Haber dünkü
Sabah gazetesinde fotoğrafıyla yer aldı. Başlığı;
"Aynı üniversiteye iki açılış..."
     ÂOlay mı? Efendim, 1 Ekim 1999 tarihinde SaÄŸlık Bakanı
Osman Durmuş tarafından törenle açılan Kırıkkale Üniversitesi, aynı kişinin katılımıyla önceki gün bir de Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel tarafından açılmış.
     Â
"Üniversal gazeteci Fahrettin Fidan, "Eee, n'olmuş yani, ne vaa bunda?" diyor, çift dikiş açılışın olası sebeplerini tek tek basaraktan, bade süzerekten sıralıyor:
      1) Efendim, bazı üniversiteler inatçı şişe mantarı gibidir, bir defada kolay kolay tam açılmazlar, yarım veya çeyrek açılırlar. İnsanı, yani devlet büyüklerini bile uğraştırırlar. Zannımca Kırıkkale Üniversitesi böyle inatçı mantar tipi bir üniversitemizdir.
      2) Bazı devlet büyükleri, bazı açılışları bir defada tam olarak yapmazlar, parça parça yaparlar. Örneğin açılışını yapacakları üniversitenin önce filanca fakültesini, sonra falanca fakültesini açarlar. Her bir açılışta yaptıkları veciz konuşmalarla etraflarına vecize saçarlar.
      3) Artema musluk reklamından da anımsanacağı gibi, birşeyin sağlam olup olmadığını anlamak için,
"Aç - kapa, aç - kapa" yapmak lazımdır. Bir defa yapılacak aç - kapa işlemi o şeyin sağlam olup olmadığı konusunda insana yeterli fikir vermez. İşbu nedenle devlet büyüklerimiz bu reklamdan etkilenerek,
"Açıyorum - kapıyorum, açıyorum - kapıyorum, ben bunu hep yapıyorum" diye düşünmüş, Kırıkkale Üniversitesi'nin sağlam bir üniversite olup olmadığını bu şekilde sınamış - denemiş olabilirler.
      4) Kimbilir belki de
Osman Durmuş, 1 Ekim tarihinde Kırıkkale Üniversitesi'nin
"Kırık", Sayın canım Cumhurbaşkanım
Süleyman Demirel de önceki gün
"Kale" kısmının açılışını yapmıştır? Ne malum?..
      5) Benim asıl merakım, Kı - rık Ka - le Ü - ni -ver - si - te - si'nin tam olarak kaç defada açılacağıdır. Merakımı açılışçı büyüklerimize arzeder, bilvesile kendilerini bilgisayar ekranımın açılışına davet ederim. Saygılarımla. Tarih ve imza.
Şöyle düşününce
      Basınımız da istihbarat ve güvenlik güçlerine yardımcı oluyor! Hep birlikte
Kışlalı'yı öldüren örgütü tayine çalışıyoruz... İran parmağı... İBDA C damgası... İç kaynaklı.. Dış kaynaklı... Tahminler dizi dizi... Elde delil yok. Genelde öldürme biçimine ve patlayıcının cinsine göre örgüt tayinine çalışılıyor. Bu konularla ilgisiz bir arkadaşımız diyor ki:
     Â
- Bu cinayetleri işleyen örgüt aynı olsa bile aynı biçimde işleyerek kendini ele verir mi? Bomba tipine bakıp örgüt tayin edilir mi? Her örgüt her zaman aynı tip patlayıcı ve bomba mı kullanır? Bu cinayetin Mumcu
cinayetinden daha amatör olduğu söyleniyor. Aksine daha profesyonel. Tek kişiyle gerçekleştirdiler. Ve arkada hiç iz bırakmadılar. Bu daha ustaca. Suikastleri düzenleyenler kendilerini yeniliyor. Katilleri arayanlar yerinde sayıyor bence...
      ***
      10 milyonluk banknot Kasım'da çıkıyormuş...
      Artık "Pul koleksiyonu" gösterme devri bitti, şimdi "Pula dönmüş para koleksiyonu" gösterme zamanı beyler!..
      ***
      ***
      Mesut Bey günlerdir "Sistem çökmüştür" diyor, ama bunu Yargıtay Başsavcısı söyleyince topa tutuluyor!..
      ***
Can güvenliği...
      Yargıtay Başsavcısı
Vural Savaş'ın basın toplantısında söyledikleri siyasileri pek kızdırdı. Peki neden kızdırdı?
      - Yargıtay Başkanı'nın bir İslamcı gazete ve örgüt tarafından hedef gösterildiği yalan mı?
      - TBMM'nin hukuk adamları, üniversite mensupları ve gazetecilerin ısrarla hedef gösterilmesi karşısında hiçbir tepki göstermediği açık gerçek değil mi?
      - Gümüşhane Baro Başkanı o dinci gazete tarafından hedef gösterildi ve öldürüldü. TBMM konuyla bir saniye olsun ilgilendi mi?
      -
Uğur Mumcu ve diğer fail meçhul cinayetlerin aydınlatılması için bu Meclisin bir girişimi oldu mu? TBMM katillerin yakalanmasından daha uzun bir süreyi onların affına ayırmadı mı?
      Milletvekilleri neye kızıyor? Başsavcı
Vural Savaş'ın kimi demokrasi dışı tavsiyelerine katılmıyoruz. Ama can güvenliği konusunda söylediklerinin neresi yanlış?
      Kaldı ki sorun kişilerin korunması da değildir...
      Önemli olan can güvenliğini tehdit eden ortamın yokedilmesidir.
      Dünkü Milliyet'te İngiliz Başbakanı
Tony Blair'in trafik sıkışıklığı yüzünden metroya bindiği haberi vardı. Başbakanın yanındaki koruma polisi sayısı sadece 2...
      Türkiye'de liderler koruma ordularıyla dolaşıyor.
      Korumasız insanların açıkça hedef gösterilmesine ise duyarsızlar...
      Sonra da kızıyorlar... Neye kızıyorlar? Doğruların yüzlerine vurulmasına mı?
Tutarlı Mesut
      ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz:      - Camiler nümayiş yeri yapıldı, diyor...
      Ne zaman mı?
Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze töreni sırasında...
      Orada siyasi slogan atılmasını uygun bulmuyoruz.
      Ama şunu da unutmuyoruz...
      Cami avlusunda kimi gurupların siyasetçileri eleştiren sloganlarını
"nümayiş" diye niteleyen
Mesut Yılmaz Beyefendi...
      Daha dün... Her cuma namazı sonrasında 8 yıllık eğitimi protesto eden binlerce kişinin eylemine tek söz olsun kondurmamıştı.
      FP lideri
Recai Kutan şanslı... TBMM'de gizli açık.. O kadar çok destekçisi var ki...
      ***
      Siyasiler Vural Savaş'a sert çıktılar.
      Aynı sert çıkışı niye irticaya göstermiyorlar.
      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr