Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Fazilet Partililer sanıldığı gibi laikliğin her türlüsünden değil de yalnızca Türkiye'deki uygulamasından rahatsız oldukları havasını vermek için ikide bir "Amerika'daki kadar laiklik istiyoruz!" derler.
       FP lideri Recai Kutan, ABD gezisinde bu takiyeyi, pardon tekerlemeyi sık sık tekrarladı. Peki nedir ABD'deki laiklik?.. Türkiye'de ABD'deki kadar laiklik uygulansa manzara ne olurdu?..
       Değerli düşünce adamı Prof. Türker Alkan, dün Radikal'deki köşesinde ABD'deki kadar laiklik uygulansa Türkiye'de oluşacak tabloyu ayrıntılıyordu. Okuyalım:
       - Anayasa'daki zorunlu din dersleri kaldırılacak, devlet okullarında din dersi verilmez olacak.
       - Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılacak ve yüz bin kadar kadrolu imam işten atılacak.
       - Kamuya personel alımında dini bilgi ölçen soru sorulması yasaklanacak, devlet parası dini amaçlı yatırımlar için kullanılamayacak.
       - Taksim'e cami yapma, Ayasofya'yı camiye dönüştürme lafları edilmez olacak.
       - Devlet desteğiyle açılan imam hatip okullarının ve Kuran kurslarının tümü temelli olarak kapatılacak, resmi dairelerdeki mescitler derhal kapatılacak.
       - Mememurların Ramazan ayında oruç tutuyorum diye erkenden işi bırakması mümkün olmayacak...
       ***
       Yani... ABD'deki laiklik Türkiye'de uygulansa bizim laikler daha çok memnun olur. Böyle bir uygulamaya herkesten önce Fazilet Partisi'nin tabanı ayaklanır. Recai Bey ve arkadaşları, Türkiye'deki laikliği aşındırmak için başka cingözlük düşünse iyi olacak...

     ÂÄ°stanbul dünyada en az suç iÅŸlenen metropolmüş.
     ÂÄ°stanbul'a karşı iÅŸlenen suçlar hariç tabii...

Elçinin jesti...

       İki yıl öncesine kadar Türkiye'nin Portekiz Büyükelçiliği'nde Güvenlik Ataşesi olarak görev yapan Emniyet Müdürü Yüksel Babal'ın Portekiz'in dünyaca ünlü fado sanatçısı Amalia Rodrigues'in ölümü üzerine bu ülkenin Ankara Büyükelçisine çektiği başsağlığı faksını "Müdürün jesti" başlığıyla geçenlerde bu köşede duyurmuştuk.
     ÂYüksel Babal, birkaç gün önce Portekiz BüyükelçiliÄŸinden telefonla arandı. Büyükelçi, Babal'ın jestinden çok duygulanmış, kendisiyle tanışmak istiyordu. Karşılıklı randevulaşıldı ve Yüksel Babal dün koltuÄŸunun altında armaÄŸan olarak götürdüğü Atatürk maskıyla büyükelçiliÄŸin yolunu tuttu. Bir bölümü Türkçe, bir bölümü Portekizce, yaklaşık bir saat süren son derece sıcak görüşmede her iki taraf kırk yıllık dost gibi sohbet ettiler...Büyükelçi kendisine armaÄŸan olarak verilen Atatürk maskını konuÄŸunun yanında masasının en göze batan köşesine yerleÅŸtirdi... Amalia Rodrigues'in ölümü dolayısıyla Türkiye'den aldığı tek baÅŸsaÄŸlığı mesajının sahibiyle tekrar biraraya gelmek istediÄŸini bildirdi... Tekrar randevulaşıldı. Bir polis müdürünün uygar jestiyle iki ülke arasındaki dostluk köprülerine yenisi eklendi. HoÅŸ bir olay...

       *Ülkede her şey kötüye giderken Galatasaray iyiye gidiyor.
     ÂBir gariplik var bu takımda...
      Alev Cin

BimiÅŸafe nedir?

     ÂOsman Nuri Özbay'ın oÄŸlu Yemliha OÄŸuz Özbay, geçen yıl SBF'yi bitirmiÅŸ, bir ay önce de Maliye Bakanlığı'nın açtığı müfettiÅŸ yardımcılığı sınavına girmiÅŸ... 3 bin adayın katıldığı yazılı sınavı baÅŸarıyla vermiÅŸ, sıra mülakata gelmiÅŸ. Gerisini baba Özbay'dan dinliyoruz:
     Â- Mülakat öncesinde her aday gibi benim oÄŸlum hakkında da gizli bir soruÅŸturma yapılmış. Nasıl bir insandır, annesi - babası kimdir, ne iÅŸ yaparlar, çevrelerinde nasıl tanınırlar vs. gibi... Bu soruÅŸturma sırasında benim 12 yıl önce eÅŸimden ayrıldığımı öğrenmiÅŸler. Ne alakası varsa, mülakatta oÄŸluma ilk olarak bunu sormuÅŸlar. Tabii oÄŸlanın morali fena halde bozulmuÅŸ. Ardından "istihka, nobun ve bimiÅŸafe" kavramlarının anlamını açıklayınız, diye bir soru yöneltmiÅŸler. OÄŸlum, Türkiye'de belki milyonda bir kiÅŸinin bilebileceÄŸi bu kavramların ne olduÄŸunu bilememiÅŸ haliyle... Ve son olarak, usulen konuyla ilgili bir - iki soru daha yöneltilmiÅŸ... Sonuç tahmin ettiÄŸimiz gibi oldu ve oÄŸlum mülakatta baÅŸarısız sayıldı.
       Sonuç bize bildirilir bildirilmez hemen Maliye Bakanlığı'na gittim. Teftiş Kurulu'nun Başkan Yardımcısı'yla konuştum. Kendisine, mülakatta oğluma sorulan acayip kavramları sordum; tabii ki o da bilemedi. Bu arada kendi çapımda yaptığım soruşturmadan öğrendim ki, bazı ANAP'lı kodamanların torpilli çocukları sınavı kazansınr diye oğlumla birlikte bazı adaylara böylesi moral bozucu, zor, saçma - sapan sorular yöneltilmiş. Ama ben bu işin peşini bırakmamaya kararlıyım. Nitekim dün Maliye Bakanı
Sümer Oral'a bir telgraf çektim. Bakalım Sayın Bakan lütfedip bizi dinleyecek, yapılan haksızlığı düzeltmek için biraz olsun gayret gösterecek mi?..
       Not: Sayın okurlarımız arasında "istihka, nobun ve bimişafe"nin ne anlama geldiğini bilen varsa bize bildirirse seviniriz. Merak etmemek elde değil!

     ÂRecai Kutan ABD gezisinde istediÄŸi desteÄŸi bulamamış...
     ÂOlsun, en azından desteksiz attı ya ABD'de...





Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr