<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Mersin'de bir gıda firması Çin'den ithal ettiği sarmısağı 250 gramlık paketler halinde yerli sarmısak diye satıyordu. Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım vatandaştan aldığı ihbar üzerine durumu araştırdı. Firmanın Çin'den ithal ettiği sarmısağı "Taşköprü Sarmısağı" diye paketleyip sattığını kanıtladı. Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Firma yetkilisi, savcılık ifadesinde suçunu kabul etti:
- Çin'deki Sars hastalığı nedeniyle kimse bu ürünü almazdı, o yüzden Taşköprü markası koydum, dedi...
Mahkeme devam ediyor... Çin sarmısağı da piyasada satılıyor olmalı...
Mehmet Yıldırım, ithal Çin sarmısağıyla ilgili bir önemli iddiayı da şöyle dile getiriyor.
"Çin sarmısağı kullanılarak Türkiye üzerinden Avrupa'ya eroin nakli yapılıyor ihbarı aldım... Uzmanlardan aldığım bilgiye göre narkotiğin köpekleri sarmısağın keskin kokusu nedeniyle eroin kokusunu alamıyormuş. Çin'den ithal ettiğimiz sarmısağın büyük bir bölümü Türkiye üzerinden Hollanda'ya gönderiliyor. Hollanda bu kadar sarmısak tüketemeyeceğine göre bu trafiğin bir izahı olsa gerektir. Ben, yapılacak bir araştırmanın bu korkunç gerçeği ortaya çıkaracağından yüzde yüz eminim."
"DİE, kişi başına düşen yıllık gelir hesabını o ildeki toplam üretimin parasal değerine göre yapıyor. Bizim Kastamonu ormanlık bölge... Devlet, Kastamonudaki orman ürünlerini işleyerek yılda 37.5 trilyon lira gelir elde ediyor. Çok az bir bölümü Kastamonuda kalan bu paranın tümü Kastamonuya harcanmış gibi hesap ediliyor. Ayrıca Kastamonuda Karayolları, DSİ gibi kamu kuruluşlarının bölge müdürlükleri var. Bu müdürlüklerde çalışanların maaşları Kastamonuda harcanmış varsayılıyor. Devlet bütün bu paraları toplayıp nüfusa bölmüş, bizde kişi başına ortalama gelir 1.781 dolar çıkmış. Bu nedenle Kastamonu teşvik kapsamı dışında kaldı. Ayrıca göçlerle nüfusumuz azaldıkça kişi başına yıllık gelirimiz kâğıt üzerinde artıyor..." TBMMde dün görüşülmesine başlanan "Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Hakkında Kanun Tasarısı" ile kişi başına yıllık geliri 1.500 doların altında olan illere yatırım teşvikleri getiriliyor. 30dan fazla il tasarının kapsamına giriyor. Ancak aralarında Kastamonu ve Tunceli gibi kişi başına yıllık geliri 1.500 doların altında olan kimi iller kapsama girmiyor. Nedenini CHP Kastamonu milletvekili Mehmet Yıldırım anlatıyor: Medya artık üçe ayrılıyor; Yazılı basın,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
TBMM'de dün görüşülmesine başlanan "Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Hakkında Kanun Tasarısı" ile kişi başına yıllık geliri 1.500 doların altında olan illere yatırım teşvikleri getiriliyor. 30'dan fazla il tasarının kapsamına giriyor. Ancak aralarında Kastamonu ve Tunceli gibi kişi başına yıllık geliri 1.500 doların altında olan kimi iller kapsama girmiyor. Nedenini CHP Kastamonu milletvekili Mehmet Yıldırım anlatıyor:
"DİE, kişi başına düşen yıllık gelir hesabını o ildeki toplam üretimin parasal değerine göre yapıyor. Bizim Kastamonu ormanlık bölge... Devlet, Kastamonu'daki orman ürünlerini işleyerek yılda 37.5 trilyon lira gelir elde ediyor. Çok az bir bölümü Kastamonu'da kalan bu paranın tümü Kastamonu'ya harcanmış gibi hesap ediliyor. Ayrıca Kastamonu'da Karayolları, DSİ gibi kamu kuruluşlarının bölge müdürlükleri var. Bu müdürlüklerde çalışanların maaşları Kastamonu'da harcanmış varsayılıyor. Devlet bütün bu paraları toplayıp nüfusa bölmüş, bizde kişi başına ortalama gelir 1.781 dolar çıkmış. Bu nedenle Kastamonu teşvik kapsamı dışında kaldı. Ayrıca göçlerle nüfusumuz azaldıkça kişi başına yıllık gelirimiz kâğıt üzerinde artıyor..."
Medya
Kamu görevinde ve resmi protokolde türban yasak. Başbakan ve Dışişleri Bakanı Türkiyede bu kurala uyuyor. Herhangi bir itirazları duyulmuyor...Ne var ki aynı kişiler yurtdışı ziyaretlerini türbanlı eşleriyle yapmakta sakınca görmüyorlar.İçerde uydukları yasalara dışarda uymuyorlar.Avrupa ülkeleri, devet memurlarına ek olarak okullarda bile türbanı yasaklarken, Amerikada sergilenen manzara Avrupaya nasıl bir mesaj göndermeyi amaçlıyor acaba?Şeriatçı Pakistan, Müslüman Malezya, Mısır, Ürdün, Suriyenin "first leydi" leri dünya televizyonlarına "Mustafa Kemal Türkiyesi"ni örnek alarak açık başla çıkarken, "Modern Türkiye"nin İslam ve Arap geleneklerinin son temsilcisi olmaya soyunmuş olması bir kara mizah mı?Başbakan Erdoğan ve eşi dün Milliyetin birinci sayfasında Abdülhamitin torunu Osman Ertuğrul ve Zeynep Ertuğrul ile birlikte görünüyorlardı...Osmanlı Padişahı ve Halife Abdülhamitin gelini Zeynep Hanımın başı açıktı, Bayan Erdoğan türbanlı... Osmanlının son 100 yılında ve Cumhuriyette türban yoktu... Heyetimiz, Amerikada hangi dönemi ve geleneği temsil ediyor? Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Çankayada verilen resmi davetlere yanlarında eşleri olmadan
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Çankaya'da verilen resmi davetlere yanlarında eşleri olmadan katılıyorlar. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adına bir devlet başkanını karşılayacağı zaman eşini karşılama törenine götürmüyor.
Kamu görevinde ve resmi protokolde türban yasak. Başbakan ve Dışişleri Bakanı Türkiye'de bu kurala uyuyor. Herhangi bir itirazları duyulmuyor...
Ne var ki aynı kişiler yurtdışı ziyaretlerini türbanlı eşleriyle yapmakta sakınca görmüyorlar.
İçerde uydukları yasalara dışarda uymuyorlar.
Avrupa ülkeleri, devet memurlarına ek olarak okullarda bile türbanı yasaklarken, Amerika'da sergilenen manzara Avrupa'ya nasıl bir mesaj göndermeyi amaçlıyor acaba?
Sayıştay, yıllardır yapılan bu ödemenin yasal olmadığına karar verdi. Yarı zamanlı profesörün maaşı 500 milyon liraya düşürüldü.Üniversitelere gönderilen yazıyla bundan böyle tazminat ödenmemesi bildirilirken, ocak ayı tazminatının da geri alınması istendi...Bitmedi... Geçmiş ay ve yıllarda yapılmış ödemeler de geri isteniyor.Maliyenin verdiği tazminatı Sayıştay iptal ederken, devletin kendi arasındaki anlaşmazlığın bedeli hekimlere ödetiliyor... Büyük rezalet... Üniversite hastanelerinde yarı zamanlı (part time) görev yapan profesörlere 220 milyon lirası makam tazminatı, 550 milyonu da görev tazminatı olmak üzere 770 milyon lira dolayında ek ödeme yapılıyordu. Felsefe, düştüğümüz çukurdan nasıl kurtulacağımızı sormakla başlar. Yerel seçimde mükerrer oyu önlemek için Hindistandan seçim boyası ithal edilecekmiş. Batıdan doğru dürüst demokrasi ithal etsek daha ucuza mal olur... Kocaeli Tıp Fakültesinden gelen mesaj, sağlıkta Afrika koşullarına doğru sürüklendiğimizi anlatıyor:- Son 6 aydır difteri, boğmaca, tetanos, hepatit B, çocuk felci ve kızamık aşıları ya gelmiyor ya da gecikmeli olarak geliyor... Vatandaş 30 - 40 milyon liraya ithal aşı satın almaya zorlanıyor. Tarihe
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Üniversite hastanelerinde yarı zamanlı (part time) görev yapan profesörlere 220 milyon lirası makam tazminatı, 550 milyonu da görev tazminatı olmak üzere 770 milyon lira dolayında ek ödeme yapılıyordu.
Sayıştay, yıllardır yapılan bu ödemenin yasal olmadığına karar verdi. Yarı zamanlı profesörün maaşı 500 milyon liraya düşürüldü.
Üniversitelere gönderilen yazıyla bundan böyle tazminat ödenmemesi bildirilirken, ocak ayı tazminatının da geri alınması istendi...
Bitmedi... Geçmiş ay ve yıllarda yapılmış ödemeler de geri isteniyor.
Maliye'nin verdiği tazminatı Sayıştay iptal ederken, devletin kendi arasındaki anlaşmazlığın bedeli hekimlere ödetiliyor... Büyük rezalet...
Süleyman Ateş: Kuran - ı Kerimde kurban kesmenin farz olduğunu söyleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Hanefilerin bir kısmına göre kurban farzın altında bir derece olan vaciptir. Halk tarafından "farz"mış gibi algılanmasının sebebi cami imamlarının sürekli "kurban kesin" demesidir. Onlar da deri toplamayı düşündükleri için böyle telkin etmektedir. Lütfü Doğan (Eski Diyanet İşleri Başkanı): Bazı İslam alimlerinin kurban kesmenin sünnet olduğunu söylemesine karşın ben vacip olduğunu düşünüyorum. Durumu uygun olup kesmeyen günaha girer.Prof. Yaşar Nuri Öztürk: İslamda kan akıtın emri yoktur. Kurban kesmek farz değil sünnettir.Prof. Zekeriya Beyaz: Fakirlere yardım etmek daha faydalıdır. Ali Bardakoğlu (Diyanet İşleri Başkanı, Kanal 7nin sorusunu yanıtlarken): Vacip demiyorum, sünnet olduğu ağırlıktadır.Ali Bardakoğlu: (Vatanın sorusunu yanıtlarken): Kesin hüküm bulunmamaktadır. Din adamlarımızın tartışıp da üzerinde hemfikir olduğu bir konu hatırlıyor musunuz? Hafızamız yanıltmıyorsa eğer biz şahsen hatırlamıyoruz. Tek bir Kitaptan hareket edip de hemen hemen hiçbir konuda anlaşamamak, pek çok konuda ise birbirine taban tabana zıt sonuçlara varmak nasıl oluyor, bir bilen varsa