Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       İki soylu spor adamını huzurunuzda kutlamak istiyoruz...
       Birisi Efes Pilsen basketbol takımının koçu Ergin Ataman... Diğeri Beşiktaş basket takımının koçu Ahmet Kandemir... Önceki gün Efes Pilsen - Beşiktaş maçından sonra bu iki spor adamı peşpeşe mikrofonlara konuşuyor. Maçı Efes kazanmış. Efes'in koçu Ataman diyor ki:
     Â- Maçı biz kazandık. Ama bu maç BeÅŸiktaÅŸ'ın hakkıydı...
       Bu centilmenlik gösterisinden sonra bir başka köşede mikrofona konuşan Beşiktaş koçu Ahmet Kandemir sonucun üzerinde fazla durmuyor. Ama şu üzüntüsünü dile getiriyor:
     Â- BeÅŸiktaÅŸ seyircisi hakem kararını sahaya yabancı madde atarak protesto etti. BeÅŸiktaÅŸ seyircisi protestosunu böyle ifade etmemelidir. Biz böyle manzaralar görmek istemiyoruz.
       ***
       Spor adamı işte böyle olur... Eğer futbolda bu düzeyde bir centilmenliği kulüp yönetimlerine sokabilseydik... Futbolumuz bir kavga değil seyir sporu olma özelliğini sürdürüyor olacak, bundan sporcu ve taraftarlar kadar futbol yöneticileri de karlı çıkacaktı. Aksini yapmaları aksi sonuçlar verdi.

Aloo Belediye...

       İstanbul’da büyük ilçe belediyelerinden biri olası depreme hazırlık olarak ceset torbası getirmiş... Belediyeler depreme dönük bu tür hazırlıklar yapıyor!
       Bir sade ama akıllı vatandaş telefonda... Diyor ki:
       - Bir büyük depremi beklerken belediyelerin yapabileceği başka şey yok mu? Mesela belediyeler ve İstanbul Valiliği (mafyanın henüz ele geçirmediği) kent çevresindeki Hazine arazilerine alt yapı götürerek buraları birer prefabrike mahalle yapabilir. 60 metrekarelik bir prefabrik konut 3 milyara temin edilebiliyor. Eski veya yüksek konutlarda korku içinde oturan pek çok aile bu arazilerde bu fiyata inşa edilecek prefabrik evlere taşınabilir. Veya siz araziyi ve alt yapıyı sağlarsınız vatandaş, evi kendi yaptırır. Bu tür yerleşim alanları gelecekteki depreme yönelik hazırlık olur.

Rehin devlet!..

       Yargı - Sen Genel Başkanı Tekin Yıldız'ın dün anımsattığı üzere... Bundan birkaç ay önce Metris Cezaevi müdürlerinden biri, İBDA - C'cilerin koğuşuna silah sokmaya çalışırken yakalanıyor. Aynı müdürün daha sonra odasında yapılan aramada, yine İBDA - C tutuklu ve hükümlülerine verilmek üzere pek çok silah ele geçiriliyor. Gazetelerde koğuşların silah deposu haline getirildiğine ilişkin fotoğraflar yayımlanıyor.
       Ve devlet jandarmayı o koğuşlara "silahtan arınmış" vaziyette sokuyor.
       Neden? Efendim "jest..."
       Ulucanlar Cezaevi'ne gaz bombası atarak giren ve 10 mahkumu silahla delik deşik ederek öldüren devlet gücü bu defa "jest" yapıyor ve kendi jandarmasının silahını elinden alıp silahlı mahkuma rehin ediyor.
       Hapishanedeki mahkuma esir düşen bir devlet gördünüz mü?
       Bu yöneticiler sayesinde görmektesiniz...

Nükleer kral

       Süleyman Demirel "Barajlar Kralı" olarak adını duyurdu.
       Ecevit ve Bahçeli de "Nükleer Santral Kralı" olarak tarihe geçecek.
      S.E

Şairin cezası...

       Şair - yazar Yılmaz Odabaşı, "yeni bin yıl"a yine cezaevinde giriyor... Daha birkaç ay önce çıkmıştı halbuki...
     Â"Düş ve YaÅŸam" adlı ÅŸiir kitabıyla Terörle Mücadele Yasası'na muhalefet ettiÄŸi gerekçesiyle 1,5 yıl hapis cezasına mahkum olmuÅŸ; bunun 6 ayını yatmış, cezanın bitimine 1 ay kala basın cezalarına erteleme yasası kapsamında tahliye edilmiÅŸti...
       Şimdi de söz konusu şiir kitabını mahkum eden DGM heyetine hitaben söylediği bir cümle nedeniyle hapse giriyor Odabaşı...
       Ne mi o cümle? Şu:
     Â"Sizinle aynı çaÄŸda ve aynı ülkede yaÅŸamaktan utanç duyuyorum..."
       Odabaşı, 2000 yılı onuruna bir şiir antolojisi hazırlıyordu şu aralar... Bu çalışmanın yarım kalmaması için Odabaşı'nın avukatları "cezanın 2 ay ertelenmesi" talebiyle dün İnfaz Savcılığı'na başvurdular. Sonuç bugün belli olacak. Reddi halinde Odabaşı hafta içinde yeniden cezaevine girecek... Türkiye 2000 yılına "şairlerini hapseden ülke" olarak girme ayıbını sürdürecek...

Sucuk - ekmek!

       Türk İş Kongresi'nde bir sendikacı, kuliste tanıştığı arkadaşımıza Başkan Bayram Meral'in özelliklerini anlatırken:
       - Birlikte çalışacağı kişileri çok iyi seçer... En zeki - en becerikli kişileri bulur, diyor...
     Â- Bir örnek verebilir misiniz?
       - Mesela bir Uzakdoğu gezisinde otel odasında başkanın canı sucuk istedi. O anda yardımcılarından biri "Benim bavulda iki kangal sucuk var Başkan!" deyiverdi. Sucuklar ortaya çıktı. Ama başkan sucuğu çiğ yiyemiyordu. Hafif kızarmış olacaktı. Sucuğu getiren onun çaresini de buldu. Resepsiyona telefon edip bir ütü istedi. Sucukları ütünün tabanında kızartıp nefis kokular eşliğinde başkana servis yaptı. Bu az buz beceri mi?..

       *Cihan Demirci’den LAFORİZMA
     ÂTürk - Ä°ÅŸ yeniden Bayram Meral'i seçmiÅŸ... Böylece işçiye hergün Bayram...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr