Dr. Kent Keith’in, "Kendi içinde çelişen emirler" adlı tablosu...
1. İnsanlar mantıksızdır, nedensiz hareket eder ve bencildir.
Yine de onları sevin.
2. Eğer iyilik yaparsanız insanlar sizi açığa vurmadığınız bencilce güdülere sahip olmakla suçlayacaktır. Siz yine de iyilik yapın.
3. Eğer başarılıysanız, sahte arkadaşlar ve gerçek düşmanlar edinirsiniz. Siz yine de başarı kazanın.
4. Bugün yaptığınız iyilik yarın unutulacaktır. Siz yine de iyilik yapın.
5. Dürüstlük ve açık sözlülük sizi zayıf duruma düşürür. Siz yine de dürüst ve açık sözlü olun.
6. Büyük fikirleri olan büyük erkekler ve kadınlar, küçük fikirleri olan küçük erkekler ve kadınlar tarafından vurulabilir. Siz yine de büyük düşünün.
7. İnsanlar başarısızları tutar ama sadece başarılıları takip eder. Siz yine de birkaç başarısız için mücadele edin.
8. İnşa etmek için yıllarınızı harcadığınız bir şey bir gecede yıkılabilir. Siz yine de inşa edin.
9. İnsanların gerçekten yardıma ihtiyacı olabilir ama onlara yardım ederseniz size saldırabilirler. Siz yine de insanlara yardım edin.
10. Dünyaya elinizdekinin en iyisini verdiğinizde suratınıza bir yumruk yersiniz. Siz yine de dünyaya elinizdekinin en iyisini verin.
*Tarihçiler kimsenin onlara sormadığı sorulara yanıt arayan kişilerdir.
Leo Tolstoy
Bertrand Russel’ın güzel bir sözü var:
- Eğer hekim olsaydım, diyor, kendini vazgeçilmez sananlara hemen bir tatil reçetesi yazardım...
Biz kendimizi asla vazgeçilmez görmüyoruz...
Zaten filozof Bertrand Russel’a görünüp reçete isteme imkânımız da yok.
Peki ne istiyorsun diye? sorarsanız... "Küçük bir tatil..."
Hem sizler biraz kafanızı dinlersiniz, hem bizler...
Tez zamanda yine buluşuruz... Sevgilerle...
SATILIK KEDİ... Eskiden "miyav", "miyav" diye miyavlarlardı, bakıyorum bir süredir "Hüsam", "Hüsam" diye miyavlıyorlar mı ne! Nankör şeyler, n’olucak. Bülent’ le karar verdik, hepsini satıcaz, satamazsak sokağa atıcaz.
Rahşan
DAVET ede ede bıktık, o, hele biraz daha düşüneyim, IMF Başkanı’na bir kez daha danışayım demekten bıkmadı. Sanmayın ki bu kadar naz benim de canımı sıkmadı.
Deniz Baykal
İKİNCİ EL milletvekili seçersen sonu tabii ki böyle olur. Ben sana, bu işi Hüsamettin’e bırakmayalım, kendi milletvekillerimizi 1. elden, yani biz kendimiz seçelim, diye kaç kez söylemiştim de dinlememiştin. Ne olduğunu şimdi gördün değil mi Bülent?
Rahşan
SATILIK YAZLIK. Yıllık izni alır almaz, maaile, hemen arabaya atladık, yazlığa geldik. Fakat o da ne! Bizim bütün akrabalar bizden önce gelmemiş mi? Hatta kapıyı kırıp içeriye postu sermemiş mi? Satılık yazlık. İçindekilerle!
İhsan İsyan
METALİK GRİ, TURBO DİZEL 2002 CHEROKEE JEEP. Direksiyonda da eli yüzü düzgün bir çocuk. Kısmet ayağımıza geldi dedik, cipine atladık. Paraya para demiyormuş, dediğine göre baba parası yiyormuş. Ahlaksızın tamirci çırağı olduğunu bilemedik, o gece hiçbir isteğine hayır diyemedik. Şu dünyada şansımız hiç yaver gitmedi, bir kerecik bile mirasyedi parası yiyemedik.
Hale & Jale
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’nden aldığım (çaldığım) jeep’i kaybettim, yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Oto faresi Fahrettin
SUBAYEVLERİ semtinde oturan herkesi subay zannedecek kadar salak bi kız be abi. Bahçeyi suluyordum, karşımda kikirdemeye başlayınca fırsatı kaçırmadım, hemen eve attım. Görmüş olduğun bu kardeşin, bankanın verdiği özel güvenlik görevlisi üniformasını general üniforması diye yutturdu, fakat iş sarpa sardı, zira kız hemen evlenelim diye tutturdu. Hediyem olsun, kaçırma derim, sonrası Allah kerim.
Ankara Subayevleri’nden Abdülkerim
Nasrettin Hoca kahvehanede, saçını, başını, gömleğinin yakasını düzeltemeyenlerin memleketi nasıl düzelttiklerini dinliyormuş. Sıra Hoca’ya da gelmiş:
- Hocam, ne dersin, Türkiye nasıl düzelir?
- Kolay, demiş, kazmayla, kürekle, grayderle, kamyonla olur bu iş... Dağları düzler, taşını toprağını çukurlara, ovalara, göllere doldurursunuz Türkiye düzelir.
Ahmet Çuhacı’nın "Nasrettinin Hocalardan Biri..." isimli kitabından...
