Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar yanlış partiye oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da ağaç gölgesine yaslanıp
Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
***
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecede yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşlemek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinleri yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
- Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde...
Köylüleri söyleyin nasıl, nasıl kurtaralım?
(Şükrü Erbaş’ın "İyimser ve Kederli" adlı kitabından.)

Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin.



Yeditepe Üniversitesi’nde "Türk Yunan İlişkilerinde Medyanın Etkisi" adlı bir toplantı var. Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye’den öğretim üyeleri ve öğrenciler katılıyor toplantıya. Bu toplantıya katılan gençlerden birine toplantıyı sorduk dün. Dedi ki:
- Hocalarımız Türk - Yunan ilişkileri konusunda kavgaya varan tartışmalar yapıyor. Biz bu sorunlara pek girmiyoruz. Tartışmıyoruz. Birlikte geziyoruz, tavla oynuyoruz, dans ediyoruz. Bizim aramızda hiçbir tartışma olmuyor...

İdris uzun süre hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edilmiş.
Ertesi gün mahalle kahvesinde Temel’e rastlayınca acı acı sitem etmiş:
- Uyy Temel... Seninle kırk yıllık arkadaşiz. Kırk gün hastanede yattum bir defa ziyaretime celmedun. Ayip ettun...
Temel mahcup bir şekilde mazeretini ifade etmiş:
- Hastaneden çıkacağinu pilmeydum...

Formula 1 büyük ihtimalle artık ülkemizde de yapılacak... Denizli’den Can Sinanoğlu oturmuş, Formula’ya katılacak Türk pilotlara yönelik bir uyarı ve kurallar listesi hazırlamış.. Dikkatle okuyalım:
• Türk pilotlar yarış araçlarının bagajlarında mangal bulunduramayacak. Otomobilde teyp ve amfi teşkilatı varsa söktürülecek; mini vantilatör, kafasını sallayan köpek bulunduran pilotlar yarışa alınmayacak.
• Araçların arkasında yazılı bulunan -varsa tabi ki "Canısı, Var ya, Deli Yürek, Bir Sana Doyamadım Bir de Sabah Uykusuna, Günahkâr Sokakların Tövbekâr çocuğu Muhittin, O şimdi Asker 81/3 Tertip İdris" gibi ibareler acilen kazınacak.
• Pitstop anında (tamir - bakım amaçlı, kısa süreli mola) teknik ekipten, "Usta gelmişken bi de karbüratöre bakıver" ya da "Diferansiyelden ses geliyo, alt takımlara el atıver" gibi taleplerde bulunulmayacak.
• Ülkemize gelen hiçbir yabancı pilotun arabasına yaklaşıp, "Usta kaç yapıyo bu?", "Bizim Almanya’daki kayınçoda bunun aynısından vardı", "Bunların ikinci elleri kaça gidiyo hoca" gibi sorular sorulmayacak.
• Start verildiği anda arkadan "Dıt" diye kornayla uyarı yapılmayacak. Adamların gözü kör mü? O da farkında herhalde start sinyali yandığının.
• Yarış esnasında yabancı pilotlarla çarpışmak suretiyle kaza yapan pilotlarımızın, "Trafik gelmeden yerinden kıpırdatmam arabayı" ya da "Sana sanayiden tanıdık bi ustanın kartını vereyim, git ona yaptır. Faturayı ben hallederim" gibi yaklaşımlar göstermelerine kati surette izin verilmeyecek.
• Marlboro, Camel, Winston gibi yabancı sigara reklamlarla birlikte, milli menfaatler uyarınca, Tekel 2000, Uzun Samsun, Yeni Rakı, Altınbaş gibi reklamlar alınabilecek. Ancak yarış sırasında kesinlikle sigara içilmeyecek.
Bu koşullarda memleketi temsil edecek usta şoför varsa gelsin başvursun. Yoksa:öDevam eeeyyyyttt..."

Ernest Hemingway’in bir konuşma metninin kenarında şu not görülmüş:
"Burada fikirler zayıf... Sesini yükselt!"