Saadet mi olsun, Mürüvvet mi? Bize kalırsa yeni partinin adı "Basiret" olsun...Çünkü partileri ikide bir basiretsizlikten kapatılıyor.Sen kalk fakirin fukaranın insan gibi yaşaması için sefaletten çıkış programları hazırlayacağına, ulusal kaynaklara dayalı milli kalkınma politikaları üzerinde çalışacağına.. Türbana takıl... Kah "šniversite rekt"rleri türbanlı kızlarımızı kapıda karşılayacak" diye zırvala... Kah "Türban yakında milli kıyafet olacak" diye demeçler patlat...Yetmedi... Mİllet Meclisi'ne türbanlı milletvekili sokmaya kalkış...Parti üstüne parti kapattır.Yenilikçi yiğit de Gelenekçi yiğitten fazla basiretli değil.O da "Minareler süngümüz" diye Ordu'ya şiirle meydan okuyayım derken gitti gümbürtüye...Ara sıra düşünmüyor değiliz.. Acaba Necmettin Erbakan ve şurekası dindar kesime mi çalışıyor... Yoksa parababalarına mı?Dindar kesime çalışsalar ciddi politikalar izleyerek bu kesimi iktidara taşımaya çalışmazlar mıydı? Bunlar ne yapıyor? İkide bir zırvalayıp üsüste parti kapattırıyor. Dine sığınmış fakir fukaraya iktidar yolunu tıkıyor.O arada kendileri dünya nimetleri içinde yüzüyor. Keyif sürüyor. Sıra geldi yeni partiye isim aramaya... Deneyim fırsatı... - Yaz günlerini havuz başında geçiren, - Etiler'in cafe'leri, club'lerini bilen, - Nişantaşı'ndan, Akmerkez'den alışveriş yapan, - Bağdat Caddesi'nde arabası ile turlayan, - Solaryumu vazgeçilmez bulan, - Parayı seven ama ihtiyacı olmayan, - šniversite ve kolej anılarına hala gülebilen, - Hayata yeni deneyimlerle başlamak isteyen 22 yaş üzeri, prezentabl bayan müşteri temsilcileri alınacaktır..." Yukardaki ilan geçen hafta bir gazetemizde yayınlandı. Firma adı belirtilmemiş sadece telefon numarası verilmişti. Aranan kişilerin hangi ürünü pazarlayacağı da belirtilmemişti! Firmamızın İstanbul Genel Müdürlüğü'nde g"revlendirilmek üzere; Göz hiçbir şeyin özünü göremez; doğru bir kürek suda eğri görünür. Montaigne Don İzzet Paşa Donizetti zamanında ünlü besteciler Franz Lizst, Rossini, Gaetano Donizetti İstanbul'a gelerek konserler vermişler. O yıllarda İstanbul'un muhtelif yerlerinde bando konserlerine tesadüf edilirmiş. šnlü masal yazarı Andersen, 1840 yılında İstanbul'a yaptığı ziyareti anlatırken şunları s"ylüyor:- Değişik noktalara yerleştirilen çeşitli bandolar belirli aralıklarla çalmaktaydılar. Genel olarak Rossini' nin Wilhelm Tell' inden çeşitli parçalar çalınmaktaydı. Bir anda bunlar kesildi... Sultan'ın en sevdiği marş (Mecidiye) duyulmaya başlandı... Donizetti Paşa'nın "lümünden sonra yerine yine bir İtalyan olan Callisto Guatelli Paşa geçmiş... Aziziye ve Osmanlı marşlarını bestelemiş. O d"nemde Saray Hareminde sadece kadınlardan oluşan bir orkestra dahi kurulmuş. Bu bilgileri Anna Masala' nın "Türkiye'ye aşk mektupları" adlı kitabından alıp meraklanırken... Tesadüfen, yukardaki marşları içeren Kalan Müzik tarafından hazırlanmış bir CD'ye rastladığımızı geçen hafta yazmıştık. Adı "Osmanlı Sarayından Avrupa Müziği" idi. Okurların ilgisi üzerine konuyu bu haftaya da taşıdık. İkinci Mahmut, Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldırıp yerine Muzıkayı Hümayun'u kurunca başına Avrupalı bir şef aramış. İtalyanlarla anlaşma sonucu ünlü besteci Gaetano Donizetti' nin kardeşi Giuseppe Donizetti, Saray'a bando şefi olarak transfer edilmiş. Napolyon ordusunda seferlere katılmış olan Donizetti' ye Saray'da Paşa ünvanı verilmiş, halk ise Don İzzet adını yakıştırmış. Donizetti Orkestrası'nın 1829 yılında Rami Kışlasında verdiği konser Sultan 2'inci Mahmud' un ayakta alkışlarıyla son bulmuş. 1831'de bandosuna Mahmudiye Marşı'nı çaldırarak ilk Osmanlı madalyasını alan Donizetti, Sultan Abdülmecid tahta çıkınca onuruna Mecidiye Marşı'nı bestelemiş. m.asik@milliyet.com.tr Fazilet şimdi resmen 2ye bölündü... 4e kadar yolu var bu işin canım!.. Cihan Demirci