Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İsmail Cem’in kuracağı partiyi "sosyal demokrat" diye açıklaması kimi destekçileri kızdırdı... İsmail Cem bu eleştiriler üzerine türbancılar ve tüm kesimlere kucaklama mesajları gönderdi.
Yetmemiş.. Taha Akyol’un yazdığına göre, Yeni Oluşum kurmayları partiye "Sol", "Sosyal Demokrat" ve "Çağdaş" kavramlarını isim olarak koymama kararı almışlar.
Sosyal Demokrasi nedir? Vahşi kapitalizmin "sosyal güvenlik" tedbirleriyle insancıllaştırılmış modeli... 21’inci yüzyılda bu kavramdan korkanların çağdaş dünyada nasıl bir yeri olabilir? Gelirin topluma hakça dağıtılmasından hangi çağdaş insan rahatsızlık duyabilir?
Hoş... Zaten "Çağdaş" kavramı da sakıncalıymış.
İnsan kulaklarına inanamıyor...
Bir ülkede toplumun bir kesimi olsun "çağdaş" kavramına alerji duyuyorsa... Sosyal demokrat olma iddiasıyla yola çıkan bir siyasi hareket bu alerjiye prim ve taviz veriyorsa...
O toplumun ve o siyasetin hangi geleceği olabilir?
O siyasi hareket bırakınız çağdışı kesimlerin oyunu, çağdaş kesimlerin oyunu da kaybetmez mi?
Rotasını sağdan gelen eleştirilere göre çizen bir parti bırakınız toplumu kendini idare edebilir mi?

*Vicdan, başkalarının size söyleyeceklerini önceden size fısıldayan duygudur.
H.J. Temple

Sanatçı İlhan İrem, Bergama’da altın çıkarma savaşı veren Normandy Şirketinin 5 Haziran tarihinde Cumhuriyet’te yayımlanan ilanına dikkati çekiyor:
"Her Gün, Yılda 365 Gün Çevreciyiz...
İlhan İrem devam ediyor:
"Felsefe Hocamız Ayla Hanım’ın şöyle bir sorusu vardı... Balıkçıl balık yer. Balıkla beslenir, bilirsiniz! Balıkçıl, balığı neden sever? Yemek için. Peki bu bağlamda, ‘İnsancıl’ ne demektir?" İlanı görünce İlhan İrem’in aklına hocasının yukarıdaki sorusu gelmiş...

*Köpek sayısı kemik sayısından çok oldukça barışı sağlamak mümkün değildir.
J. R. Small

Bir şeyler olacak yarın/ duruşundan belli/ kırdaki atların/ bulutların koşusundan belli/ kazışından köstebeklerin toprağı/ karıncaların telaşından belli/ Bir şeyler olacak yarın/ belki bir tomurcuk/ belki bir ağacın düşen yaprağı/ belki de bir çocuk/ pek o kadar göremesek de uzağı/ kuşların uçuşundan belli/ Bir şeyler olacak yarın/ öbür günden önemsiz/ yarından önemli...
Bülent Ecevit

Amerika kararını verdi, Irak’ı vuracak. Peki Irak vurulmuyor muydu?
23 Mayıs 2000’de Avam Kamarası’nda İngiltere Savunma Bakanı Geoff Hoon şu bilgileri veriyordu:
- Savaş uçaklarımız 1 Ağustos 1992 ile 16 Aralık 1998 arasında Kuzey Irak’a 2.5 ton bomba bırakmıştır. 20 Aralık 1998 ile 17 Mayıs 2000 arasında aynı bölgeye ayda 5 ton olmak üzere 78 ton bomba bırakmıştır. Bu miktar, koalisyon güçlerinin bıraktığı toplam miktarın yüzde 20’sini oluşturuyor.
***
Ağustos 1999’da New York Times şunları yazıyordu:
"Amerikan savaş uçakları sistematik olarak ve kamuoyunda hiç tartışılmaksızın Irak’a saldırıyor. Geçtiğimiz 8 ay içinde Amerikalı ve İngiliz pilotlar Irak’taki 359 hedefe 1.100 füze fırlattılar. Bu, aralık ayındaki saldırıların üç katıdır."
***
Tarık Ali’nin "Fundamentalizmler Çatışması" adlı kitabından birkaç satırı nakledelim:
"1990 öncesinde kişi başına 3 bin dolar olan ulusal gelir 10 yıl içinde 500 doların altına indi. Bir zamanlar yüksek okuma yazma oranına ve gelişmiş sağlık sistemine sahip ülke Batı tarafından yerle bir edilmiştir. Okullarının yüzde 80’i ağır hasarlı hale geldi. Irak nüfusunun yüzde 60’ı temiz suyu düzenli olarak bulamıyor. FAO araştırmasına göre Irak halkının yüzde 27’si kronik beslenme mağduru. Kuzey Irak’ta çocuk ölümleri Körfez Şavaşı öncesinin iki katına çıktı."
***
10 yılı aşan bombardıman ve ambargo Saddam Hüseyin’i yerinden oynatamadı. Ancak yüz binlerce çocuk, kadın, erkeği öldürdü. Batı, Saddam’ı değil Irak Halkını cezalandırıyor.
Saddam’a karşı yeni bir operasyon en az 1 milyon Iraklı masumu daha öldürecek... Hangi pazarlık onurlu bir ülkeyi bu cinayete ortak edebilir?

*DSP’de seçim umudunu yitiren milletvekilleri birer ikişer "Yeni Oluşum" a katılıyor.
Partinin ismi şimdiden belli oldu "Yeni Doluşum" Partisi...

Akif Kökçe