Önceki gün açıklanan 695 ve 696 sayılı KHK’lar gündeme bomba gibi düştü.
696 sayılı KHK’ya göre: “Resmi görevleri olmasa da, 15.7.2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu olmayacak”.
Genel kanı... Bir protesto gösterisine saldırarak suç işleyen siviller mahkemede bu olayın 15 Temmuz’un devamı veya bir terör eylemi olduğunu öne sürerek cezadan kurtulabilecek. Bu madde bir başka deyişle iç savaşa davetiye!
AKP sözcüsü Mahir Ünal dün bir açıklama yaparak bu kararnamenin sadece 15 ve 16 Temmuz tarihlerini kapsadığını bildirdi. Ne var ki, kararnamenin ucu açık... 16 Temmuz diye bir sınır yok. Mahir Ünal’ın açıklaması hukuki bir değer taşımıyor.
Kaldı ki 15 - 16 Temmuz günlerinde suç işleyen sivil vatandaşlar için af çıkartmak da hukuka uygun değil... E. savcı Ali Özgündüz’ün dün hatırlattığı gibi, Af yasaları TBMM tarafından ancak nitelikli çoğunlukla çıkarılabilir. Bir kayıt da ceza profesörü Adem Sözüer’den:
- İşlenmiş suçlardan dolayı af ama gelecekte işlenecek suçlardan dolayı sorumluluk doğmayacağı yönünde hukuki düzenleme yapılamaz...
Özetle.... KHK’nın bu maddesi süratle geri alınmalı..
Meclis nerede......
Hukuk Devleti’nin en önemli özelliği; yazılı kurallara saygı ve yargı denetimidir. Anayasa’nın 121. maddesi, OHAL KHK’larının Meclis Genel Kurulu’na ivedilikle sunulmasını emrediyor. Ancak bu olmuyor... Hukukçu Ece Güner diyor ki:
“Son çıkarılanlar dahil, bugüne kadar çıkarılan toplam 30 OHAL KHK’sından sadece 5 tanesi Meclis tartışmasına ve onayına sunulduktan sonra kanunlaşmıştır. 25 OHAL KHK’sı ise henüz Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmemiştir...
OHAL KHK’ları Meclis’e sunulmalarından itibaren en geç 30 gün içerisinde TBMM Genel Kurulu’nda tartışılarak, akıbetleri hakkında karar alınmalıdır. Ancak uygulamada bu önemli kurala uyulmamaktadır.”
Referandumda hep vurgulandı; “Evet oyu ile Meclis güçleniyor”du. Hani nerede?
TAŞ
Taşeron işçilerin durumu Meclis’te görüşülmeden ve sendikaların görüşü alınmadan KHK’ya girdi... Öne sürülen şartlar:
Bu işçiler emekli/malullük aylığı almaya hak kazanmamış olacak,
Açtıkları davalardan yazılı olarak feragat edecek,
Alt işverenden (taşerondan) olan alacaklarından vazgeçecek,
Katılacakları sınavda başarılı olacaklar...
Bu işçiler kadroya geçtiler diyelim...
Üç ay sonra işlerine son verilmeme garantisi var mı? Yok... Bu koşullarda taşeronda kalmak daha kârlı görünüyor!
MOBİL
Cep telefonlarının şeytani amaçlarla kullanıldığına bir örnek... Avukat dostumuz anlatıyor...
Evli çift aynı evde yaşıyor ama aralarında şiddetli geçimsizlik var. Boşanma sürecindeler... Kadın banyoda olduğu veya telefonu evde bırakıp dışarı çıktığı bir sırada.. Kocası kadının telefonundan kendi telefonuna hakaret ve tehdit mesajları yazıyor. Sonra kadının telefonundan bu mesajları siliyor. Kadının bir şeyden haberi yok. Mahkemeye gittiklerinde adam kendi cep telefonundaki mesajları kanıt olarak gösteriyor. Siz yargıç olun da... Gelin çıkın işin içinden!
AJAN
Gazetelere sızan haber doğru mu yanlış mı bilemeyiz...
Özetle... Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Ajan yetiştirme bölümü” açılması hususunda, üniversite senatosu olur verme yaklaşımındaymış...Okurumuz Turgut Sancaklı diyor ki:
“Devlet güvenliğini doğrudan doğruya ilgilendiren MİT elemanlarının, nerede nasıl yetiştirileceği alenen ilan ediliyor. Adeta öğrencilerin satın alınması, karşı devlet ajanlarına ikram ediliyor...”