İstanbul hoş bir spor ve kardeşlik gösterisine sahne oldu... Türkiye ve Yunanistan’dan 50’ye yakın genç basketbolcu, Stojkoviç, Hidayet, İbrahim Kutluay, Mirsad Türkcan gibi yıldızların hocalığında şenlikli bir basketbol kampı yaptılar. Bu arada uyuşturucuya karşı ders ve nasihatler de aldılar.
Geçen yıl İtalya’da yapılan kampın bu yıl İstanbul’da düzenlenmesine Birleşmiş Milletler Viyana Uyuşturucuyla Mücadele Ofisi Başkan Yardımcısı Büyükelçi Sumru Noyan önayak olmuştu. Konuyla ilgili haberlerde Sumru Noyan’ın adı hep ıskalandı.
Kendisine o hakkını teslim edelim...
*Hayatın trajedisi şudur; çok çabuk yaşlanır, çok geç akıllanırız.
B. Franklin
Ateşli silahlar yasasında değişiklik yapıldı... Silah taşıma izni şu mesleklere de verildi:
"... Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Rekabet Kurulu, Türk Telekomünikasyon Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Kamu İhale Kurulu, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçecekler Piyasası Düzenleme Kurulu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun başkan ve üyeleri."
Beylere 200’er de mermi veriliyormuş... Kurul toplantıları şenlikli olacak demektir...
Yeni Oluşum’un lideri İsmail Cem, az protestoyla karşılandığı Kayseri’de, Avrupacı, laik ve modern bir lider olarak şöyle konuştu:
- Dualarınızı istemeye geldim!
Politikada dualar eşliğinde en güzel dans edenler 28 Şubat’a toslayıp bir miktar güç kaybettiler. Ama hâlâ bu dalın en iyileri onlar...
Dualı siyasetin en iyileri varken, niye imitasyonlarına inansın kitleler?
*İktidara aday partilerden, A veya B partisini seçmeni hiç önemi yok. Hepsi AB Partisi.
Erkan Bilgiç
Savaşa girersek savaş sonrasında söz sahibi oluruz. Kürt devletinin kurulmasını engelleriz. ABD’ye destek olursak FMS borçlarımız silinir. Savaş sonrası bölgenin yeniden inşasında Türk müteahhitleri görev (iş) alır. Musul ve Kerkük petrolünden pay alırız...vs...vs...
Bugün Türk halkını ABD’nin Irak saldırısına ısındırmak için öne sürülen yalanlar aynen Körfez Savaşı öncesinde de gazete manşetlerinde yer almıştı. Savaştan 10 yıl sonraki manzarayı Özal’ın en yakınındaki kişilerden Şerif Egeli "The Özal" adlı kitapta (s. 450) anlatır...
- Savaştan önce Ortadoğu’ya 5 milyar dolara yakın müteahhitlik hizmetimiz vardı. Bugün müteahhitlik sıfıra düşmüş durumda.
Kamyonlarımız Irak’tan geçemediği için Ortadoğu’ya ihracatımız 2 milyar dolara düştü.
Suudi Arabistan, Kuveyt gibi zengin ülkelerin bütün parası Amerika tarafından emildiği için oradan ihale alma imkânı kalmadı.
- Zararımız ne kadardır?
- Her yıl 3 milyar dolardan hesap ederseniz 10 yıllık süreçte en az 30 milyar dolardır. Sınırın kapanmasından dolayı kamyonculukla geçinen binlerce aile işsiz kaldı. Bu durum terörün en büyük sebebi oldu. Bir de üstüne o kadar para harcadık o terörü halledebilmek için.
- Amerika zararımızı karşıladı mı?
- Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten 3 milyar dolar alındı. Ama o para hiçbir zaman Türkiye’ye gelmedi. F - 16 uçaklarının bedeli olarak Amerika’da kaldı.
***
Türkiye’nin bugün dibe vurmuş olmasının en önemli sebepleri, Körfez Savaşı ve PKK ile savaşın yol açtığı masraf ve zararlardır. Aynı suda iki kez üst üste yıkanılmaz. Peki toplumun beyni aynı yalanlarla iki kez yıkanır mı?
Eğer yıkanırsa o toplum her türlü felaketi hak ediyor demektir.
Yıllar önce.. Milliyet’in Bodrum’da yapılan yazar ve yöneticiler toplantısında herkes sırayla konuşuyor, ustalar gençlere tavsiyelerde bulunuyordu... Söz sırası kendisine geldiğinde Metin Toker dedi ki:
- Gün içinde beş dakika kafanızı iki elinizin arasına alıp düşünün çocuklar, ben ne yapıyorum diye şöyle bir düşünün...
Doğrusu basit ama çok yararlı bir tavsiyeydi...
Çoğumuz işin telaşı ve koşturması içinde ne yaptığımızı unuturuz da...