(...) Genç Yahudinin yaptığı bu işten gerçekten zevk alıp almadığını düşünüyorum. Sonunda gerçekte bundan hoşlanmadığına karar veriyorum. Sadece genelevdeki bir adam gibi.. Veya hayatında ilk kez sigara içen bir çocuk gibi... Bir Alman ya da Avusturya Yahudisini, Nazilerin arkasından takındığı tavır nedeniyle suçlamak saçma olur. Tanrı bilir ki, bu adam belki de tüm ailesini kurban verdi. Hitlerin zulmüyle karşılaştırıldığında bir mahkûma atılan hiddetli bir tekme nedir ki? Yine de Güney Almanyada gördüğüm bu sahne ve diğer benzerlerinden sonra tüm "intikam" fikirlerinin çocukça bir hayal olduğunu fark ettim. "İntikam" diye bir şey yok. Çünkü intikam, güçsüzken yapmak istediğiniz bir eylem.. Güçsüzlük duygusu ortadan kalkar kalkmaz intikam arzusu da buharlaşıyor... Beş yıl önce, savaşın başında Nazi subaylarını ibikleri düşmüş, tekmelenirken görmek düşüncesi kimin hoşuna gitmezdi? Ama böyle bir şey mümkün olduğunda sadece acıklı ve tiksinti uyandıran bir manzaraya dönüşüyor. Ünlü İngiliz yazar George Orwell, 2. Dünya Savaşının hemen sonrasında Almanyada esir kampını geziyor. Kendilerine rehberlik eden Yahudi genç, fırsatını bulduğunda esir Nazileri tekmeliyor. Orwell 9 Kasım 1945 tarihli "Tribune" gazetesinde izlenimlerini anlatıyor.. "İnsan"a ışık tutuyor: Türkiye ile Arjantin arasında fark var.. Onlar Dünya Kupasında favori gösteriliyor... Haldun Ertem Arjantinden eyiyiz eyi... "Türkiye Arjantin olmaaaazOlmaz olmaz bu iş olamaaaaz"- Beyefendi nasılsınız?- Arjantinden halliceyiz...- Arjantinden iyi olmak nasıl bir duygu beyfendi?- Muazzam bir duygu... İnsana gurur veriyor. Büyük başarı...- Bu başarıyı nasıl sağladık efendim...- Efendim büyüklerimiz malum yıllardır devlet hazinesini ve bankaları yağmalıyorlar. Halka "Oynarsan büyük oyna. Migrostaki iki kutu ayçiçek yağının peşinde koşma" mesajı veriyorlar... Halkımız da elbet bu mesajı alıyor. Eskiden yağma Hasanın böreği diye bir laf vardı. Dikkat buyrun artık kimse Hasanın böreğine çöreğine rağbet etmiyor. Herkesin gözü devlet hazinesinde...- Bu yüzden mi Arjantin değiliz?- Tabii Türk polisinin hasletlerini de unutmayalım. Bizim polis Arjantin polisi değil. Böyle çapaçulluklara izin vermez. Yağma için sokağa çıkan adamı açlıktan ölmediğine pişman eder. - Yani yağmanın olmayışı sırf bu sebeplerden mi?- Elbette Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgülün ve Sabahın hizmetlerini de anmak zorundayız.- Ne gibi efendim?- Şişli ve Akmerkezde indirim günleri düzenlendi. Halk indirimde stres attı. Yağma duygularını tatmin etti. Gerçek yağmaya gerek kalmadı.- Son sözünüzü alalım efendim...- Yüce milletime sesleniyorum.. Asla yağmaya tevessül etmeyiniz. Soyarsanız büyük soyunuz. Mümkün değilse oturduğunuz yerde oturunuz... Büyüklerimizin uykularını kaçırmayınız. Tamam mı? Ülkemizde herkes aniden "Türkiye Arjantin olmaz" uzmanı kesildi. Ekonomik krizleri bir gün önceden görmeyi beceremeyen iktisatçılarımız, "IMFnin dediği olur" muskalı siyasetçilerimiz, pembe haber pompacısı medyamız koro halinde ve çok güvenli şekilde tekrarlıyor: Güvenli ülke - Neden Türkiye? diye sorulmuş.Cevap vermişler:- Çünkü yeryüzünde, memleketini batırdığı halde, el üstünde tutulan yöneticilerin bulunduğu tek ülke Türkiye!... m.asik@milliyet.com.tr Başta Devlet Başkanı Fernando de la Rua ve ekonominin başı Domingo Cavallo olmak üzere Arjantinin çöküşünde pay sahibi olan tüm yöneticiler, halkın gazabından kurtulmak için, fellik fellik kaçacak ülke arıyorlarmış. Epey araştırdıktan sonra da Türkiyeye sığınmaya karar vermişler.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024