Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Başkan Clinton bir yalan daha söyledi... Hayır seks maceraları konusunda değil, bu defa yaşam ve ölüm hakkında... Bağdat'ı bombalama kararını açıklarken, Irak'a yakın ülkelerin de kitle imha silahlarına sahip olduğunu ancak onların bu silahları kullanmadığını söyledi.
       Bunu ancak tarihten habersiz biri söyleyebilir. ABD, İsrail ve Endonezya'ya da bu silahlardan vermiştir ve onlar sivil halka karşı kullanmışlardır. Ancak bu alanda en suçlu ülke Amerika'dır. Dünyada hiçbir ülke ABD'den daha fazla "kitle imha silahı"na sahip değildir. Ve hiçbir ülke bu silahları ABD'den fazla kullanıp daha fazla insan öldürmemiştir.
       Hiroşima'da, Kore'de ve Vietnam'da bu tür silahlarla yüz binlerce insan öldürülmüştür.
       ABD'nin Irak'a uyguladığı ekonomik kısıtlamalar da bir çeşit kitle imha silahıdır. Yüz binlerce Iraklı çocuğu öldürmüştür. Saddam Hüseyin'in elinde kitle imha silahı bulunabilir. Bunları kullanma eğiliminde de olabilir. Ancak bu silahı bugün yalnızca ABD kullanmaktadır ve Irak'ta çocukları öldürmektedir.
       Başkan Clinton, Saddam'ı açık ve güncel tehlike ilan etmiştir. Bu da bir başka yalandır. ABD "ilerde tehlikeli olabilecek" bir diktatöre karşı, nereye gittiği, kimi vurduğu bilinmeyen füzeler fırlatmaktadır. Güncel tehlike budur.
       Ayrıca elinde daha fazla kitle imha silahı bulunduran bir ülkenin bir başka ülkeyi elinde kimyasal silah bulundurmakla suçlaması mantık dışıdır.
       (Bu yazı Boston Üniversitesi Tarih Profesörü Howard Zinn tarafından kaleme alınmış ve ABD'de yayınlanmıştır. Zinn bir Amerikalıdır)

       Dünya siyaset literatürüne kazandırdığımız kavramlardan biri de "düşük profilli hükümet" kavramı olsa gerek... Baba da bir süredir böyle bir hükümet kurmak için çabalayıp duruyor. DSP'li bir milletvekili, kurulmak istenen yeni hükümetin "düşük profilli" olduğunu bakınız nasıl anlamış:
     Â- BilindiÄŸi gibi Baba, "düşük profilli hükümet" kurmaları için önce Bülent Ecevit'i, o kuramayınca ardından Yalım Erez'i görevlendirdi. Bu iki ismin en büyük ortak özelliÄŸi ise malum: Her ikisi de lise mezunu... Meclis'te o kadar yüksek okul mezunu milletvekili varken lise mezunlarının tercih edilmiÅŸ olması bana göre "düşük profilli hükümet" kurulmak istendiÄŸinin en önemli kanıtıdır arkadaÅŸ!..
       Aynı milletvekilinin bir başka tesbiti daha var, onu da aktaralım isterseniz:
     Â- Gerek bizim ülkemizde bazı Kürt asıllı vatandaÅŸlarımız, gerekse dünya kamuoyunun bize yönelik en büyük eleÅŸtirilerinden biri, Kürtleri ezdiÄŸimiz, onlara ikinci sınıf vatandaÅŸ muamelesi yaptığımız, deÄŸil mi? Yahu, TBMM BaÅŸkanımız Hikmet Çetin Kürt asıllı, hükümeti kurma görevi verilen Sayın Yalım Erez Kürt asıllıyken, Kürtlerin bu ülkede ikinci sınıf vatandaÅŸ olduÄŸunu söyleyebilmek insafla baÄŸdaşır mı?

       Ankara'dan Yakup:
     Â
...Rüyamda Cumhurbaşkanı Demirel'le beraberim... İki okul ile üç alışveriş merkezinin açılış törenini yaptıktan sonra uçakla Ankara'ya dönüyoruz...
       Yolculuk esnasında Baba'yla giriştiğimiz sohbetin konusu, hükümet meselesi... Soruyorum:
     Â- Ne olacak Sayın CumhurbaÅŸkanım?.. Nasıl bir hükümet kurulacak? Yalım Erez, Fazilet'lileri kabineye alacak mı? Buna askerler ne diyecek?
       Yılların yıpratamadığı büyük siyasetçi gerdanını kırarak:
     Â- Bak, aÅŸağıdaki yeÅŸilliÄŸi görüyor musun?.. Oralar çorak araziydi bir zamanlar... Åžimdi ekiliyor, biçiliyor, koyunlara bol bol otlama olanağı saÄŸlanıyor... Ä°ÅŸte Türkiye'nin aldığı mesafe...
       Benim derdim o değil... Üsteliyorum:
     Â- Hükümet efendim, hükümet?..
       Ne var ki Cumhurbaşkanı'nın ağzı sıkı:
     Â- Sana baÅŸka birÅŸey daha söyliyeyim Yakup, diyerek istatistiklere geçiyor:
     Â- Bundan otuz yıl önce Türkiye'nin yeÅŸil ot üretimi yılda 27 bin ton 48 kilo 350 gramdı. Bugün üretimimiz 981 bin 129 tona ulaÅŸmıştır. Keza Cumhuriyet'in ilk yıllarında 14 bin ton olan kuru ot üretimi günümüz rakamları itibarıyla 854 bin 791 tondur...
       - Yani?
     Â- Yanisi ÅŸu: Türkiye, demokrasi içinde hızla geliÅŸen bir ülkedir. Koyunumuz aç deÄŸildir, kuzumuz aç deÄŸildir, danamız aç deÄŸildir, ineÄŸimiz aç deÄŸildir, öküzümüz aç deÄŸildir... Binaenaleyh hiç kimse benim hayvanım açtır, diyemez. Devletin tüm organları görev başında olup canla baÅŸla çalışmaktadır...
       Üsteliyorum:
     Â- Ä°yi de, hükümet meselesi ne olacak Sayın CumhurbaÅŸkanı?..
     Â- Kimse bana gelip koyunum otlayacak ot bulamıyor diye ÅŸikayet etmiyorsa rejim iÅŸliyor demektir Yakup... Binaenaleyh herÅŸeyin bir çaresi bulunur... Ben bulamazsam baÅŸkaları bulur. Bana söylerler ben yaparım.
       Baba bu minval üzere konuşurken uyandım...
       YORUMU: Kafanı hükümet sorununa takmışsın Yakup... Takma... Zira Türkiye hükümetsiz kalmaz... Diyelim ki, kaldı... Bakarsın daha iyi olur..

Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr