Başbakan Ecevit’in sağlığı, sadece bizlerin değil, dış basının da ilgisini çeken bir konu olmaya devam ediyor. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, bir gazeteci gibi çalışmış, "WWW. byegm.gov.tr" adresinde "Dış Basından Özetler"i bizler için derlemiş...
Fransa’da yayımlanan "Le Republicain Lorrain" gazetesi diyor ki:
"İktidardaki siyasi partiler, Nuh’tan kalma liderleri gibi, artık birer karikatürden ibaretler"...
Mısır’da yayımlanan El - Ahram Weekly’nin yazısı:
"76 yaşındaki hasta Başbakan Bülent Ecevit’in ne ekonomik reform ne de daha fazla demokrasi ihtiyacı algıladığına yönelik bir işaret ortada görünmüyor."
Almanya’nın Kölner Stadt - Anzeiger gazetesi, Türkiye’deki yolsuzluk ve usulsüzlüklere uzun uzun değindikten sonra, "Galiba ihtiyar Başbakan, hâlâ konunun ne olduğunu kavramış değil" ifadesini kullanıyor.
Avusturya’da yayımlanan Wiener Zeitung’un 4 Eylül 2001 tarihli sayısında, "76 yaşındaki ve medya haberlerine göre ağır hasta olan Başbakan Ecevit’in ülkeyi krizden kurtaracağına artık pek inanan kalmadı" deniliyor.
Eloğlu Ecevit’in, değil ülkeyi kendini idare edecek hali kalmadığını epey zamandır görüyor, yazıyor. Darısı başımıza...
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Genelkurmay Başkanımızı Tayyip’le takıştığı için kara listeye almış olmasın?
Paris’in ünlü Saint Lazare garında 200 metrekareye yayılmış dev bir harita... Haritanın üzerinde kimi fotoğraflar... Ve yanında açıklama:
"Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, kamuoyuna 38 basın özgürlüğü yokedicisinin (predateur) yüzlerini takdim eder"
Ülkeler iyiden kötüye beşe ayrılmış, Türkiye dördüncü kategoride... Habeşistan, Afganistan, Kongo, Sri Lanka, Kazakistan vs. ile aynı grupta...
Ve Türkiye’deki basın özgürlüğünün yok edicisi olarak da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun portresi haritanın üzerinde ayaklar altına serilmiş...
Türkiye’de basın özgürlüğü iyi durumda değil... Ama ne Afganistan ne Habeşistan düzeyinde... Üstelik basın özgürlüğünün bu düzeyiyle Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun şahsının ilgisi yok. Basın özgürlüğünü artıran veya azaltan kanunları parlamento çıkartıyor.
Sınır Tanımıyan Gazeteciler Örgütü bunları bilmiyor mu? Elbet bilir. Peki derdi nedir?
Paris’ten Şehmus Güzel arkadaşımız diyor ki:
- STG, Hükümet’in kurdurduğu, istihbarat örgütlerince kontrol edildiği çok belirgin bir örgüt... Bir silah ihalesinde Kıvrıkoğlu‘na kızmış olabilirler ya da belki bu şekilde sıkıştırarak ihale almak istiyorlar...
Bütün bu süreçte Hükümet ve sivil toplum örgütlerinin ağır kalması ve Orgeneral Kıvrıkloğlu’nun bir dernekle muhatap olması tatsız bir durum elbet. Mesut Yılmaz’ın:
- Ben konuyu Genelkurmay kadar ciddiye almıyorum. Avrupa özgürlükler ülkesi, birçok kuruluş birçok saçmalık yapar, sözleri de ayrı ciddiyetsizlik ve aymazlık örneği. Çünkü Saint Lazare’daki sergi Fransız Devlet Kuruluşu "İnstitut Geographique National" ve Devlet Demiryolları "SNCF" desteğiyle açılmış. Oyunun içinde açık devlet katkısı da var. Ne olursa olsun... Orada bir bakan, bir bürokrat, sıradan bir Türk vatandaşının portresi de çiğnense... Sonuçta bu Türkiye’nin küçük düşürülmesi değil midir? Sen bunları ciddiye almazsan seni Avrupa’da kim ciddiye alır...
Kemal Derviş "Büyüme ortamına geri döndük" demiş.
Valla bizde büyüse büyüse ancak bütçe açığı büyür...
Hürriyetim’in anketinde sorulmuş: Ev işlerini yapmak ücretli olsaydı ev kadınları ne kadar aylık alırdı..
Yani bir nevi eşinize, anne nize ne kadar ücreti layık görürdünüz?
Yanıtlar...
100 - 200 milyon (Yüzde 9.6) 201 - 400 milyon (Yüzde 29) 401 - 600 milyon TL. (Yüzde 27.1) 601 milyon TL ve üzeri (yüzde 35.4)
Ankete katılanların yüzde 65’i ev hanımlarına 600 milyonun altında maaşı uygun görmüş... En cimri patron bile daha eli açık davranırdı yahu...
Bir süredir Türkiye’de bulunan Amerikalı çok merak ettiği konuyu Türk arkadaşlarına sormuş:
- Neden birisi hapşırdı mı
"çok yaşa" diyene "send a girl" diye karşılık veriyor.
(Sendegörl = Bir kız gönder)