Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Iraklı bakanları televizyon ekranında sık sık izliyoruz... Çevrelerinde hemen hiç koruma görevlisi görülmüyor. Geçen hafta sokağa çıkan Saddam Hüseyin’in çevresinde de belirgin bir koruma fark etmedik.
Bizim bakanlar değil sokakta insan içine çıkmak... Sadece gazetecilerin katıldığı basın toplantılarında bile en az 10 koruma tarafından çevreleniyor, etten duvar içinde konuşuyorlar. Neden acaba? Türkiye’de asayiş Irak’tan daha mı bozuk? Yoksa bizimkiler "Zalim Saddam"a göre kendi halklarından daha mı çok korkuyor? Ne olursa olsun bizimkiler korumaların arasında adeta kaybolurken çok aciz ve sakil bir görüntü oluşturduklarını acaba farketmiyorlar mı?

Büyükler neden mi büyüktür? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık ayağa kalkalım!

Bush’a can almak yetmedi, doğumevine attığı bombalarla gözünü ceninlere bile dikti.

Şansal Büyüka son Maraton programında kendisine gelen telefon mesajlarını okuyor:
•  Ben 14 yaşındayım. Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak diyorlardı, bana öyle görünüyor ki bu gidişle bir gün hiç Fenerli kalmayacak.
•  Amerika’nın Irak’a yaptığından çok daha fazlasını bu Fener, taraftarına yapıyor.
•  Fenerbahçe futbolcu transfer edeceğine İlhan Cavcav ve Ersun Yanal’ı transfer etsin, Avrupa şampiyonu olur.

     Pazar geceleri Flash Televizyonu’nda keyifle izlediğimiz Flash Gündem Programı’nda Orhan Birgit isabetli bir öneride bulunuyor:
- 23 Nisan Çocuk Bayramı yaklaşırken çocuk sevgimize uygun bir girişimde bulunalım, diyor, Irak’ta kafası gözü yarılmış, tedaviye muhtaç çocukları ülkemize getirerek tedavi edelim. Sınırda çocuklar için bir sahra hastanesi kurmayı da düşünebiliriz...
İnternette Burtay Mutlu Iraklı çocukları Türkiye’ye taşıyıp aile yanlarında ya da Çocuk Esirgeme Kurumu’nda barındırmayı öneriyor.
Her iki öneri de yerindedir...

İçine biraz şey katılmış raporları pek kaale almayalım dedik.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Albayraklar ve İGDAŞ’ı kurtaran son dakika operasyonu için söylüyor yukardaki sözleri... Raporlara şey katan kim? Maliye Bakanlığı müfettişleri... Eski maliyeci CHP Trabzon milletvekili Akif Hamzaçebi diyor ki:
- Sayın Bakan vergi inceleme elemanlarının raporlarını sürekli kamuoyu önünde tartışıyor, eleştiriyor, hatta onları suçluyor. Böylece vergi elemanlarının itibarını aşındırıyor, moralini bozuyor. Böyle Maliye Bakanı hiç görülmemişti.

Colin Powell ay başında geldiği Ankara’da "Siz Irak’a girmeyin biz Kürtlerin hareketlerini kontrol altında tutarız" deyince bizimkiler bu söze güvenmiş.
Ancak gelen haberlerde Kürtlerin Amerikan güçleriyle birlikte Kerkük ve Musul’a doğru ilerledikleri bildiriliyor.
Ankara sıkıntılı...
İnsani yardım adı altında Kuzey Irak’a geçişine göz yumduğumuz Hummer jeepler ve askeri malzemeler Kürtler tarafından Musul ve Kerkük seferinde kullanılıyor. Bu da aymazlığın bir başka boyutu...
Talabani Kuvvetleri Başkomutanı Rüstem Hamit Rahim, Kerkük yolunda ABD desteğinden emin şekilde meydan okuyor:
- Burası bizim bölgemiz. Amerika, Kerkük’ü kurtarmamızı engelleyemez.
Ankara’da Powell’ın Türkiye’yi aldattığı duygusu yayılıyormuş.
Acaba ABD’nin Ankara’yı aldatması garipsenebilir mi? Herhalde hayır...
Bütün dünyaya yalan söyleyen, Irak’a demokrasi ve özgürlük götürdüğü yalanıyla tarihin en eski uygarlığını yakıp yıkan, çoluk çocuk demeden halkı katleden ABD’nin Türkiye’ye doğru söylemek gibi bir kaygısı olabilir mi?
Kendisini 1 milyar dolar karşılığında Amerikan katliamına koalisyon ortağı ve müttefik ilan eden bir iktidara karşı ciddi olma gereği bile duymazlar.
Ankara açısından işler sarpa sarıyor.
Amerika’ya körü körüne bağlı bir dış politikanın ülkeyi nerelere götürdüğünü gördükçe daha da çok sıkılacak ülkeyi yönetenler.
Önümüzde iki yol görünüyor...
Ya her alanda ABD’nin izin verdiği ölçüde soluk alıp vereceğiz.
Ya da "Aç kalırız ama özgürlük bağımsızlık ve onurumuzdan ödün vermeyiz" sloganıyla kendimizi yeni bir hayat yoluna atacağız...
Üçüncü bir yol bilenler söylesin...

Tayyip Erdoğan AKP milletvekillerine "Herkes safını belirlesin" demiş. Milletvekillerini bilemeyiz ama bizim safımız belli: AKP’ye oy verenler...
Hükümet, dini eğitim almış kişileri önemli görevlere getiriyormuş. Çevrelerinde bilim ve teknolojiden nasibini almış adam yoksa n’aapsınlar?