Kelkit Kaymakamı
Mustafa Çiçek mektubuna;
     Â
- Sadece ülkemizde görülebilecek bir konuyu bilgilerinize sunmak ve bu konuda çözüm için yardımlarınızı sağlamak istiyorum,      diyerek başlıyor... Ve anlatıyor:
      - Kelkit - Örenbel köyünde yaşayan ve eşi askerde olan 22 yaşında 9 aylık bebek sahibi genç bir bayan, kayınpederinin sanık olduğu bir davada onun aleyhine ifade vermiş. Eşi askerden izine geldiğinde onu bu yüzden evden kovmuş. Genç kadın baba evine gönderilmiş. Tabii bu arada geleneksel birtakım baskı ve şiddet hareketlerine de maruz kalmış. Kendisine, mahkemede verdiği ifadesini değiştirmezse daha başka şeyler de yapılacağı söylenmiş. Bu korkuyla genç kadın önceki ifadelerini reddederek kayınpederi lehine (gerçeğe aykırı) tanıklık yapmış. Mahkeme de yalancı tanıklık suçlamasıyla genç kadını 2 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum etmiş... Doğal olarak hiçbir hukuksal bilgisi olmayan genç kadın itiraz hakkını da kullanamamış ve kucağında 9 aylık bebeğiyle Gümüşhane Cezaevi'ne gönderilmiş...
      Kaymakam
Mustafa Çiçek bu olayı ceza kesinleştikten sonra genç kadının cezaevine götürülmesi sırasında öğrenmiş... Öğrendikten sonra kafasında oluşan düşünceleri samimiyetle paylaşıyor:
     Â
- Köy koşullarında kucağında bebeğiyle bir genç kadın çevre baskısına ne kadar dayanabilir? İfade değiştirmesi olağan değil midir? Bu baskılar gözönüne alınmadan kanunların genç kadına uygulanması olağan mıdır? Bu ceza hukuka uygun olsa da vicdana uygun mudur?..      Kaymakamla aynı doğruları paylaşıyoruz. Peki bundan sonra ne olacak?
     Â
Mustafa Çiçek devam ediyor:
     Â
- Ben Kelkit Kaymakamı olarak, tüm masraflar kendi kaynaklarımızdan karşılanmak üzere bir avukat tutup yargılamanın yenilenmesi ve bu bayanla 9 aylık bebeğinin cezaevinden kurtulması için gerekeni yapmayı düşünüyorum... Buna yasaların bana verdiği "devlet - halk ilişkilerini düzenlemek"
görevinin bilinciyle gerek duyuyorum. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum... Faks numaram: 0456 - 317 19 94...
      ***
     ÂBu konuda yardımcı olabilecekleri.. Özellikle
"kadın dernekleri"ni Sayın Kaymakam'la temas kurmaya davet ediyoruz...
Gariban memur
      Gariban memur vatandaş yazıyor:
      "
Tansu Çiller, Murat Karayalçın'la birlikte başbakanlık yaparken memura alay eder gibi yüzde 15 zam vermişti de
Mesut Yılmaz o zaman:
     Â
- Bu parayla geçinecek memurun alnını karışlarım! demişti...
      Şimdi roller değişti...
     Â
Mesut Yılmaz memura yüzde 15 zam veriyor...
     Â
Tansu Çiller memurlara yanaşıp:
     Â
- Sizlerle birlikteyim! diyor...
      Her ikisi de halkın hafızasını yitirdiğini varsayarak siyaset yapıyor...
      Her ikisinden de bu milleti Allah kurtarsın...
      (Hoş ötekiler de bunlardan farklı değil ya...)
Merak ediyoruz...
CNN Televizyonu 10 Aralık günü Türkiye'nin AB adaylığına ilişkin haber eşliğinde yukardaki haritayı yayımlamış. Ülkemizin Güneydoğusu haritada yok... Harita CNN'in internet sayfasında da yerini almış. Ancak ertesi gün tepkiler üzerine internet sayfasından kaldırılmış. Bu harita atlaslarda bulunmaz. Belli ki özel olarak çizdirilmiş. Belli ki bir yerlerde böyle bir Türkiye projesi var. Acaba nerede ve kimler hazırladı bu haritayı?.. CNN nereden buldu?..
      Merak etmemek elde değil...
      *
Bir "Milenyum" lafıdır gidiyor. Milenyum aÅŸağı, milenyum yukarı!..     Â
Bakarsınız, "Milli Güvenlik Kurulu"nun adı da "Milenyum Güvenlik Kurulu" oluvermiÅŸ!..     Â
Cihan DemirciT. Özal kimliği
      Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği - USİAD'ın yayın organı
"Bildiren" dergisinde
Şahap Kocatopçu'nun bir anısını okuyoruz... Tarih 1970'ler...
Turgut Özal o tarihlerde henüz Devlet Planlama Teşkilatı'nın başında... Türkiye Şişe Cam Fabrikaları Genel Müdürü
Şahap Kocatopçu, yeni bir fabrika kurma kararıyla DPT'ye gidiyor... Ve bakın sonra neler oluyor:
      - DPT'nin başındaki
Turgut Özal'a,
"Bizim yeni bir fabrika kurma hazırlıklarımız var, önümüzdeki yılın teşviklerini hazırlarken bu önerimizi dikkate alır mısınız?" dedim. Olumlu cevap verdiler. 2 ay sonra teşvikler çıktı.
"Bir pencere fabrikası kurulması için teşvik verilecektir" biçiminde bir ifade görünce anlayamadık. Teşviki almak için DPT'ye gittiğimizde,
"Biz o teşviki başkasına verdik" dediler. Anadolu Cam Sanayi (ACS) adında bir şirket teşvik almış. Takunyalıların kurduğu bir şirketti bu.
Nuh Kuşçuoğlu başında ve
Turgut Bey'le işbirliği halinde bu operasyonu yürütmüşler. Biz teşvik fikrini 3 ay önce kendilerine ilettiğimiz halde böyle bir uyanıklık yapmalarını hayret ve üzüntüyle karşıladım. Sayın
Demirel Başbakan idi ve benim yanımda
Turgut Bey'i aradı, oldukça ağır ifadeler kullanarak hırpaladı, ama yine de alınan kararları değiştiremedi.
      Biz bunun üzerine kıyasıya bir rekabet başlattık. ACS, Belçikalılar'la yüzde 10 oranında ortaklık ile Mersin'de kurulmuştu. Bizim yürüttüğümüz rekabete dayanamadılar ve bir süre sonra teslim bayrağını çektiler. Fabrikayı satın almak üzere görüşmelere başladık. Şirketin ana sözleşmesini aldık. Çok enteresan bir ana sözleşmedir bu: Adamlar 100 tane kurucu hisse tesis etmişler... Yıllık karın yüzde 10'unu, diğer ortaklara kar payı dağıtımı yapılmadan bu 100 hisseye vermeyi karar altına almışlar. Ve o sırada öğrendiğimize göre, bu 100 hissenin 20 tanesi
Turgut Özal'a aitmiş. Bugün de kendisinin çocukları, torunları bu kar paylarını alıyorlar. Şirket ana sözleşmesi gereği hiç kimse onların bu haklarını ellerinden alamıyor...
      ***
      Türkiye ülke ve halk olarak bugün neden haketmediği bir noktada? Çünkü
"lider" diye yukardaki kimlik ve kişilikteki adamların peşine düştü. Varılan nokta o yüzden kimseyi şaşırtmamalı...
      *
EÄŸer ne istediÄŸinizi bilmiyorsanız soluÄŸu istemediÄŸiniz yerde alırsınız.     Â
Bob GreeneYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr