ABD’nin Bloomington kentinde bir yurttaşımız ehliyetsiz araba kullanırken polise yakalanıyor. Polis memuru ceza yazıp bizimkini yolcu ederken "Bir daha ehliyetsiz yakalarsam senin parmaklarını kırarım" diyor.
Ehliyetsiz sürücünün arkadaşı Emekli Albay Mustafa Kemal Öztürk, olayı öğrenince polisin bağlı olduğu Bloomington Belediye Başkanı Gene Winstead’a bir "e-mail" çekerek durumu anlatıyor ve soruyor:
- Özgür bir ülke için hangisi tehlikelidir? Ehliyetsiz araba kullanan sürücü mü, onu parmaklarını kırmakla tehdit eden polis memuru mu?
Belediye Başkanı Winstead mektuba bir gün sonra verdiği yanıtta:
- Daha fazla bilgi verirseniz memnun olacağım, diyor. Olay nerede ve ne zaman meydana gelmiş, sürücünün adı ne? Polis memurunun yaka numarası belli mi? Peşinden ekliyor:
- Elbet hiç kimsenin sürücü belgesi olmadan araç kullanmaması gerekir. Ancak daha önemli olan polis memurunun hukuk dışı davranışıdır. Eğer kentimizde böyle bir olay meydana geldiyse emin olunuz bir daha tekrarlanmaması için elimden geleni yapacağım...
Bizde olsa neler olur? Hiçbir şey olmaz. Olmayacağı için de kimse böyle üfürükten şeyleri şikâyet konusu yapmaz. Ayrıca bizde polisin kırdığı parmak acımaz!
Siyasi parti yöneticileri mal beyanlarını bir türlü kamuoyuna açıklayamıyor. Anlaşılan cüzdanları halkın kafasını karıştıracak kadar yüklü... Derken bir istisna karşımıza çıkıyor... SHP sözcüsü emekli büyükelçi Süha Umar, kendilerinin bu konuda bir ilke imza atacaklarını açıklıyor:
- İnternet sitesi "www.shp.org.tröde bütün SHP kurucularının malvarlıklarını kamuoyuna açıklayacağız. Ayrıca isteyenler, aynı sitede, her üç ayda bir partimizin gelir ve giderlerini izleyebilecekler.
Darısı diğerlerinin başına...
Kuzu gibi olun diyorlar
Büyüyüp ortaya çıkınca
Koyun gibi gütmek için sizi
Can Yücel
Seçim yapılacaksa TBMM ağustos başında toplantıya çağrılsın... Seçim kararı alınsın. Bir komisyon kurularak seçim ve siyasi partiler yasaları değiştirilsin. Seçim ekim başında yapılsın... Böylece 25 Ekim’de Brüksel’de, 12 Aralık’ta Kopenhag’da yapılacak ve Türkiye’nin AB’ye katılma sürecini tayin edecek toplantılara Türk tarafı somut öneriler götürebilsin.
Bu görüşleri dün AKP Lideri Tayyip Erdoğan seslendirdi. Doğru görüşlerdi. Seçim için 3 Kasım çok geç bir tarih...
Sürüden ayrılan koyunu kurt kapar
Ayrılmayanı da keserler
Özdemir Asaf
Ecevit Başbakanlıktan çekilmeye zorlanacak... Hüsamettin Özkan Başbakan olacak... ANAP’a ek olarak DYP ve AKP’nin de desteğiyle Kopenhag kriterlerine uyum yasaları çıkartılacak. MHP engel olursa koalisyon bozulup MHP’nin yerine DYP alınacak...
Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli kendilerine böyle bir komplo kurulduğunu düşünüyor. Devlet Bahçeli bir gün önce "3 Kasım’da seçim" çağrısı yaparak oyunu bozmaya çalışıyor. Bülent Ecevit de pazar günü CNN’de Hüsamettin Özkan’ı suçlayan sözlerle ve dünkü çekil çağrısıyla Özkan’ı tasfiyeye çalışıyor. Ama plan ters tepiyor.
Ecevit, Özkan’ı çekilmeye davet ederken herhalde onun sadece bakanlıktan istifa edeceğini düşünüyordu. Yanına da çok çok birkaç milletvekili çekebileceğini...
Öyle 20’nin üzerinde milletvekilini alıp partiden gideceğini hiç mi hiç düşünmüyor olmalıydı.
Gerçekten de tahmin edilecek gibi değil... DSP’den "Hüsam abime vefasızlık edildi" diye bir anda istifayı basacak 20 vefasever milletvekili nasıl çıkar? Lideri bırakıp yaverinin peşinden gitmenin demokratik sol kültürde yeri olabilir mi!?
İşte o yüzden dün akşam saatlerinde Ankara kulislerinde;
- Hüsamettin Bey peşinden 20 milletvekili götürebildiğine göre demek ki bu harekete Kemal Derviş veya İsmail Cem’in veya her ikisinin katılma garantisi var, görüşü seslendiriyordu...
Bir başka ihtimal de Özkan’cıların ANAP’a katılacağı yönündeydi...
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalı’nın ilk istifa haberleriyle birlikte Hüsamettin Özkan ve arkadaşlarını överken Ecevit’i dolaylı sözlerle adeta kınaması bu ihtimale güç katıyordu.
Bugün çok şey aydınlanacak...
Bülen Ecevit "Hüsamettin Özkan örgütü üzdü" demiş.
Örgüt dediği de Rahşan Hanım...
Haldun Ertem