İstanbul Dolmabahçe'deki Gökkafes geçen Mayıs ayında mühürlenmişti. Bazı dostlar, mühüre rağmen inşaatın devam ettiğini ve neredeyse bitmek üzere olduğunu duyurunca durumu yetkililere soralım dedik... Arkadaşımız
Aydın Arıcıoğlu, Şişli Belediyesi Hukuk Müşaviri
Ayhan Kızılöz'ü aradı. Aldığı yanıt:
     Â
- Evet, içerde çalışma olduğu duyumları bize de geldi. Hemen İmar Müdürlüğü'ne bildirdik...       Arkadaşımız bu yanıt üzerine İmardan sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı
Osman Aslan'ı aradı:
      - Gökkafes'te mühre rağmen çalışma yapıldığı iddiaları size iletilmiş. İşlem yapıldı mı acaba?..
     Â
- Yooo, ilk defa sizden duyuyorum. Haa, iki - üç gün önce bir yerde böyle birşey konuşulmuştu... Bakın şimdi ne yapalım biliyor musunuz, ben hemen bir ekip gönderip incelettireyim!..      Bir saat kadar sonra telefon çalıyor. Şişli Belediyesi Özel Kalem'den arayan sekreter hanım,
Aydın'a, Özel Kalem Müdürü'nün görüşmek istediğini söylüyor. Ama karşıdan şu ses:
     Â
- Alooo? Buyrun, ben Mustafa Sarıgül..
Beni aramışsınız.. Zaten ben de Milliyet'ten yeni geldim.
     Â- Ä°yi günler Sayın BaÅŸkan, ama ben sizi aramamıştım ki.. Yardımcınız
Osman Bey'i aramıştım. Gökkafes'te mühre rağmen çalışma yapıldığı iddiaları var da...
     Â
- Yok hayır, biz onu mühürledik. Böyle birşey varsa Teknik Başkan Yardımcımıza söyleriz, bakar...       İki üç saat sonra Başkan Yardımcısı
Osman Bey arayıp inceleme sonucunu bildiriyor:
     Â
- Herşey mühürlediğimiz günkü gibi duruyor. Sadece bazı duvar kenarlarında izolasyon çalışması olmuş. Ama çok ufak.. Bizim için önemsiz.. Bahçe tanzimi yapılmış. Bir de güzel görünsün diye ışıklandırmışlar binayı. O ışıklar da yoktu. Bir de vinç takmışlar kuleye...      Osman Bey'in durdu dediği inşaatta çalışma olduğu kendi ifadesinden belli...
      Derken bir telefon daha.. Bu defa biz aranıyoruz:
     Â
- Melih Bey ben Gökkafes'i inşa eden Süzer Holding'in danışmanı Hülya Polat.
Sizinle görüşüp bilgi vermek istiyorum.
      Anlaşılıyor ki Şişli Belediyesi Süzer Holding'e haber salmış:
     Â"Falanca gazeteci konuyu soruÅŸturuyor onunla ilgilenin..."
      Komedi bu minvalde sürüyor...
Serbest Ä°rlanda...
      Futboldaki rakibimiz İrlanda'dan geçen ay hemen tüm gazeteler
"Serbest İrlanda" diye söz edince bu sütunda Prof.
Rona Aybay'ın şu uyarısına yer vermiştik:
     Â
- Serbest İrlanda diye bir ülke yoktur. Bu ülkenin adı İrlanda Cumhuriyeti'dir.      Dün spor sayfalarını gözden geçirdik.
      Kura çekiminin ertesi günü
"Serbest Ä°rlanda"yla eÅŸleÅŸtiÄŸimizi bildiren
Milliyet, Hürriyet ve
Cumhuriyet spor sayfaları yanlıştan dönmüş;
"İrlanda Cumhuriyeti"yle maça çıkacağımızı bildiriyorlardı dün...
Sabah, Fanatik, Posta, Türkiye, Zaman, Yeni Şafak ve
Milli Gazete'nin spor sayfaları ise rakipten yine
"Serbest İrlanda" diye söz ediyordu...
      Yanlışta ısrar serbest!.. Bakalım rövanşta n'olcak?..
Åžunu bilelim ki...
      Bir deprem acısı daha yaşıyoruz... ABD veya Japonya gibi bir ülkede 5 - 10 kişinin ölümüyle atlatılabilecek bir doğa olayı bizde yine doğal afete dönüştü. Diri diri enkaza gömülen insanlar, öksüz çocuklar, çöken binalar...
      Aslında çöken binalar ve aileler değil... Çöken kapkaççı liberal düzen...
     Â
"Rantçı siyaset, rüşvetçi belediye, hırsız müteahhit" çökmüş düzenin ürünü...
      Ülke çapında ve hayatın her anında bir
"genel deprem" yaşamaktayız...
      Siyasal, toplumsal, ekonomik düzen çatırdıyor.
      Enflasyon, nüfus artışı, göç, hazine yağması, talan, vurgun yüzünden devlet tel tel dökülüyor. O yüzden yer sarsıntısı ülkemizde bir başka ülkeden çok daha ağır hasara yol açıyor.
      Ezcümle bilelim ki... Genel durum deprem manzarasından daha vahimdir.
Tank hovardalığı
      Bizi çok yakından ilgilendiren bir haberi kendi medyamızda değil Amerikan basınında buluyoruz...
Wall Street Journal Türkiye'nin 8 milyar dolarlık tank satınalmak için ihale açtığını bildiriyor.. Dün
Güngör Uras dostumuz da söz etmişti bu ilginç gelişmeden. Türkiye'nin sahip olduğu tank sayısı Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere'nin sahip olduğu toplam tank sayısından fazla. Bu dört ülkenin sahip olduğu tankların toplamı
"3 bin 681" iken Türkiye'nin
"4 bin 205" tankı var. Ülkemiz, ABD ve Rusya'dan sonra dünyada en çok tankı olan üçüncü ülke konumunda.
      Böyle bir konumdayken 8 milyar dolarlık 1000 adet tankı daha ne yapacağız?
      Bütçede yatırım yapacak para bulunmazken, deprem bölgesinde üç aydır hala çadır alamamış aileler bulunurken... Dünya ülkeleri silah harcamalarını hızla azaltırken... Bütçeye 8 milyar dolar tank borcu eklemek gerekli midir?
      Nitekim
e - mail gönderen bir genç vatandaş soruyor:
     Â
- Bu tankların parasını ödeyecek bir yurttaş olarak benim böyle dev bir harcamadan neden haberim yok?..      - Böyle bir alım neden hiçbir platformda konuşulmuyor, tartışılmıyor, halka gerekliliği izah edilmiyor?
      Her Türk yurttaşı bu soruları sorma hakkına sahiptir. Yanıtını kim verecek?
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr