Nasıl olmayacağını da arkadaşımız Fikret Bila ya şöyle anlatıyor. "Banka, bir uluslararası denetim kuruluşu tarafından denetlenecek, ayrıca bir başka uluslararası denetim kuruluşu da ilk denetimi yapanların işlemlerini denetleyecek..."Derviş in verdiği bu garantiye (!) burada nokta koyuyor, geliyoruz arkadaşımız Zülfikar Doğan ın Finansal Forumda yaptığı saptamalara:"Demek ki, BDDK, lisanslı ve halen faal olan denetim kuruluşlarının yapacağı denetime itimat etmiyor. Zaten yönetimlerine el konulan bankaların durumuna bakılırsa, bilançolarının ağırlıkla bu kuruluşlarca denetlenip onaylandığı (ancak bilançoların bankanın gerçek durumunu yansıtmadığı) görülür.Ancak şu ana kadar (ne hikmetse, ne güç, ne kudretse) bu uluslararası mali denetim kuruluşlarına yönelik bir lisans iptali veya soruşturma (BDDK, bunlardan birisinin lisansını iptal etme ya da soruşturma açma cesaretini gösterebilse inanın yer yerinden oynar, uluslararası prestijleri sıfıra iner de...neyse) hatırlamıyoruz.Ancak denetimin denetimini de yine bu kuruluşlar içinden seçilecek olanlar yapacağına göre netice değişmeyecek, yine bilançolarla oynanabilecek ve "topluca kandırılacağız" demektir." Yeni bir hortum furyasına
<#comment>#comment>Çıkarılmak istenen yeni banka kurtarma yasasına toplumun her kesiminden (bu arada Hükümetin içinden bile) tepkiler geliyor...Hemen herkes, devletin bu bankalara koyacağı paranın yine hortumlanacağı kuşkusunu dile getiriyor ya...Kemal Derviş, "hayır" diyor, "bu kez hortumlama olmayacak!"
Nasıl olmayacağını da arkadaşımız Fikret Bila’ ya şöyle anlatıyor. "Banka, bir uluslararası denetim kuruluşu tarafından denetlenecek, ayrıca bir başka uluslararası denetim kuruluşu da ilk denetimi yapanların işlemlerini denetleyecek..."
Derviş’ in verdiği bu garantiye (!) burada nokta koyuyor, geliyoruz arkadaşımız Zülfikar Doğan’ ın Finansal Forum’da yaptığı saptamalara:
"Demek ki, BDDK, lisanslı ve halen faal olan denetim kuruluşlarının yapacağı denetime itimat etmiyor. Zaten yönetimlerine el konulan bankaların durumuna bakılırsa, bilançolarının ağırlıkla bu kuruluşlarca denetlenip onaylandığı (ancak bilançoların bankanın gerçek durumunu yansıtmadığı) görülür.
Ancak şu ana kadar (ne hikmetse, ne güç, ne kudretse) bu uluslararası mali denetim kuruluşlarına yönelik bir lisans iptali veya soruşturma (BDDK, bunlardan birisinin lisansını iptal etme ya da soruşturma
<#comment>#comment>Trabzon’dan devlet memuru bir okurumuz yazıyor:
Trabzon’da 90’a yakın otel fuhuş amaçlı çalışmaktaydı... 50’ye yakın kafeterya, lokanta, pastane, fuhuşa aracılık etmekte... Kentte beş binin üzerinde Nataşa tabir edilen kadın iş yapmakta... Bunların kimileri elinden pasaportu alınarak boğaz tokluğuna bir seks makinası gibi çalıştırılmakta... Bu kadınlar elden ele 2000 dolar hava parasıyla satılmakta... Halk uyuşturucu ve bulaşıcı hastalıkların tehlikesi ile baş başa kalmaktaydı.
Görevden kısa süre önce alınan Emniyet Müdürü İsmail Güzeldemirci bu hazin tabloyu yüzde 70 oranında değiştirmiş, iyileştirmişti. Görevden alınması tabloyu eskiye döndürebilir... Yeni müdürün aynı titizliği göstermesini diliyoruz...
Okurumuzun notunu okurken Cumhuriyet’te Prof. Coşkun Özdemir’in yazısına kayıyor gözlerimiz... Prof. Özdemir, bir vapur seyahatinde Rizelilerin sevimlilikleri karşısında dayanamamış:
- Peki sizler şu Şevki Yılmaz’ın nesini beğenerek milletvekili seçtiniz? diye sormuş. Aldığı yanıt:
- Aman Hocam, onu seçen biz değiliz, bizim kadınlarımız. Neden derseniz... Nataşalarla ancak bu adam başa çıkabilir diye düşündüler de ondan...
-Son dört yılda toplam 315 yasa çıkarmışız. Bu yasaları tek tek inceledim, gördüğüm şu oldu; 80 yasayı AB, 68 yasayı da IMF istediği için çıkarmışız. Geriye kalanlardan 107 yasa, Uluslararası Anlaşmalar'la ilgiliymiş, yani zaten çıkarmak zorunda olduğumuz yasalarmış. Meclis'imiz bu dönem içinde sadece 57 yasayı kendi iradesiyle çıkarmış, ki bu sayının içinde patronların zorlamasıyla çıkardığımız yasalar da var. Anayasa'da yaptığımız bazı değişikliklerle yeni Medeni Yasa'yı saymazsak, milletvekilleri olarak milletin isteği ve menfaati doğrultusunda çıkardığımız yasa sayısının bir elin parmağını geçmediğini gördüm. Başbakan Ecevit, TBMM'nin kendi dönemlerinde ne kadar çok çalıştığını...Ne kadar çok sayıda yasa çıkardığını, gösterdiği performansıyla neredeyse gelmiş geçmiş bütün Meclis'lerden daha çalışkan olduğunu övünerek, gerinerek sık sık anlatıyor ya... DSP'li bir milletvekili merak etmiş, Kanunlar ve Kararlar Dairesi'ni başvurarak, son dört yılda hangi yasaların çıkarıldığının dökümünü istemiş. Sonra da bu yasaların kimin, hangi güçlerin siparişiyle çıkarıldığını tasnif etmiş. Sonuç mu? Dinliyoruz. Kış mevsiminde kar yağması kadar doğal bir şey olmadığına göre niye kara
<#comment>#comment>Başbakan Ecevit, TBMM'nin kendi dönemlerinde ne kadar çok çalıştığını...Ne kadar çok sayıda yasa çıkardığını, gösterdiği performansıyla neredeyse gelmiş geçmiş bütün Meclis'lerden daha çalışkan olduğunu övünerek, gerinerek sık sık anlatıyor ya... DSP'li bir milletvekili merak etmiş, Kanunlar ve Kararlar Dairesi'ni başvurarak, son dört yılda hangi yasaların çıkarıldığının dökümünü istemiş. Sonra da bu yasaların kimin, hangi güçlerin siparişiyle çıkarıldığını tasnif etmiş. Sonuç mu? Dinliyoruz.
-Son dört yılda toplam 315 yasa çıkarmışız. Bu yasaları tek tek inceledim, gördüğüm şu oldu; 80 yasayı AB, 68 yasayı da IMF istediği için çıkarmışız. Geriye kalanlardan 107 yasa, Uluslararası Anlaşmalar'la ilgiliymiş, yani zaten çıkarmak zorunda olduğumuz yasalarmış. Meclis'imiz bu dönem içinde sadece 57 yasayı kendi iradesiyle çıkarmış, ki bu sayının içinde patronların zorlamasıyla çıkardığımız yasalar da var. Anayasa'da yaptığımız bazı değişikliklerle yeni Medeni Yasa'yı saymazsak, milletvekilleri olarak milletin isteği ve menfaati doğrultusunda çıkardığımız yasa sayısının bir elin parmağını geçmediğini gördüm.
Kış mevsiminde kar yağması kadar doğal bir şey
Yılın kadını ve adamı pek çok platformda seçildi... Biz seçmedik... Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı sırasında karakollara giren, işkence olaylarını büyük bir yüreklilikle Meclise taşıyan Sema Pişkinsüt, aynı medeni cesareti göstererek (kaybedeceğini bile bile ama gerçekleri biraz olsun anımsatabilme adına) DSP kongresinde başkanlığa adaylığını koydu... Kongrede oğluyla birlikte saldırı ve hakarete uğradı ama bu partinin ne kadar "demokratik parti" olduğunu da herkese göstermiş oldu. Kişisel düşüncemize izin olursa... Bize göre geçen yılın kadını eski DSP milletvekili Sema Pişkinsüt... Yılın adamı ise Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerdir... Sayın Sezer Çankayada, haktan, hukuktan, halktan yana bir yalnız adam olarak oturuyor. Tütün yasasını vetosunda olduğu gibi IMFye, DGM yasasını vetosunda olduğu gibi hükümetin hortumcuları kurtarma girişimlerine, maaş zamlarını vetosunda olduğu gibi Meclisin sorumsuz kararlarına tavır alıyor.Bu tavrıyla (temelinde çoğunlukla hukuksuzluğa ve yolsuzluğa karşı olmasının yarattığı antipati bulunan) bir pervasız saldırganlığın boy hedefi oluyor. Ne var ki halk haramilere değil, Sayın Sezere inanıyor. Anketlerde en yüksek oyu hep o alıyor...
<#comment>#comment>Yılın kadını ve adamı pek çok platformda seçildi... Biz seçmedik...
Kişisel düşüncemize izin olursa... Bize göre geçen yılın kadını eski DSP milletvekili Sema Pişkinsüt... Yılın adamı ise Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’dir...
Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı sırasında karakollara giren, işkence olaylarını büyük bir yüreklilikle Meclis’e taşıyan Sema Pişkinsüt, aynı medeni cesareti göstererek (kaybedeceğini bile bile ama gerçekleri biraz olsun anımsatabilme adına) DSP kongresinde başkanlığa adaylığını koydu... Kongrede oğluyla birlikte saldırı ve hakarete uğradı ama bu partinin ne kadar "demokratik parti" olduğunu da herkese göstermiş oldu.
Yılın adamı ise bizce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer idi...
Sayın Sezer Çankaya’da, haktan, hukuktan, halktan yana bir yalnız adam olarak oturuyor. Tütün yasasını vetosunda olduğu gibi IMF’ye, DGM yasasını vetosunda olduğu gibi hükümetin hortumcuları kurtarma girişimlerine, maaş zamlarını vetosunda olduğu gibi Meclis’in sorumsuz kararlarına tavır alıyor.
Bu tavrıyla (temelinde çoğunlukla hukuksuzluğa ve yolsuzluğa karşı olmasının yarattığı antipati bulunan) bir pervasız saldırganlığın boy
Bu hattı yurtdışından sürekli olarak (üstelik cep telefonundan) arayan okurumuz Cem İnam, THYnin cep telefonu operatörlerini de ihmal etmediği (!) kanısında: - Vergilerle yüzde 50 şişmiş vaziyetteki faturalar, bir de bu gereksiz bant kaydıyla iyice kabarıyor. 663 63 63 numaranın eski bant kaydı gayet kısa ve özlüydü, neden böyle uzun bir kayıt koydular, anlamak mümkün değil. Miles & Milesın reklamı zaten uçak içinde ve diğer iletişim kanallarından yeterince yapılıyor. Ayrıca THY internet sitesinden söz etmenin ne gereği var? İnternet olanağı olan bu hattı zaten aramaz. Telefonla reklam halka fazladan masraf çıkarmaktan başka bir şey değil... Bir diğer okurumuz; Bünyamin Bilgin ise "Sadece THY mi?" diye soruyor: - Örneğin Turkcelle, bankalara ve büyük şirketlerin neredeyse tümüne telefon açtığınızda uzun süre bant dinlemek zorunda bırakılıyorsunuz. Hele bir Cine 5e telefon açın; tam 8 dakika film tanıtımı dinlemek zorunda kalıyorsunuz... Başka vasıtalarla zaten iletilen bilgilerin bir de bu yoldan iletilmesi, bir de yetmiyormuş gibi vatandaşın cebinden reklam yapılması doğrusu hoş olmuyor... Türk Hava Yollarının 663 63 63 nolu hattına bilet için başvuran vatandaşların,