Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nasıl olmayacağını da arkadaşımız Fikret Bila ya şöyle anlatıyor. "Banka, bir uluslararası denetim kuruluşu tarafından denetlenecek, ayrıca bir başka uluslararası denetim kuruluşu da ilk denetimi yapanların işlemlerini denetleyecek..."Derviş in verdiği bu garantiye (!) burada nokta koyuyor, geliyoruz arkadaşımız Zülfikar Doğan ın Finansal Forumda yaptığı saptamalara:"Demek ki, BDDK, lisanslı ve halen faal olan denetim kuruluşlarının yapacağı denetime itimat etmiyor. Zaten yönetimlerine el konulan bankaların durumuna bakılırsa, bilançolarının ağırlıkla bu kuruluşlarca denetlenip onaylandığı (ancak bilançoların bankanın gerçek durumunu yansıtmadığı) görülür.Ancak şu ana kadar (ne hikmetse, ne güç, ne kudretse) bu uluslararası mali denetim kuruluşlarına yönelik bir lisans iptali veya soruşturma (BDDK, bunlardan birisinin lisansını iptal etme ya da soruşturma açma cesaretini gösterebilse inanın yer yerinden oynar, uluslararası prestijleri sıfıra iner de...neyse) hatırlamıyoruz.Ancak denetimin denetimini de yine bu kuruluşlar içinden seçilecek olanlar yapacağına göre netice değişmeyecek, yine bilançolarla oynanabilecek ve "topluca kandırılacağız" demektir." Yeni bir hortum furyasına hazır olalım...Manzara onu gösteriyor. Çıkarılmak istenen yeni banka kurtarma yasasına toplumun her kesiminden (bu arada Hükümetin içinden bile) tepkiler geliyor...Hemen herkes, devletin bu bankalara koyacağı paranın yine hortumlanacağı kuşkusunu dile getiriyor ya...Kemal Derviş, "hayır" diyor, "bu kez hortumlama olmayacak!" "Üstün insan" kendinden verir; sıradan insanlar başkalarından alır." Konfüçyüs Üniversitede üçkağıtçı veya kalın kafalı arkadaşlar edin... Unutma, ilerde onların hizmetinde çalışacaksın. Sözcüklerinin yumuşak ve tatlı olmasına dikkat et... Bazı durumlarda onları yutmak zorunda kalabilirsin!.. Birisine 500 milyon borç verdin ve o günden sonra onu hiç görmedin... Üzülme, belki de en karlısı buydu!...İtemeyeceğin kadar büyük araba satın alma.Herkes üzerine geliyorsa, bil ki yanlış şerittesin... Hayat dersleri... Bak, yeşil, yeşil! Bakanlarından biri Devlet Bahçeli ye;-Efendim demiş, her liderler zirvesinde, sayın Ecevit size, ikide bir televizyon ekranını gösterip, bak, yeşil, yeşil, diyor, siz de, evet, yeşil, diye karşılık veriyormuşsunuz...Nedir bu olay?Bahçeli açıklamış.-Sayın Başbakan, makamındaki televizyondan sürekli Borsayı izliyor. Eğer o sırada Borsa yükseliyorsa, ekranda yeşil bir ok yer alıyor. Sayın Başbakan da ekonominin iyi olduğunu görmenin sevinciyle bana, bak, yeşil, yeşil, diyor, ben de kendisine, evet efendim, yeşil, yeşil diye yanıt veriyorum, birlikte mutlu oluyoruz. Şu aralar Ankarada en çok anlatılan öykü mü? Tepsiyle mücevher... Ülkede lüks olmayan bir mal bulmak neredeyse olanaksız. Özellikle de cep telefonları anlatılır gibi değil...Kadınların çoğu kulaklı telefonlar kullanıyorlar ve bu telefonların kordonlarını bile mücevherlerle donatmışlar. Ancak kadın ya da erkek farketmiyor, bütün Katarlıların ilginç bir huyu var; dakikalarca zır zır diye çalsa bile telefonlarını kolay kolay açmıyorlar. Cep telefonlarını, sadece kendileri biriyle görüşmek istediklerinde kullanıyorlar.Evlerdeki televizyonların hemen hepsi teknolojinin son harikası ve neredeyse hiçbiri 150 ekrandan daha küçük değil. Birgün, bir kuyumcu dükkanının önünde arkadaşlarımı bekliyordum, son derece lüks bir cip kapıya yanaştı. Sürücüsü, dükkandan koşup gelen satıcıya birşeyler söyledi. Satıcı işyerine gitti, az sonra içi mücevher dolu bir tepsiyle geri döndü. Sürücü, arabadan bile inmeden birkaç tanesini seçti, parasını ödedi, sonra da gaza bastı gitti." Meslekdaşımız, geçtiğimiz günlerde bir davet üzerine Katardaydı. Bu ülkedeyken tanık olduğu kimi ilginç olaylara gelince...Dinliyoruz. "Aralık ayında olmamıza karşın gündüz ortalama sıcaklık 25 derece civarındaydı. Bazı Katarlıları, sabah işe giderken boyunlarına kaşkol sarmış halde görünce nedenini sordum, üşümemek için (!) böyle yapıyorlarmış. Gündüz sıcaklık 20 dereceye düştüğünde de pekçok Katarlı, yine aynı sebepten beyaz giysi yerine siyah giysilerini giyiyorlarmış. LAFORİZMA... Nüfus sayımında 3 milyon 600 bin kişi hayali yazılmış!.. Bir de bu ülke insanının hayalleri kalmadı diyorlardı!.. m.asik@milliyet.com.tr