Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt, İstanbul Küçükköy Karakolu'nda ele geçirdikleri falaka sopasıyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlıyordu. Bir meslektaşımız sordu:
     Â- Falaka sopasını basına göstermeyecek misiniz efendim?
       - Hayır, göstermeyeceğiz. Çünkü bizim amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir.
     ÂPiÅŸkinsüt, bu yanıtın ardından belki de üzümü nasıl yediklerini anlatmak amacıyla kendisine gönderilen resmi bir yazıyı gazetecilere okudu... Yazı, bir yıl kadar önce Marmaris Armutalan Karakolu'nda, yine Ä°nsan Hakları Komisyonu üyelerinin ele geçirdikleri "manyeto" cihazıyla ilgiliydi ve İçiÅŸleri Bakanlığı bu konuda komisyonun ne gibi iÅŸlem yapıldığını soran sorusunu aynen şöyle yanıtlamıştı.
     Â"Armutalan Karakolu'nda ele geçen manyeto cihazıyla ilgili gerekli inceleme yapılmış ve herhangi bir soruÅŸturma açılmasına gerek görülmemiÅŸtir...."
       Küçükköy Karakolu'nda falaka bulunmasının sonucu da herhalde farklı olmayacaktır...

BoÅŸ vakitlerde...

     ÂHenry Troyat bir denemesinde Rus ÅŸair ve yazarı PuÅŸkin için:
     Â- Rus zekasını en mükemmel o temsil eder, diyor...
       Peki Türk zekasını kim temsil eder?
     ÂAziz Nesin mi, Yalçın Küçük mü, Tevfik Fikret mi, Çetin Altan mı?
       Yoksa Demirel, Ecevit, Erbakan, Çağlar, Sülün Osman gibi isimler mi?
       İşte size boş vakitlerde üzerinde düşünülecek bir konu...

Gündem sapıtması

       Diyarbakır, Siirt, Bingöl valilerinin aniden sokak ortasında gözaltına alınıp, tutuklanması ve görevlerinden alınması... derken iki gün sonra salınıp görevlerine iadesi çok kimseyi şaşırttı. Bu arada Türkiye'nin insan hakları notuna boşu boşuna olumsuz puanlar düştü. Dış baskılara maruz kalındı.
       Bir milletvekili dostumuz dün bu merakımızı dile getirince dedi ki:
     Â- Batman'daki kayıp silahlar olayını unutturmak için gündem deÄŸiÅŸtirildi. Olay bundan ibaret...
       Gerçekten öyleyse... Vah ki vah...

Bu ne perhiz?

       Bir grup gazeteci ve milletvekili, Meclis kulisinde Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunu tartışıyorlardı. Yan tarafta bir arkadaşıyla sohbet etmekte olan ANAP İstanbul milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, tartışmayı duyunca gruba yanaştı, adeta burnundan soluyordu:
     Â- Abesle iÅŸtigal ediyorsunuz arkadaÅŸlar, abesle... Abesin tartışması olur mu hiç? Lütfen imzaya açılan Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi teklifinin gerekçesine şöyle bir bakınız. "Münhasıran mevcut CumhurbaÅŸkanı..." diye baÅŸlayan bir cümle var gerekçede... Bir kiÅŸiye özgü Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi olur mu? Böyle demokrasi olur mu?
     Â
Gruptaki gazetecilerden biri, ilkeli parlamenter Karakoyunlu'ya sordu:
       - Peki efendim, siz bu kadar karşı olduğunuz teklife imza verdiniz mi?
     Â- Verdim, verdim ama utanarak! verdim.
       - Değişiklik teklifi Genel Kurul'a geldiğinde ne yapacaksınız peki?
     Â- Olumlu oy vereceÄŸim. Ama utanarak vereceÄŸim arkadaÅŸlar, utanarak!..

Ä°dare sistemi

       Amerikalı bir iş kadını olan Geraldine Laybourne şef ya da müdüründen şikayet edenlere öğüt veriyor:
     Â- Kötü bir yönetici ile çalıştığınız için kesinlikle ÅŸikayet etmeyin. Kötü bir yöneticiyle çalışırken iyi bir yöneticiye göre daha çok ÅŸey öğrenirsiniz... Neleri yapmamanız gerektiÄŸini size en iyi kötü bir ÅŸef öğretir...

Ya geleceÄŸimiz?

       Cumhurbaşkanı ne iş yapar?..
       Envai çeşit iş yapar...
       Başbakanı atar... Başbakanın teklifi üzerine bakanları atar.
       Genelkurmay Başkanını atar...
       Milli Güvenlik Kurulu'nu toplantıya çağırır. Başkanlık eder.
       YÖK üyelerini seçer.
       Üniversite rektörlerini seçer...
       Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerini, Askeri Yargıtay üyelerini, Hakimler Yüksek Kurulu üyelerini seçer...
       Bu kararlar, bu seçimler neden Cumhurbaşkanına bırakılmış...
       Devlet kurumlarını siyasetin, partizanlığın etkisinden kurtarmak için...
       Cumhurbaşkanı neden bir kereliğine seçiliyor Anayasa'ya göre?
       Yeniden seçilmek için görevi sırasında siyasi partilere taviz ve rüşvet vermesin, devlet işlerine partizanlık karışmasın diye...
       Bir kişiye ikinci kez cumhurbaşkanlığına seçilme imkanı tanınırsa ne olur?
       İkinci kez seçilebilmek için siyasi rüşvete, tavize, partizanlığa sapar. Güçlü yetkilerini siyasi partilerin (ve özellikle büyük partilerin) istemi doğrultusunda kullanarak kendi mevkiinin asaleti ve tarafsızlığını yitirir. Devleti perişan eder.
       Yüksek bürokrasi ve yargı tamamen partilerin emri altına girer.
       Bu yüzden 5 + 5 formülü (Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini değiştirmeden uygulanırsa) Anayasa'nın kurduğu sistemi dinamitler.
     ÂDemirel'in ikinci kez seçilme sürecinde bu sakıncaları birebir yaşıyoruz. Rüşvet paketleri hazırlandı. Uygulamaya sokuldu.
       Bir de Demirel sonrasını düşününüz... Ecevit - Demirel ikilisinin açtığı yol bundan sonraki seçimlerde kimbilir hangi seviyesiz ve uçsuz bucaksız pazarlıklara ve tavizlere geçit verecektir... Ülkeyi değil kendilerini düşündüklerini defalarca ispatlamış iki 70'ini aşkın politikacı geleceğe çok kötü bir miras bırakıyor. Yazık...

Saptama

     Â"Atatürk saltanatı kendi için deÄŸil bizim için kaldırdı. Demirel için özel kanun çıkararak saltanatı yeniden ihya etmek suçtur..."
     ÂHasan Erim
     Â


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr