Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İhlas Finans Yönetim Kurulu Başkanı Mücahid Ören'in Amerikan bayrağı üzerine yemin ederek Amerikan vatandaşlığına geçtiğini geçen hafta sonu gazeteler yazdı...
İhlas Finans'ın faaliyetine 10 Şubat 2001 günü BDDK tarafından son verilmişti. 200 bin mudinin 1 katrilyonluk alacağı o gün bugündür askıda... Mücahid Bey'in Amerika'ya sığınma çabalarına bakınca paraların akıbetini tahmin etmek zor değil.
Şu sırada İhlas Finans'ın tasfiye işlemleri yapılıyor.
Ve bizi ziyarete gelen bir grup mudi merakla soruyor:
- İhlas Finans'ta tasfiyeyi çok garip biçimde İhlas Holding'in üst yöneticileri yürütmekteler. Nasıl oluyor da BDDK 'nın kararına göre suç işlemiş yöneticilere aynı kurumun tasfiyesi yaptırılmaktadır.
- En son murakıp raporlarına göre İhlas Finans'ta toplanan paraların yüzde 93'ü grup şirketlerine kullandırılmıştır... Böyle olduğu halde neden resmi makamlar holding yöneticileri hakkında adli işlemleri başlatmıyorlar.
Bu ülkeyi yönetenlerin banka soyanlardan yana olduğunu düşünürseniz yukardaki soruların yanıtlarını vermek kolaydır. Eğer böyle olduğunu düşünmüyorsanız buyrun soruları siz yanıtlayınız...

Profesör Naci Görür, "Urania" gemisinin Marmara'daki çalışmalarıyla ilgili basın toplantısı yapıyor. Gazeteci arkadaş binlerce kez sorulmuş soruyu bir kez daha soruyor:
- Marmara'da deprem tehlikesi var mı?
Naci Görür
aynı yanıtı veriyor:
- Marmara'da deprem olacağı konusunda kuşku yoktur.
Gazeteci arkadaşlar jeologlara bu soruyu yine soracaklardır..
Ama nedense kimsenin aklına belediye ve hükümet yetkililerine:
- Olacağı kesin depreme karşı ne gibi önlem alıyorsunuz?
diye sormak gelmeyecektir. Neden? Çünkü o konuda umut yoktur...

*2 yarışmacı 102 milyonla 1 ay geçinecek...
2 hortumcunun 102 milyon dolarla 1 ay geçireceği "gerçekçi" bir yarışma yapan yok mu yahu?

Ünlü zatın oğlu kırmızı ışıkta durmadan geçiyor, peşine takılan ekipten kurtulmak için hızlanırken ilerde ünlü bir sanatçıya çarpıyor... Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan sanatçı 6 gün sonra ölüyor.
Karakola götürülen delikanlıya polislerin ehliyet sormaması sanatçının eşinin dikkatini çekiyor. Polislere hatırlattığında:
- Siz ukalalık etmeyin biz ne yapacağımızı biliriz, gibi bir cevap alıyor.
Kazadan sonra belediye arazözleri kazanın olduğu mahalle gelip caddeyi baştan aşağı yıkıyor ve 35 metrelik fren izini tamamen siliyorlar.
Delikanlıya kazadan sonra, "üç ay önce verilmiş gibi" ehliyet düzenleniyor.
Sanatçının kocası hakime çocuğun ehliyeti olmadığını, düzmece ehliyet verildiğini söylediğinde adam:
- Ne demek yani, siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz, diye azar işitiyor...
Olayı gören tanıkların hepsi tehdit edilip korkutuluyor.
Sanatçının kocası aile meclisini topluyor. Bakıyorlar ki polis, adalet, belediye hep birlikte olmuş üzerlerine geliyor. Mecburen olayın peşini bırakıyorlar.
Sonuçta mahkeme trafik canavarı genci 3 ay hapse mahkum ediyor... O da 1998'in fiyatıyla 540 bin lira cezaya çevriliyor.
Sen sağ, ben selamet; güzide sanatçı Sevim Tanürek gitti gider.
Bu olayı Sevim Tanürek'in eşi Emin Çölaşan'a yukarıdaki satırlarla anlatmış.
Sözü geçen katil delikanlı İstanbul'un o zamanki belediye başkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu...
Hani şu "Erdemliler" hareketinin başını çeken Tayyip Erdoğan'ın...
Başları sıkıştığında hak, hukuk, adalet, sevgi, şevkat, merhamet gibi kavramları nasıl yorumladıklarına bakarak ilerdeki icraatlarını tahmin edebilirsiniz... Selematle...

*Uzmanlar üniversite adaylarını uyarıyor: "Tercih yaparken dikkatli olun!.."
Şöyle demek gerekir: "Anne babalarınızın oy sandığındaki tercihlerini hatırlayın!.."

* 3 üniversite adayının 1'i üniversiteye girebiliyor... 3 yanlış 2 doğruyu götürüyor artık!..
Cihan Demirci