Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Haberi Reuters Ajansı geçti...
İran'ın Hazar Denizi kıyısındaki Ramsar şehri Valisi kadınların bisiklete binmesini yasaklamış. Baştan aşağı kapalı bile olsa kadınların bisikletle dolaşmasının iffetlerine zarar getireceğini bildirmiş. Ve bisikletli kadın göründüğünde gözaltına alınmasını emretmiş.
Kadınların bisiklete binmesi İran'da hayli zamandır tartışma konusuymuş. Eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin milletvekili kızı Faize Hasemi sık sık kadınları evden dışarı çıkmaya ve bisiklete binmek dahil her türlü sporu yapmaya çağırıyormuş. Muhafazakarlar ise kadının kontrolden çıkacağı gerekçesiyle bu tür açılımlara karşı duruyormuş. Kadının bisiklete binmesi de İran'da bu yüzden mesele olmuş...
Batı'dan Doğu'ya bakınca bir ülkede bu tür tartışmaların gündem konusu olması ilkel ve komik geliyor değil mi?..
Bizim batımızdan bize doğru bakanlar da Meclis'teki türban tartışmalarında aynı komiklik ve ilkelliği görüyor olmalı...

Parola 0542...

İnterstar Televizyonu ve "0542" ile başlayan cep telefonlarını pazarlayan Telsim şirketinin aynı patronaj altında olduğu biliniyor. Bu bilgi ışığında İnterstar Televizyonu personeline 20 Nisan'da iletilen aşağıdaki "duyuru"nun anlamı daha iyi kavranacaktır. Bakınız ne diyor Cem Uzan imzalı duyuru:
"Değişik zamanlarda üzülerek tespit etmiş olduğum bir durum vardır.
O da, Müessesimizde çalışan bazı arkadaşlarımızın kendi şahsi cep telefonları olduğu.
Tabii ki her kişinin şahsi cep telefonu olabilir.
Ancak, 0532 yani Turkcell telefon kullanmaları beni şahsen ve benim şahsımda tüm şirketleri rencide etmektedir.
Bu durum, o kişilerin çalıştığı müesseseye bağlılıklarının ve saygılarını yok derecesinde düşük olduğu kanaatini oluşturmaktadır.
Bu konu ile ilgili duygu ve düşüncelerimin tüm çalışanlar açısından bilinmesinin faydalı olacağı kanaati ile bu duyuruya gerek görülmüştür."

Meme gibi kavun

İngiltere'nin en büyük gıda satış zinciri Tasco, kavun üreticilerine mesaj yollamış:
- Mümkün olduğu kadar küçük kavun yetiştirin. Çay fincanı büyüklüğünde kavunların satışı iyi gidiyor. Büyük kavunlar satılmıyor...
Bu firmanın satış psikologlarının yaptığı araştırmaya göre ev kadınları kavunları göğüsleriyle kıyaslama eğilimindeymiş. Küçük göğüs modası yaygınlaştıkça (Kate Moss örneği) kadınlar da daha küçük kavun seçme eğilimine girmişler. Bizim market ve manavların dikkatine...

*Cihan Demirci’den LAFORİZMA
Bu hanımın adı "Merve" mi dersiniz yoksa daha doğrusu "Merveddin" mi?..

Sap ile saman!..

Başörtülü FP milletvekili Merve Kavakçı'nın yol açtığı kriz üzerine Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Mehmet Ali Kılıçbay'la sohbet ediyoruz... Kılıçbay, başörtüsünü "örf ve adetleri" gerekçe gösterip meşrulaştırmayı amaçlayan yaklaşımı bakınız nasıl değerlendiriyor:
- 1 milyon tane örf ve adetimiz var. Adettir diye hepsini de Meclis'e mi taşıyacağız?.. Meclis, örf ve adetlerin billurlaştığı yer değildir. Gelenekler içinde mesela babaların çocukları dövmesi de var. Bir baba - oğul birlikte milletvekili oldular diyelim. Babanın "geleneğe uygun" diye orada çocuğunu dövmesi mazur mu görülecek o zaman?.. Kaldı ki Merve Hanım'ın başörtüsü de gelenekle filan ilgili olmayıp resmen siyasi bir simgedir.
- Kavakçı'nın "başörtülü" olduğunun bilindiği, seçmenin tercihini belirlerken bunun önemli bir ölçüt olduğu, dolayısıyla engellenmesinin anti -demokratik olduğu savı?..
- Asıl bu savın kendisi anti - demokratik... Çünkü milletvekilleri kendilerini seçenlerin değil tüm ülkenin vekilidir. "Seçmenlerim beni başörtümle Meclis'e yollamak istiyor" türünde bir gerekçeyi haklı sayarsak, o zaman sözgelimi travestiler de (kendilerini ifade eden simge ve işaretlerle) Meclis'e temsilci yollamak istediğinde ne yapacağız? Milletvekilleri eğer milletin tümünü temsil etmezlerse "milletvekili" değil, "iş takipçisi" olur, "komi" olurlar!.. Şurası iyi bilinmeli ki, demokrasilerde Meclisler "kimlik koyma" yeri değildir. Kimlik koyma yeri olarak alırsanız, bir kişi veya bir grup kimlik koyduğunda prensip olarak herkesin kimlik koyma hakkı ortaya çıkar ki, o zaman da Meclis "Meclis" olmaktan çıkar; Türkiye mozaiğinin çeşitli açılardan kavga alanı haline dönüşür. Meclise insanlar tarafsız kimlikle gelmek zorundadır. Orada yegane kimliğiniz vardır: Siyasal kimliğiniz... Gerisi bal gibi kamu alanının sabote edilmesine yönelik harekettir.
- FP'liler Meclis'in bir "kamu alanı" olmadığı noktasından hareket ediyorlar?
- Nasıl "kamu alanı" değilmiş?.. Kamunun temsil edildiği yer nasıl "kamu alanı" olmazmış?.. Kamusal alan, "devlete ait alan" demek değildir. Kamusal alan "hepimize ait alan" demektir...

*Türban olayında kimin provokatör olduğu önemli değil
Neyin provasının yapıldığı önemli...




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr