Vatandaş Rahmi Kumaş, Melih Gökçek’in Hitit güneş kursundan esinlenmiş eski Ankara amblemi yerine icat ettiği ucubeye karşı yıllardır hukuk mücadelesi veriyor. Atakuleli, camili, minareli amblemin kaldırılması için açtığı davayı 6 yıl sonra kazanan Kumaş, açık yargı kararına rağmen Gökçek’in söz konusu amblemi kullanmaya devam ettiğini.. İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği’nin bu durum karşısında kılını bile kıpırdatmadığını.. Suçun işlenmesini seyretmekle yetindiklerini görünce noter aracılığıyla Melih Gökçek’e bir ihtarname çekti ve dedi ki:
"Bu uyarının alındığı günden başlayarak 30 gün içinde mevcut Ankara Büyükşehir Belediye simgesinin otobüslerden, durak ve geçitlerden, otobüs ve metro bilet ve kartlarından, faturalardan, tabelalardan ve öteki yerlerden kaldırılmasını, kaldırılmadığı takdirde;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, görevi kötüye kullanmadan ötürü hakkında suç duyurusu yapacağımı, Ankara İcra Müdürlüğü’ne başvurarak icra yoluyla buralardan simgeyi söktürüp parasını kendisinden alacağımı, bu nedenle belediye’nin uğradığı zararı Belediye Maliyesi’ne 30 gün içinde yatırmazsa hakkında dava açacağımı ihtar etmenizi saygılarımla dilerim."
Çok parası olan bir fakir adam gibi yaşamak isterdim.
Avrupa Birliği için devreye giren Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e sormuşlar:
- Siz bu koalisyon liderlerini AB konusunda uzlaştırabileceğinize inanıyor musunuz?
Sezer, kendinden emin bir şekilde:
- Tabii, demiş, inanıyorum. Hem onlara öyle bir şey diyeceğim ki, başka çareleri kalmayacak, mecburen AB diyecekler.
- Yaaa... Ne diyeceksiniz?
- Ya erken seçim, ya AB; diyeceğim!
Düşünmek ruhun kendi kendine konuşmasıdır.
Harun Gürek arkadaşımızın dünkü haberi: "Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun olay danışmanı seramikçi Hakan Yıldız, Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcılığı’na atandı."
Bu da yerel Kocaeli gazetesinin haberi: "İGSAS Yönetim Kurulu üyeliğine atanan 32 yaşındaki Orhan Sarısüleyman’ın asıl mesleği camcılık. Kocaelispor hastası olup İzmit’te cam piyasasının yüzde 40’ını elinde bulunduran Sarısüleyman, ANAP Merkez İlçe yöneticisi Mehmet Sarısüleyman’ın kardeşi.."
Eee... Devlet malı deniz.
Kamuoyundan gizlenen ve TBMM’de sessizce yol alan yeni bir "Maden Kanunu"nun yeni çevre faciaları getireceğini haber veriyor İzmir Barosu... Baro Başkanı Noyan Özkan tasarı yasalaştığı takdirde neler olacağını şöyle izah ediyor:
- Milli parklar, ağaçlandırma alanları, SİT alanları, ormanlar, sulak alanlar, su havzaları, kıyılar, tarım alanları, meralar, zeytinlikler, turizm bölgeleri "madencilik" faaliyetine açılacak. Tasarı bunu gerçekleştirebilmek için Çevre Kanunu, Milli Parklar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Orman Kanunu, Kıyı Kanunu, Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Kanunu, Mera Kanunu ve Zeytinciliğin Korunması Hakkında Kanun’un değiştirilmesini hedefliyor. Yani, ülkemizin yetersiz de olsa yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış bütün doğal, tarımsal, kültürel, tarihsel varlığı ve zenginlikleri madencilik faaliyetinin yıkımına açık hale getirilmek isteniyor.
- Su havzaları da "madencilik" adına yeni bir kirlenme tehdidiyle yüz yüze galiba?
- Evet, tasarı gerekçesinde İstanbul içme suyu havzalarının madencilik faaliyetine açılmak istendiği açıkça belirtiliyor. İSKİ’nin kuruluş ve görevleriyle ilgili kanun değiştirilerek havzalarının korunması görev ve yetkisi İSKİ’nin elinden alınıp bakanlıklara verilecek.. Tasarı ayrıca "maden ruhsatı verilen yerlerdeki faaliyetlerin engellenemeyeceği" kuralı da getiriyor. Yani, ruhsata bağlanmış madencilik faaliyeti çevreye zarar verse bile - yargı kararıyla dahi - durdurulamayacak...
Madenden gelecek üç beş kuruş için bütün yaşam alanları peşkeş çekiliyor kısacası... İçinize siniyor mu?
"Ay’a giden insanla iletişim kurabilecek sistemler geliştirdik. Buna karşın çoğu kez anne kızıyla, baba oğluyla, zenci beyazla, işçi işverenle iletişim kuramıyor."