Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Süha Umar' ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer' e bir mektup göndererek...Merkez Av Komisyonu'nun, Orman Bakanlığı'nın bastırması sonucu, haftada üç olan av günlerini dört güne çıkartmasından...Avrupa Birliği standartlarını aşarak, av mevsimini yaklaşık şubat sonuna kadar uzatmasından şikayet ettiğini...Bu iki kararın yaban hayatını tehlikeye sokacağına dikkat çektiğini dün bu köşede aktarmıştık.
İlk bakışta ve ister istemez... Silah üreticilerini memnun etmek için av hayvanlarını ve doğal hayatı tehlikeye atmak olarak yorumlanabilecek böylesi bir kararı Orman Bakanı Nami Çağan nasıl izah ediyor? İşte onun sözleri:
"Pekçok alanda olduğu gibi bu alanda da Avrupa Birliği normlarına uymamız gerekiyor, sözkonusu kararlar da bu çerçevede alınmıştır. Avrupa'da pekçok ülkede av günü sayısı haftada 6 gündür. Biz üç günden dört güne çıkararak üst limitin altında kaldık. Yani daha korumacı davrandık. Aynı şey av mevsimi için de geçerlidir. Birçok ülkede av mevsimi bizimkinden daha uzundur, süreyi uzatmamıza karşın, biz burada da üst limitin altındayız. Dileyen herkes bu konudaki daha ayrıntılı ve karşılaştırmalı bilgiyi Bakanlığımızdan alabilir."
Her konuda Avrupa standardını yakaladık da avcılık mı eksik kalmıştı?
Konu üzerinde durup biraz düşünelim...
Okurumuz Gülşah Gencer not düşmüş:
- Türban tartışmalarında sürekli "insanların başlarını inanç gereği örttükleri" belirtiliyor, "kamusal alanda kendilerine serbestlik sağlanması" isteniyor. Benim merak ettiğim şu... İnanç yüzünden başlarını örten insanlar yarın yine inançları gereği faizin yasaklanmasını, miras hukukun değişmesini ve benzeri İslami uygulamalar istediklerinde bunlar nasıl karşılanacak? Nasıl çözümlenecek? "Türbana izin" verilmesi sorunu çözecek mi, yoksa yeni taleplerin başlangıcı mı olacak?
İMF'ye ve Kemal Derviş'e en sık ve sert meydan okuyan kahraman, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz... Genel Başkan Devlet Bahçeli de yeri geldikçe onu destekliyor.
Ülkenin İMF'ye teslim edilmesinden rahatsızlık duyanlar ilk anda bu çıkışlardan memnunluk duyuyor. Ancak dikkatli bakınca MHP'lilerin sadece kendi siyasi çıkarları konusunda İMF'ye başkaldırdığı görünüyor. Ne tütün yasası, ne tahkim ne diğer yasalarda MHP'nin itirazı var. Dertleri kendilerine ait bakanlıklarda yandaşlarını korumak... İMF'ye muhalefet işte bu kadar...
Ceyhan'a 20 kilometre uzaklıkta, Yumurtalık ilçesi dahilinde Türkiye'nin en büyük termik santralı kuruluyor.
Nereye mi?
Denizin tam kıyısında birinci sınıf tarım arazisi üzerine...
Alman sermayesi ve Yap İşlet Devret yöntemiyle inşa edilen santral Avustralya'dan gelecek ithal kömürü işleyecek... Akdeniz kıyı şeridindeki en temiz bölgeyi ve verimli tarım alanını kirletecek.
Yeni bir Gökova cinayeti yaratacak...
Santralı kuran STEAK Konsorsiyumu çevreyi korumak için hangi önlemleri alıyor? Meçhul...
Ceyhan'da bir avuç çevreci yurttaş başından beri civar köy sakinlerini uyandırmaya çalışıyor. Ne var ki sürekli güvenlik kuvvetlerinin ve jandarmanın engeliyle karşılaşıyorlar.
Santralın çevreye vereceği zararlara karşı kamuoyu oluşması, "yöreden 5 bin kişiye iş sağlanacağı" kandırmacası ile önleniyor...
Oysa santral topu topu 250 kişi ile çalıştırılacak... Bunların 200'ü de teknik adam.
Santralı kuran Alman konsorsiyumu geçen yıl, Ceyhan ve Yumurtalık'ın Kaymakam ve Belediye Başkanlarını Almanya'da ağırlamış... Bu geziye katılan Yumurtalık Kaymakamı Sırrı Uyanık daha sonra santralı kuran İSKEN adlı firmada sorumlu bir mevkiye getirilmiş...
Adı bizde saklı olan ve gerekirse açıklanabilecek bir Profesör ÇED raporu için firmadan 20 bin dolar rüşvet teklif edildiğini ancak bunu kabul etmediğini bildiriyor. Aynı rapor bir başka profesörden alınmış.
Kaymakamlar ve belediye başkanları santraldan yana tavır almış.
Ceyhan Çevre Gönüllüleri Derneği Yalçın Özen geçenlerde bir mülki yetkiliye durumu anlattığında şu cevabı almış:
- Bunlar memleketi satmışlar biz ne yapalım kardeşim..
Bilmiyoruz daha fazla izahata gerek var mı?
Telekom’un özelleştirilmesine gerek kaldı mı beyler?.. Telekom şimdiden özelleşip MHP’nin malı olmadı mı?
Cihan Demirci