Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Faili meçhul siyasi cinayetleri araştırmak üzere TBMM'nin 5 yıl önce kurduğu komisyonun başkanı, eski DYP milletvekili Sadık Avundukluoğlu, adı fazla hatırlanmayan bir isimdi. Son Hizbullah operasyonlarından sonra gazete ve televizyonların en çok aradığı isim oldu. Biz de bulduk ve sorduk:
     Â- Son Hizbullah operasyonunda ortaya çıkan gerçekler sizi ÅŸaşırttı mı?
       - Hayır. Çünkü, ekleriyle birlikte 10 bin sayfayı bulan o raporumuzun yaklaşık dörtte biri Hizbullah'a aitti. Raporumuzda özellikle İstanbul'da, hangi semtlerde yuvalandığını semt semt, neredeyse ev adreslerine varıncaya kadar açıklamıştık. Devlet, bizim verdiğimiz adreslere baskınları o zaman yapsaydı bugün yüzlerce insan hayatta olacaktı.
     Â- Sizce devlet bugün Hizbullah'ın üzerine yeterince gidiyor mu?
       - İçişleri Bakanı bu konuda ciddi ve samimi... Ancak bu yetmez. Devlet olarak topyekun üzerine gitmek gerekir. Polise, orduya, bürokrasiye sızmış Hizbullahçılar, ancak böylesi bir çalışmayla temizlenebilir ki, ben şimdilik maalesef böyle bir çalışma göremiyorum.
     Â- Kamuoyunda bir inanç var; "Devlet, PKK'ya karşı kullandığı için ÅŸimdiye kadar Hizbullah'ın üzerine gitmedi. Gitmemek bir yana, korudu, kolladı..." Ne dersiniz?
       - Biz Güneydoğu'da Hizbullah'ı araştırırken, zamanın Batman Valisi ve Emniyet Müdürü bize çok yardımcı olmuşlardı. Ama bundan kısa bir süre sonra her ikisi de kızağa alındılar.
     Â- Sizce devlet ÅŸimdi neden Hizbullah'ın üzerine gidiyor?
     Â
- Geçen gün yakalanan bir Hizbullah militanı, "Biz" dedi, "Güneydoğu'dan çıkmasaydık, İstanbul'a gelmeseydik, bunlar başımıza gelmezdi..." Bu sözlerin yorumunu size bırakıyorum.
     Â- Son olarak ne söylemek istersiniz?
       - TBMM, derhal bu örgütle ilgili bir komisyon kurmalı. Ama bu komisyon, bizim komisyonumuz gibi yetkisiz olmamalı... Devletin röntgenini çekmeli, içine sızmış Hizbullahçıları tek tek tesbit etmeli. Ve bu komisyonun, ayıklayın dediği kişileri de ilgili kurumlar derhal içinden atmalı. Sadece tetik çeken militanlarla uğraşmak meseleyi halletmez.

       ***
     ÂSivas’ta insan yakanların destekçisi olmuÅŸ devlet daha çok ceset çıkarır toprak altından!...
     ÂCihan Demirci

       ***

Ucuz hikaye

       Okurumuz Dr. Ali Uygun, Mersin'den bildiriyor:
       - Burada son dönem üç günün biri elektrik kesiliyor... Halk karanlıkta kalmaktan usandı. Dikkat ediyorum; ne zaman Akkuyu Nükleer Santralı'nı protesto amaçlı bir çevreci eylem gerçekleşse aynı şey oluyor.. Şehir karanlığa gömülüyor... Aynı oyun daha önce de Güney Ege'de oynanmıştı. Gökova, Yatağan ve Kemerköy'le ilgili bir eylem gerçekleşse veya bu santraller aleyhine bir mahkeme kararı açıklansa hemen kesintiler başlar. O kadar açık ki, halkı karanlıkta bırakarak "enerji açığı" olduğu fikrini yaymaya, nükleer santral karşıtlarını halktan koparmaya çalışıyorlar...
       Okurumuzun nacizane önerisi:
       - Çevreciler gösterilerini Ankara'ya taşısınlar da Mersin ve çevre iller "cezalandırılmaktan" kurtulsun... Nasıl olsa Ankara'da politikacı ve bürokrattan geçilmiyor. Onları da karanlıkta bırakacak halleri yok ya!..

       ***
     ÂÖldürenler de kendi düşüncelerinden olunca mı Ä°slamcı basın gerçeÄŸi gördü acaba?..
     ÂCihan Demirci

       ***

Nezakete uymadı!

     Â"Nazik" BaÅŸbakanımız Bülent Ecevit'in milletvekillerimizden "nazik" bir konuya iliÅŸkin "nazik" bir ricası vardı; Uluslararası Tahkim'in geriye dönük iÅŸletilmesini öngören yasa tasarısı, kendisi Davos'a gitmeden önce mutlaka çıkarılmalıydı. Çıkarılmalıydı ki, orada uluslararası tekelci kapitalizmin aÄŸababalarından iyi not alsın, "MaÅŸallah Özal'ı aratmıyor" gibisinden övgüler toplasındı.
       Milletvekillerimiz, "nazik" Başbakanımızın bu "nazik" ricasına duyarsız kalmadılar ve kamuoyu Hizbullah'a kilitlenmişken, gece yarısı kaşla - göz arasında söz konusu tasarıyı yasalaştırdılar.
       Ancak olayın nezaketinden bihaber nezaketsizler de maalesef (!) vardı. Bunlardan CHP Genel Sekreter Yardımcısı Bekir Yurdagül dün şöyle konuştu:
     Â- Sayın BaÅŸbakan, bu ay sonunda gideceÄŸi Davos'ta, çok uluslu tekelci sermayenin temsilcilerine, daha önce genel baÅŸkanlığını yaptığı CHP'nin ikinci genel baÅŸkanı rahmetli Ä°nönü'nün Lozan'da zorlukla kaldırttığı adli kapitülasyonları geri getirdiÄŸi müjdesini verebilecektir....

TIME broşürü...

       Akıl akıldan üstündür. Zararın neresinden dönülse kardır. O yüzden Orhan İçöz'ün teklifini başta Turizm Bakanı Erkan Mumcu olmak üzere tüm yetkililerin dikkatine sunuyoruz... E - mail notunda diyor ki okurumuz:
       "...Madem ki TIME dergisi yalnızca Türkiye baskısında Türkiye'ye ilişkin bir yayın yaptı ve sanırım 6 - 7 bin baskı yaparak bizi yaygın deyişle "dolmuşa bindirdi", bizim de bu olaydan bir biçimde yararlanmamız mümkün. Şöyle ki; Turizm Bakanlığı Türkiye'de yayımlanan TIME dergisinin bu sayısının tamamını satın alarak yurt dışındaki temsilciliklerimize, tur operatörlerine, seyahat acentalarına, derneklere, birliklere, turizm fuarlarına, kısaca Türkiye'ye turist göndermesi olası olan ülkelerdeki ilgili bütün birimlere ücretsiz olarak postalamalıdır. Böylece yalnızca dergi parasına ve posta giderlerine Türkiye'nin tanıtımı yapılmış olur. Turist adaylarına Türkiye'nin tarihi zenginliğini TIME dergisini okutarak anlatmak, herhangi bir broşürle anlatmaktan çok farklı ve etkili olacaktır..."
       Okurumuz çok doğru düşünüyor. Turizm Bakanlığı kımıldayana kadar umarız derginin en azından satılmayan sayıları iade edilmez...


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr