Eski bakanlardan Gürcan Dağdaş’ın “Zübük” şeklindeki hitabı üzerine Melih Gökçek tazminat davası açıyor. Davada Melih Gökçek’in mal varlığı gündeme geliyor. Tartışmalar üzerine hakim görevden çekiliyor. Saygı Öztürk belgesini yayımladı. Melih Gökçek kendi mal varlığını mahkemeye şu şekilde bildiriyor:
“Ankara’da bir daire, Pursaklar’da bir daire, bankalarda 92 bin lira, 2 bin euro ve 500 dolar.”
Topu topu iki daire ve aşağı yukarı 110 bin lira para...
Fakir bir Ankaralının bile daha çok mal varlığı vardır.
Zaman zaman siyasetçilerden mal bildiriminde bulunması öneriliyor. Ancak yukardaki örnek de gösteriyor ki adamdan eşi ve yakınlarından da mal bildirimi alınmadıkça yapacağı beyanın hiçbir kıymeti yoktur.
Biraz da patates!
Patates fiyatları geçen yıl bazı illerde ekim yasağı nedeniyle roketlenmiş, ithalat yoluna gidilmişti. Çiftçi fiyatların yükseldiğini görünce bu yıl patates ekimine yüklendi. Ancak bu defa da mahsul bol olduğundan fiyatlar düştü, çiftçi yine sıkıntıya girdi. Patatesin merkezi sayılan Niğde’nin milletvekili Ömer Fethi Gürer diyor ki:
- 90 kuruşa mal olan patatesi tüccar almaya gelmedi, ürün 60-70 kuruşa kadar düştü. Halen patates depolarda tüccarı bekliyor. Çözüm için ihracat önerilirken bakanlık ihracatı da zorlaştırdı.”
Bu tablonun sebebi nedir derseniz... Bir üretim planlamasının olmayışıdır. Çiftçinin ürününü değerlendirecek bir patates işleme tesisi bile yıllardır kurulamamıştır.
Benzer durum yumurta üretiminde gözümüze çarpıyor. Yumurta fazlamız var ancak yumurta tozunu dışardan ithal ediyoruz. Çünkü yumurta tozu fabrikası yatırım gündeminde yok.
Çünkü plan yok!
SİFON
Su tasarrufu deyince... Bunu da en incesine kadar Japonlar düşünmüş!
Japonya’da tuvaletlere müzik yayını konmuş.
Neden mi? Çünkü nahoş sesler çıkartmaktan endişelenen kişiler gereksiz yere sifonu çekiyormuş da ondan...
JEREMY
İngiltere’de Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakâr Parti seçimi kazanınca oy oranı yüzde 32’de kalan İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn:
- Söyleyecek sözüm yok, yakında istifa edeceğim, demiş...
Oysa söyleyecek sözü vardı:
- Avrupa’da bir güzel ülke var, orada seçim kaybeden koltuktan kalkmıyor, 10 defa seçim de kaybetse yerinden oynamıyor, onlar istifa etmediğine göre ben neden edeyim!
Diyebilirdi, demedi. Çünkü gerçek demokraside kaybedenler kazanacak olanlara yer açıyor. Gençlerin önünü tıkamıyor. Bazen seçim kaybetmeden, Margaret Thatcher gibi, sadece anketlerde oyu düştüğü halde istifa edenler de oluyor!
ÜRDÜN
Konu Suriyeli mültecilerden açılınca... Eskişehir CHP Milletvekili Utku Çakırözer bize dedi ki:
“Bir süre önce Ürdün’de, Suriyeli mültecilerin yerleştirildiği BM kampını ziyaret ettim. Sohbet sırasında kampın BM yetkilisine, eş - dost ziyareti için ülkelerine giden Suriyeli kamp sakinlerini geri döndüklerinde kampa alıp almadıklarını sordum. ‘Almıyoruz’ dedi. Geri almaları için yeniden mültecilik başvurusunda bulunmaları gerekiyormuş, başvurunun sonuçlanması da hayli zaman alıyormuş...”
ABeDe
ABD’nin bir tane Başkan’ı var. Türkiye’de ise yüzlerce ABD Başkanı...
Üniversitelerde “Ana Bilim Dalı Başkanı” unvanını kısaltmışlar.
“ABD Başkanı” olmuş...
Hocalar bu unvanı ciddi ciddi kullanıyorlar.
Görevini sorunca: “ABeDe Başkanıyım” diyorlar...
Övünülecek bir unvan mı?