Siyasetçi, bürokrat, hortumcu işbirliği ile kamu bankalarından 30 milyar dolar hortumlandı. Paraları batakçılara aktaran banka yöneticileri af yasasıyla kurtarıldı. Hortumlanan paraların geri alınması için bankaların çaba göstermediği söylenirken... Ankara büromuzdan bir arkadaşımız anlatıyor:
- Emlakbank’a ödediğim son kredi borcumdan 500 bin TL borcum kalmıştı. Emlakbank Halkbank’a devredildi. Üç ay kadar önce Halkbank’tan bir mektup aldım. Benden, 500 bin TL borcumu istiyorlardı. Bankaya gitmeye üşenince ikinci bir mektup geldi. Faiziyle birlikte borcum 600 bin lira gibi bir rakama yükselmişti. Üşendiğim için onu da ödemedim, son olarak dün yeni bir mektup daha aldım. Borcum bu kez "812 bin" liraya yükselmişti... Banka çok sıkı takipte... Acaba borcum "812 milyar lira" olsa bu hassasiyeti gösterecekler miydi? Gösterseler bankalar bu duruma gelirmiydi? Ne dersiniz?
Bir genç kız için en zor şey, bir erkeğe niyetinin ciddi olduğunu anlatabilmektir.
Dilenciler milyonerleri kıskanmazlar da kendilerinden daha başarılı olan diğer dilencileri kıskanırlar."
Çevremizde olup bitenler Bertrand Russel’ın bu sözünü hep doğrular...
Memurun gözü masa komşusundadır. Mahalle sakininin gözü komşusunun evine giren çıkanda. Ve hedefi böyle küçük tutanlar genelde yerinde sayarlar.
İş bulmak amacıyla yurtdışına giden vatandaşımıza, ordaki Türkler sormuş:
- Hemşerim, memlekette durum nasıl?
Vatandaş:
- Aahhh ah... Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim, demiş.
Ve eklemiş:
- Başbakan yatıyor, muhalefet bol keseden atıyor, memleketse ufak ufak batıyor!
Bakırköy Belediye Tiyatrosu aktörleri Atatürk’ün Samsun’a ayak basışını canlandırmışlar. Başlarında kalpaklar, üzerlerinde dönemin subay giysileri... Ve Atatürk’ü canlandıran aktörün göğsünde bir İstiklal madalyası... "Atatürk çok ileri görüşlüymüş", dedi Bağdat Caddesi’nden Nejat Bey, "İstiklal Savaşı’nı kazanacağını daha Samsun’a çıkarken görmüş"...
Bir öğrenci velisi ise çocuğunun "Atatürk Samsun’a çıktı" sözlerini garipsediğini anlatıyor notunda; "Samsun yüksek bir yerde mi?" diye sorup duruyormuş çocuk.
Şimdiye kadar başöğretmen, başmakinist, başyazar, başhemşire, başhekim gibi makamları biliyorduk. Bülent Ecevit’in sağlık sorunuyla birlikte artık "Başhasta" da hayatımıza girdi.
Başhasta’mızın çok garip bir ev yaşamı var. Eve Hüsamettin Özkan ve Başbakan Yardımcıları bir yana doktorlar da giremiyor.
Buna karşılık gazeteci girebiliyor.
Başhasta eve kabul ettiği gazetecilere sırtının tutulduğunu anlatıyor, doktorlar durumu gazetelerden okuyarak tahmin yürütüyorlardı. Başhasta nihayet dün hastanede doktorlarca muayene edilebildi ve kaburga kemiğinin kırık olduğu anlaşıldı. Bir hafta daha hastanede kalacak olan Başhasta’mızın göreve dönme ihtimali giderek azalıyor...
***
Bülent Ecevit dün Hürriyet’te yer alan demecinde yeni DSP liderinin tanınmamış bir isim olabileceğini ifade etti:
- Maalesef arkadaşlarımızdan birçoğu kendilerini yeterince tanıtamadılar. Bunlara bu fırsatı vermemiz gerekir...
Yeni DSP lideri İsmail Cem, Kemal Derviş gibi isimler yerine... her adımı aile tarafından kontrol edilebilecek bir isim olacak büyük ihtimalle... Grup Başkanvekili Aydın Tümen... Genel Sekreter Hasan Gülay şanslı adaylar arasında... Evdeki (ORAN’daki) hesap çarşıya uyar mı? O da başka mesele...
Gazetelerde Türk Tuborg’un 2002 yılı hedefleri yayımlanıyor... Tuborg’un yeni ürünü Pilsener 21-35 yas grubuna hitap edecekmiş... Yeni ürünün tanıtımı için Athena müzik topluluğuyla anlaşma yapılmış. Okurumuz diyor ki:
- Athena’nın ortalama seyirci yaşı 14 - 18... Hedef seçiminde bir yanlışlık olmasın!