Hürriyet'te dün yayınlanan haberin başlığı "Türkiye'ye füze kalkanı" idi.. Habere göre... Türkiye, İsrail ve ABD arasında ortak füze savunma sistemi oluşturulması için gizli toplantılar yapılıyormuş... Bölgede artan füze tehdidine karşı Türkiye, birkaç yıl içinde, savunma füze sistemleri ile donatılacakmış. Çünkü ülkemiz İran,Irak ve Suriye'nin tehdidi altındaymış!
***
Senaryoyu farketmiş olmalısınız...
1)ABD, başka ülkelere satmakta zorlandığı füzeleri Türkiye'ye satmak istiyor. Türkiye durup dururken füze almaz. Tehdit lazım... O yüzden İran, Irak, Suriye tehditleri gündeme getiriliyor. Gerçi bu üç ülkeden Türkiye'ye bugün için tehdit yok. Ama onlara karşı savunma adı altında saldırı füzeleri ile donatılacak Türkiye'ye karşı tepki ve karşı tehdit elbet doğacaktır.
2)Türkiye'nin İran, Irak ve Suriye ile dalaşması bölgede hem ABD, hem İsrail'in işini kolaylaştıracaktır. İsrail'in yükü hafifleyecek, ABD bölgede İsrail ile birlikte Türkiye'yi de radikal ülkelere karşı baskı unsuru olarak kullanacaktır.
Türkiye'nin ekonomik krize girmesi (veya sokulması) ABD'nin bölgede Türkiye'yi kullanmasını kolaylaştırıyor. Kriz direnme gücümüzü yokediyor. Türk halkı gözünü açmazsa kendini yakında yeni ve çok tehlikeli maceraların içinde bulacaktır. Gözümüzü açalım...
"Ey beyaz adam, bize ışığı vaat ettin ama kendi karanlığını getirdin."
(Afrikalı sözü)
Avukat Yener Bandakçıoğlu dünkü fıkranın değişik bir versiyonunu göndermiş.
Yakın bir arkadaşı, komutanı ziyaret için garnizona gitmiş. Ancak komutanı bulamayınca geri dönmüş, o arada nizamiyedeki nöbetçi ere tembihte bulunmuş:
- Evladım komutanına Aslan Kurdoğlu'nun selamı var dersin...
Komutan akşama doğru garnizona gelince, nöbetçi er tekmil vermiş:
- Komutanım birisi sizi ziyarete geldi. İsmini unuttum. Ama adı hayvan, soyadı hayvan oğlu hayvandı.
Hazine Müsteşarlığı'nın internetteki sitesinde (hazine.gov.tr), "Dünya Bankası ve Türkiye" sayfasında çekik gözlü Türkmen çocukları, fonda ise Kiril alfabesiyle yazılmış yazılar görülüyor....
Dünya Bankası'nın web sitesinde dolaşırken dikkatimizi çekiyor. "Türkiye" bölümünde aynı fotoğraf mevcut... Onlar bir hata yapmış. Bizimkiler de:
- Dünya Bankası her şeyi bizden iyi bildiğine göre bunu da iyi bilir. Demek ki bizim gözlerimiz çekik ve Kiril alfabesi kullanıyoruz...
demiş ve fotoğrafı aynen nakletmişler... Komik ve tabii ki hazin...
Murat Demirel'e ve şirketlerine usulsüz kredi verdiği gerekçesiyle gözaltına alınan Halkbank eski Genel Müdürü Yenal Ansen' in yargılanabilmesi için bağlı bulunduğu Bakan'ın, yani Kemal Derviş' in izin vermesi gerekiyor.
Derviş izin verirse Ansen yargılanacak, gerçekler ortaya çıkacak. Peki, ya vermezse? Devlet Denetim Elemanları Derneği (DENETDE) Başkanı Atılay Ergüven'e soruyoruz.
- Kemal Derviş sizce bu izni verecek mi?
- Vermek zorunda. Aksi takdirde bunun hiçbir izahını yapamaz. Çünkü şaibeli insanlar korunarak ne bundan sonra yolsuzlukların önü alınabilir ne de ekonomi düzlüğe çıkartılabilir. Çünkü gerek hükümet, gerekse Kemal Derviş, hem halka hem de lMF'ye yolsuzlukların üzerine gidecekleri sözü verdiler. Sayın Derviş, bu izni vermezse, DENETDE olarak biz bu işin peşini bırakmayız. Bir yandan Kemal Derviş' i teşhir eder, diğer yandan da Yenal Ansen' in üzerine gitmeye devam ederiz.
- Halkbank ve Yenal Ansen olayının sizce özel bir önemi var mı?
- Elbette var. Başta Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel olmak üzere pek çok üst düzey bürokratın ve siyasetçinin paralarını Halkbank'a, daha doğrusu Yenal Ansen' e emanet ettikleri ortaya çıktı. Kemal Derviş, Yenal Ansen'in soruşturulmasına izin vermezse, bir anlamda bankacı - bürokrat - siyasetçi üçgeniyle gerçekleştirilen pekçok yolsuzluğun ortaya çıkmasını da istemiyor konumuna düşecektir.
Yurtdışı beyin göçü iyice hızlanmış. Dikkat edin, bunların içinde bir tane "politikacı" bulamazsınız.***Bir yılda 2 bin 273 polis hakkında soruşturma açılmış, 940’ı ceza almış... Polis suçları için de polis kurulmasının zamanı gelmedi mi?
Cihan Demirci