Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Haber dünkü Sabah gazetesinde fotoğrafıyla yer aldı. Başlığı; "Aynı üniversiteye iki açılış..."
     Â
Olay mı? Efendim, 1 Ekim 1999 tarihinde Sağlık Bakanı Osman Durmuş tarafından törenle açılan Kırıkkale Üniversitesi, aynı kişinin katılımıyla önceki gün bir de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açılmış.
     Â"Ãœniversal gazeteci Fahrettin Fidan, "Eee, n'olmuÅŸ yani, ne vaa bunda?" diyor, çift dikiÅŸ açılışın olası sebeplerini tek tek basaraktan, bade süzerekten sıralıyor:
       1) Efendim, bazı üniversiteler inatçı şişe mantarı gibidir, bir defada kolay kolay tam açılmazlar, yarım veya çeyrek açılırlar. İnsanı, yani devlet büyüklerini bile uğraştırırlar. Zannımca Kırıkkale Üniversitesi böyle inatçı mantar tipi bir üniversitemizdir.
       2) Bazı devlet büyükleri, bazı açılışları bir defada tam olarak yapmazlar, parça parça yaparlar. Örneğin açılışını yapacakları üniversitenin önce filanca fakültesini, sonra falanca fakültesini açarlar. Her bir açılışta yaptıkları veciz konuşmalarla etraflarına vecize saçarlar.
       3) Artema musluk reklamından da anımsanacağı gibi, birşeyin sağlam olup olmadığını anlamak için, "Aç - kapa, aç - kapa" yapmak lazımdır. Bir defa yapılacak aç - kapa işlemi o şeyin sağlam olup olmadığı konusunda insana yeterli fikir vermez. İşbu nedenle devlet büyüklerimiz bu reklamdan etkilenerek, "Açıyorum - kapıyorum, açıyorum - kapıyorum, ben bunu hep yapıyorum" diye düşünmüş, Kırıkkale Üniversitesi'nin sağlam bir üniversite olup olmadığını bu şekilde sınamış - denemiş olabilirler.
       4) Kimbilir belki de Osman Durmuş, 1 Ekim tarihinde Kırıkkale Üniversitesi'nin "Kırık", Sayın canım Cumhurbaşkanım Süleyman Demirel de önceki gün "Kale" kısmının açılışını yapmıştır? Ne malum?..
       5) Benim asıl merakım, Kı - rık Ka - le Ü - ni -ver - si - te - si'nin tam olarak kaç defada açılacağıdır. Merakımı açılışçı büyüklerimize arzeder, bilvesile kendilerini bilgisayar ekranımın açılışına davet ederim. Saygılarımla. Tarih ve imza.

Şöyle düşününce

       Basınımız da istihbarat ve güvenlik güçlerine yardımcı oluyor! Hep birlikte Kışlalı'yı öldüren örgütü tayine çalışıyoruz... İran parmağı... İBDA C damgası... İç kaynaklı.. Dış kaynaklı... Tahminler dizi dizi... Elde delil yok. Genelde öldürme biçimine ve patlayıcının cinsine göre örgüt tayinine çalışılıyor. Bu konularla ilgisiz bir arkadaşımız diyor ki:
     Â- Bu cinayetleri iÅŸleyen örgüt aynı olsa bile aynı biçimde iÅŸleyerek kendini ele verir mi? Bomba tipine bakıp örgüt tayin edilir mi? Her örgüt her zaman aynı tip patlayıcı ve bomba mı kullanır? Bu cinayetin Mumcu cinayetinden daha amatör olduÄŸu söyleniyor. Aksine daha profesyonel. Tek kiÅŸiyle gerçekleÅŸtirdiler. Ve arkada hiç iz bırakmadılar. Bu daha ustaca. Suikastleri düzenleyenler kendilerini yeniliyor. Katilleri arayanlar yerinde sayıyor bence...

       ***
       10 milyonluk banknot Kasım'da çıkıyormuş...
       Artık "Pul koleksiyonu" gösterme devri bitti, şimdi "Pula dönmüş para koleksiyonu" gösterme zamanı beyler!..
       ***

       ***
       Mesut Bey günlerdir "Sistem çökmüştür" diyor, ama bunu Yargıtay Başsavcısı söyleyince topa tutuluyor!..
       ***


Can güvenliği...

       Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın basın toplantısında söyledikleri siyasileri pek kızdırdı. Peki neden kızdırdı?
       - Yargıtay Başkanı'nın bir İslamcı gazete ve örgüt tarafından hedef gösterildiği yalan mı?
       - TBMM'nin hukuk adamları, üniversite mensupları ve gazetecilerin ısrarla hedef gösterilmesi karşısında hiçbir tepki göstermediği açık gerçek değil mi?
       - Gümüşhane Baro Başkanı o dinci gazete tarafından hedef gösterildi ve öldürüldü. TBMM konuyla bir saniye olsun ilgilendi mi?
       - Uğur Mumcu ve diğer fail meçhul cinayetlerin aydınlatılması için bu Meclisin bir girişimi oldu mu? TBMM katillerin yakalanmasından daha uzun bir süreyi onların affına ayırmadı mı?
       Milletvekilleri neye kızıyor? Başsavcı Vural Savaş'ın kimi demokrasi dışı tavsiyelerine katılmıyoruz. Ama can güvenliği konusunda söylediklerinin neresi yanlış?
       Kaldı ki sorun kişilerin korunması da değildir...
       Önemli olan can güvenliğini tehdit eden ortamın yokedilmesidir.
       Dünkü Milliyet'te İngiliz Başbakanı Tony Blair'in trafik sıkışıklığı yüzünden metroya bindiği haberi vardı. Başbakanın yanındaki koruma polisi sayısı sadece 2...
       Türkiye'de liderler koruma ordularıyla dolaşıyor.
       Korumasız insanların açıkça hedef gösterilmesine ise duyarsızlar...
       Sonra da kızıyorlar... Neye kızıyorlar? Doğruların yüzlerine vurulmasına mı?

Tutarlı Mesut

       ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz:
       - Camiler nümayiş yeri yapıldı, diyor...
       Ne zaman mı? Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze töreni sırasında...
       Orada siyasi slogan atılmasını uygun bulmuyoruz.
       Ama şunu da unutmuyoruz...
       Cami avlusunda kimi gurupların siyasetçileri eleştiren sloganlarını "nümayiş" diye niteleyen Mesut Yılmaz Beyefendi...
       Daha dün... Her cuma namazı sonrasında 8 yıllık eğitimi protesto eden binlerce kişinin eylemine tek söz olsun kondurmamıştı.
       FP lideri Recai Kutan şanslı... TBMM'de gizli açık.. O kadar çok destekçisi var ki...


       ***
       Siyasiler Vural Savaş'a sert çıktılar.
       Aynı sert çıkışı niye irticaya göstermiyorlar.
       ***






Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr