ABD Başkanı
Bill Clinton'ın geçen gün İstanbul'da görüştüğü sivil örgüt liderleri arasında TEMA Vakfı Başkanı
Hayrettin Karaca da bulunuyordu.
Hayrettin Bey, toplantıda söz sırası kendine gelince
"insan hakları"ndan sıkça söz eden (tabii iyi de eden) ama somutla değil soyutla vakit geçiren
Clinton'a bir küçük ders verdi... Dedi ki:
     Â
- Bugün dünyada 1.5 milyara yakın insan günde bir doların altında gelire sahip, yani açlık sınırında... Bunun anlamı, 1.5 milyar kişinin en temel insan haklarından yoksun olduğudur. Karnını doyurmak insanın en temel hakkıdır.      Hayretin Karaca'ya dün sorduk:
     Â
- Bu açlığı kim yaratıyor ve sizce çözümü nedir?       - Günümüzde dünyaya egemen olan liberal kapitalizm hem dünyamızı insafsız bir şekilde sömürüyor, hem de açlar ordusunun sayısını hızla büyütüyor. Geçen yıl Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu'nda sorduğum soruyu burada da soruyorum; İnsanları aç bırakanlar, insan hakları açısından yargılanmamalı mı?
     Â
- Siz bu düşüncelerinizi, ABD Başkanı Clinton'a da aynen böyle mi söylediniz?
     Â- Tabii ki... Aslında bunu ben söylemiyorum,
Clinton'ın yardımcısı
Al Gore da söylüyor. Bugün, diyor, dünyanın yaşanabilir bir dünya olmasının önündeki en büyük engel Amerika'dır.
Bir kitap oburu
      Değerli yazar
Vedat Türkali'nin önceki gün Bursa'da imza günü vardı. Doçent
Nalan Ölmezoğulları "Güven" adlı (2 cilt 1500 sayfa) kitabı imzalatmak için sıra beklerken arkasındaki iki delikanlının konuşmalarına tanık oldu:
     Â
- Üstadın yazma hızı herhalde benim okuma hızımdan fazla...      - Valla bence bu kitapların tamamını okuyana ödül vermeli. Tabii okudum diyeni sınavdan geçirerek...
      O sırada
Nalan Hanım'ın önünüdeki genç kitabını imza için
Vedat Türkali'ye uzatırken
"İki cildi de okudum" deyince önce
Vedat Bey şaşırdı:
     Â
- Hiç bitiren birine rastlamamıştım, dedi...
      Ve genci hafiften bir sınava tabi tuttu. Kitaptaki bazı konulardan söz açtı. Gencin verdiği yanıtlar kitapları gerçekten okuduğunu gösteriyordu. Ve durum, genç insanların okumak ve öğrenmekteki kararlılığını ortaya koyuyuordu.
ABD'den protesto...
      Cumhurbaşkanı
Demirel ve BaÅŸbakan
Bülent Ecevit mesajı alınca şaşırmış olmalılar... Mesaj,
Clinton'ın ziyareti dolayısıyla protesto gösterisi yaparken dövülen ve gözaltına alınan yurttaşlarımıza yapılan muameleyi kınıyor. Şaşırtıcı olan bu değil. Şaşırtıcı olan mesajın altındaki imzalar... En başında ABD eski Adalet Bakanı
Ramsey Clark'ın imzası var. Onu takiben
Sara Flounders ve
"Uluslararası Eylem Merkezi"nin diğer yetkililerinin imzaları...
Clinton yüzünden Türk çocuklarının dövülmesini protesto edenlerin hepsi Amerikalı... Amerikalılar Türk'ten fazla mı Türk? Hayır ama herhalde Türkiye'yi yönetenlerden daha demokrat... Daha insancıl... Daha uygar... Bakınız
(www.iacenter.org) adresinde de bulabileceÄŸiniz mesaj ne diyor:
     Â
"Dünya kamuoyu Ankara'da Başkan Bill Clinton'
ın ziyaretini protesto eden barışçıl göstericilere yapılan saldırı karşısında gerçekten şok olmuş ve büyük bir öfkeyle dolmuştur. Protestocuların sadece vatandaşlık hakları ihlal edilmekle kalmamış aynı zamanda polisin uyguladığı şiddet sonucu bir kısmı yaralanmıştır."
     Âdiye baÅŸlayan mesaj,
Clinton aleyhine gösteri yapılması için çok sebep bulunduğunu (bunlardan biri de Irak politikası) anımsatarak şöyle son buluyor:
     Â
"Türk Hükümeti niçin Bill Clinton'
ın varlığına ve temsil ettiği politikalara karşı barışçıl bir gösteri yapan kendi vatandaşlarını tutuklayarak kendini tüm dünya önünde utanç verici bir konuma sokuyor?"
      ***
     ÂAtina'da önceki akÅŸamki gösteriler Yunan hükümeti'nin izniyle yapıldı. Protesto gösterisi yapmak artık günümüzün en basit demokratik haklarından biri. Yunanlı bunu biliyor. Amerikalı da biliyor. Hiçbir Amerikalı
"Aferin Türk yöneticiler Clinton'
ı protesto eden gençlerini kıyasıya dövdürdü" diye bizi alkışlamıyor. Aksine
"Çocuklarınızı neden dövüyorsunuz, utanmıyor musunuz?" diye Ankara'dakileri azarlıyor. Utanan var mıdır? Hiç sanmıyoruz...
Bayburt'luya zulüm
      Fıkranın yarısı bilinir. Yarısı tarihin karanlığında kalmıştır! Tamamını ilk kez okuyacaksınız... Avukat
Fuat Akkoyunlu'dan dinliyoruz...
      Devlet Senfoni Orkestrası Bayburt'ta konser vermiş. Konser çıkışı Bayburtlunun birine fikrini sormuşlar:
     Â
- Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi, demiş...
      Bu fıkranın bilinen kısmı... Sonrası şöyle:
      - Neden size zulüm oldu? diye sormuşlar.
     Â
- Beethoven'in sol majör keman konçertosunu çalarken birinci keman iki yerde hata yaptı o yüzden, demiş Bayburtlu...
     Â
"Oltaya takılan balığın yeme ihtiyacı yoktur..."      Bu vecize bir Amerikalıya ait olup Türkiye ile ilgili söylenmiştir.
      Teslimiyete prim verildiğini sananların dikkatine.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr