Â
- Değerli izleyiciler, bu geceki apaçık oturumumuzun konusu Sepetçiler Kasrı'nın, adiii, şerefsiiizzz, deyyuuusss, namussuuuzzz ve de aile terbiyem daha fazlasına izin vermediği için öteki sıfatlarını sayamayacağım birisi tarafından birilerine nasıl peşkeş çekildiği... Konuklarıma gelince...      - O lafları aynen sana iade ediyorum
Abdülnadir... Kasr'ın işletmeciliğini senin arkadaşına vermedik diye şimdi böyle olduk değil mi?
     Â
- Oğlum sen sadece şerefsiz değil, aynı zamanda rezil bir müfterisin de... Otoparklardan götürdüğün paralar nerde, ha nerde?.. Yüce Türk milleti önünde bu soruma cevap ver bakalım...      - Senin Beykoz'da yaptırdığın kaçak villayı konuşalım mı?
     Â
- Ben onu ananım ak sütü gibi kazandığım helal paralarla yaptım. Eğer aksini ispat edersen villayı hemen sana veririm, tamam mı? Ama sen Söylemezler Çetesi'yle işbirliğini anlatabilir misin?       - Ben onlarla işbirliği yapmadım koçum, onlara karşı savaş açtım...
     Â
- Hah, hah, haaa... Çok komiksin, çoookkk... Sana sadece gülüyorum, tamam mı, sadece gülüyorum. Sen bir zavallısın oğlum, zavallı.. .Sen bittin artık, bittin.      - Asıl sen bittin, mahvoldun. Bak elime gene senin villanın fotoğrafı geldi. Nasıl olsa bana geçecek...
     Â
- Sana başka şey geçecek, başka şey...      - Bak şimdi (!) ayıp oldu. Böyle imalı imalı küfür etmek var mı? Erkeksen açıkla bakalım, bana ne geçecekmiş?
     Â
- Mımmm... Şey yani... Adaletin kutsal kılıcı geçecek (!)      - Bravo, lafı çok iyi buldun.
     Â
- Sen bittin artık koçum, bittin. Zaten sen taa hastane başhekimliğinden beri bir ittin... Karı - kız meselelerine girmiyorum bak, çünkü ben sorumlu yayıncılığımın gereği olarak böyle özel konulara asla girmem...      - Sıkıyorsa maçan, gir. Sonra ben de asistan - masistan meselesine girerim...
     Â
- Demek öyle? Hastir lan stüdyodan.. Pardon yani, çık lan stüdyodan.       - Yok ya? Asıl sen hastir... Pardon yani, asıl sen çık.
      Evet sayın okuyucular... Bu hayali (!) açık oturum bu minval üzre devam etti... Tarihe geçecek bu oturumu izleyenler bir yaşına daha girdi.
Ay - gız!..
      Türkçemize yeni bir deyim daha...
"Kaygısızlar" adlı TV dizisinden:
     Â
- Ne biçim kız!.. Evde oturduğu yok.. "Aygaz kamyonu"
gibi sabah akÅŸam sokak geziyor!..
Zaman ne getirdi?
      * Otoyollarımız genişledi ama ufuklarımız daraldı.
      * Daha çok harcıyoruz ama daha az sahibiz.
      * Mallarımız arttı ama keyiflerimiz azaldı.
      * Daha büyük evlerde ama daha küçük ailelerle yaşıyoruz.
      * Yaşam standardı arttı ama zamanımız daraldı.
      * Diplomamız çoğaldı ama sağduyumuz azaldı.
      * Uzmanlarımız arttı ama sorunlarımız çoğaldı.
      * İlaçlar çoğaldı ama hastalıklar arttı.
      * Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz.
      * Varlığımızı çokça artırdık ama değerlerimizi yitirdik.
      * Çok konuşuyor, az gönül veriyor, bol yalan söylüyoruz.
      * Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik.
      * Yaşamamıza yıllar ekledik ama yıllara yaşam katamadık.
      * Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine gidemiyoruz.
      (
Veysel Dinler'in "Doğu Özdeyişleri" adlı derleme kitabından)
      *
Haksızlık önünde boyun eÄŸerseniz, hakkınızla birlikte onurunuzu da yitirirsiniz.     Â
Çin AtasözüHukuk gözüyle!
      Apo dosyasının
"şartlı" beklemeye alınması konusunda düşüncelerini almak üzere, AİHM'de uzun süre Türkiye'nin savunmanlığını yapmış değerli bir hukukçuya; Prof.
Bakır Çağlar'a danışıyoruz... Mevcut tahminlere göre... AİHM kararını 2 yıla kadar verir... Apo'nun idamıyla ilgili izlenecek yol bu 2 yılın sonrasında belli olur. Ya o zamana kadar idam cezası kaldırılır. Ya da kaldırılmaz, yeniden idam gündeme gelir.
Bakır Çağlar'a soruyoruz:
     Â
- Sizce AİHM'nin nihai kararı ne zaman çıkar?       - İdam cezası infazı söz konusu olduğu için dosya öne alınır. 1,5 - 2 yıl sürer. Mahkeme heyeti gelip ifade alır. Yanısıra, ya burada ya da Strasbourg'da Türk adli mercileriyle de görüşür.
     Â
- Davanın nihai kararı ne olabilir? Türkiye'nin tazminat ödemeye mahkum edilmesi, ya da "davanın yenilenmesi"
kararı mı?..
     Â- Tazminat söz konusu deÄŸil. Yargılanmanın yenilenmesini isteyeceklerdir. Dava konusu
"adil yargılama" esasları.. AİHM, adil yargılama konusunda sorun çıktığı sonucuna varırsa davanın yenilenmesini isteyecektir. Ve sivilleştirilmiş DGM'lerde dava yeniden görülecek, sanığın haklarının bütünüyle korunduğu konusunda gerekli güvenceleri isteyecektir.
      Evet bir de bu ihtimal var. Davanın yeniden görülmesi...
Kör olma da gör...
     Â
"İnsanlar sadece kendilerinin hissetmediği acıları ve üzüntüleri teselli edebilirler..."      Şehit annelerini ve onları sakinleştirmek isteyenleri her gördüğümüzde bir filmde geçen yukardaki sözler aklımıza geliyor.
      Ateş düştüğü yeri yakar... Giden can geri gelmez.
      Şehit anneleri öfkelerinde haklıdır.
      Ne var ki bir de madalyonun öteki yüzü var...
      Çok acılara malolan bir dönemin kapanması, yeni acıların yaşanmaması için devlet uzun vadeli düşünmek zorunda... Siyaseten ölmüş bir caniyi yeniden öldürmek onu canlandırabilir diye düşünülüyor... Kaldı ki idam bazıları için kurtuluştur. Ömür boyu hapislik daha büyük cezadır.
      Şairin dediği gibi:
     Â
"Kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni"      Öfke ve acı, sakin düşünceyle birleşirse daha kısa sürede diner.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr