma oranı, sağlık karnemiz... Avrupa’ya dünkünden daha yakın mıyız? AB’ye giriş görüşmelerini Batı’da "İslamcı" olarak tanınan AKP yürütüyor. Adımız artık "Laik" değil "Müslüman Türkiye" diye geçiyor.
AB önündeki sıkıntılı durumumuza kendi katkımız nedir? Bunu da düşünelim.
Tayyip Erdoğan AB’ye "Kopenhag’da Türkiye’yi memnun edecek bir sonuç çıkmazsa sonuçlarına katlanırsınız" demiş.
Baktı olacak gibi değil, Tayyip Bey Kasımpaşa kriterlerini uygulamaya başladı...
Haldun Ertem