Â
Çakıcı yakalandı, çok adamın başı yanacak!.." türünden manşetler...
"İade edilsin" diye yapılan girişimler, evrakların Fransızca'ya tercümesi, iletilmesi, Fransa'nın kararının heyecanla beklenmesi, şartlı iade kararının çıkması... Sanığın apar topar getirilmesi...
      Ve dağın fare doğurması... Avukat
Ergin Cinmen'le gelişmeler üzerine sohbet ediyoruz. Yorumu ilginç:
      -
Çakıcı, "zamanaşımı"ndan düşen
Hıncal Uluç davası dışında bir de, şu ünlü ve komik 313'üncü maddeden yargılanıyor. Yani
"Suç için cemiyet teşkili"nden.. Alacağı cezanın üst sınırı
"3 yıl..." Bakın, açık söyleyeyim:
Çakıcı şu anda
"fazladan" yatmaya başladı. Bir yılı aşkın süre Fransa'da yattı çünkü.. Ve o süre mahsub edilecek. Yani sonuçta, burada daha fazla yatarsa
"maÄŸdur" olacak!
"Ölüm cezası var" diye asıl vahim suçlardan yargılanamıyor
Çakıcı. Artık şurası kesin: Bu ülkede bu koşullarda ölüm cezasını yasalarımızda tutmakta kim ısrar ederse, o mafya koruyucusudur.
     Â
- Hıncal Uluç davasının "zamanaşımı"
na uğramaması için mahkemenin yazdığı yazıyı Adalet Bakanlığı sümenaltı etmese "zamanaşımı"
söz konusu olmayacak. Garip bir durum değil mi?..
     Â- Bakanlık yazıyı
"İadeyi zorlaştırır" diye göndermiyor Fransa'ya... Olacak şey mi?.. Kesinlikle zorlaştırmazdı. Yazının Bakanlık'ta sümenaltı edilmesi bilgisizlik de değilse, suçluyu kollamadır. Bu gibi konularda yaygın ve hiç de haksız olmayan şüpheler var... Biliyorsunuz,
Çakıcı'nın üzerindeki kırmızı pasaportu devletin verdiğini MİT'çi
Yavuz Ataç açıkça söyledi...
     Â
- Fransa Çakıcı'
yı "sahte pasaport"
tan yargıladı. Onların yargıladığı konuyu biz burada "İade şartına uymuyor"
diye sorgulayamıyoruz. Bu nasıl iş?.
     Â- Bal gibi sorgulanabilir. Evet, usul yönünden
"sahte pasaport"tan yargılanamaz ama 313'üncü maddeden yapılacak yargılama kapsamında konu kendisine sorulur ve kırmızı pasaportu kimden temin etmiştir (vs.) araştırılır. Daha doğrusu araştırılırdı. Ancak belli ki istenmedi...
      *
Åžimdi anlaşıldı, Türkiye Çakıcı’yı sadece tahliye etmek için Fransa’dan istemiÅŸ!..     Â
Cihan DemirciTürk'ün zamanı
      Hemen hergün bir yeni skandalın kahramanı oluyor... Ama maşallahı var, Adalet Bakanımız
Hikmet Sami Türk istifayı asla aklına getirmiyor; ülkede istifa diye bir müessesenin olmamasından bilistifade hiçbir şey olmamış gibi koltuğunda paşa paşa oturmaya devam ediyor.
     Â
Hikmet Sami Türk istifa etmek için acaba daha nelerin olmasını bekliyor? Ona göre bir Adalet Bakanı ne zaman istifa eder? Herhalde:
      1-
Alaattin Çakıcı, "İstifanı ver!" diye telefon edip vücut kimyasını bozduğu zaman...
      2-
Rahşan Hanım emrettiği zaman...
      3- Hiçbir zaman...
      4-
Zeman... Birkaç soru... bir cevap...
      Kırmızı pasaportu size kim verdi?.. Bazı siyasetçiler size
"Polis yerini öğrendi, kaç!.." diye mesaj gönderdi mi?..
Çakıcı'ya en azından bu tür sorular sorulabilirdi. Ama sorulmadı...
      Neden? Bir okurumuzun tahmini:
     Â
- Çünkü devlet soruların yanıtını biliyor...Zor dostum zor!..
      Dünyanın en
"baba" şirketlerin, Türkiye'nin en
"baba" holdingleriyle ortaklık yaparak girdikleri... Kazanabilmek için ülkemizin en
"baba" siyasetçi ve bürokratlarını iş takipçisi gibi kullandıkları ileri sürülen
"baba" bir ihale... 3 milyar dolarlık nükleer enerji santralları ihalesinde artık finale gelindi ve bu yılın sonuna kadar sonucun açıklanması bekleniyor.
      Kazanan şirketlerin ve bu şirketler için
"gayret ve de himmet" gösteren siyasetçi ve bürokratların
"abad", kaybeden şirketlerle bu şirketler için destek verenlerin
"berbat" olacağı ihalede son durum ne?..
      Bu bal - börek ihaleyle ilgili gelişmeleri yıllardan beri yakından izleyen
Hayrettin Uzun'la konuÅŸtuk:
     Â
- İsterseniz önce bu ihaleye giren konsorsiyumları bir hatırlayalım...      - Üç büyük konsorsiyum katılıyor. Birincisi, Amerikan, ikincisi Avrupalı üçüncüsü de Kanadalı konsorsiyum.
     Â
- Bunların yerli ortakları kimler?       - Amerikan şirketinin yerli ortağı Enka, Avrupalı'nınki Bayındır Holding, Kanadalı'nınki Gama, Güriş ve Tekfen.
     Â
- Ya arkalarındaki siyasetçiler?       - Parti olarak DSP ve MHP bu işlerin dışında... Onlar, ortada dönen cukkanın farkında bile değiller.. ANAP ise tümüyle içinde..
Mesut Bey, geçenlerde Amerika'ya bu işi konuşmaya gitti. Karşılığında da Cumhurbaşkanlığı için destek istiyor. Hangi konsorsiyum kendisine daha umut verirse ağırlığını ondan yana koyacak. Her üç konsorsiyumun ANAP milletvekilleri içinde lobicileri var.
     Â
- Ya Çankaya'daki zat?       - Bayındır Holding'in içinde yer aldığı Avrupalı konsorsiyuma daha yakın... Ama diğer konsorsiyumların yerli ortakları da
"baba" holdingler.. Dolayısıyla sözünü ettiğiniz zat, ağırlığını bir tarafa açıkça koyamıyor. Onun tek düşüncesi, koltuğunu kaybetmemek... Bunu kim garanti ederse, kimsenin gözünün yaşına bakmaz, ağırlığını ondan yana koyar.
     Â
- Kanadalı konsorsiyumun durumu?       - ANAP'lı Devlet Bakanı
Edip Safter Gaydalı geçenlerde bu konsorsiyumun davetlisi olarak Kanada'ya gitti. Bazı siyasetçi ve bürokratlar,
"İhaleyi sana kazandıracağız" diyerek bu konsorsiyumu yıllarca fena halde söğüşlediler. Kanadalılar ihaleyi kazanamazsa bu heriflerin bütün ipliklerini pazara çıkarırlar herhalde.. Kısacası bazıları için çok zor (!) bir ihaleyle karşı karşıyayız...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr