Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"DİE, kişi başına düşen yıllık gelir hesabını o ildeki toplam üretimin parasal değerine göre yapıyor. Bizim Kastamonu ormanlık bölge... Devlet, Kastamonudaki orman ürünlerini işleyerek yılda 37.5 trilyon lira gelir elde ediyor. Çok az bir bölümü Kastamonuda kalan bu paranın tümü Kastamonuya harcanmış gibi hesap ediliyor. Ayrıca Kastamonuda Karayolları, DSİ gibi kamu kuruluşlarının bölge müdürlükleri var. Bu müdürlüklerde çalışanların maaşları Kastamonuda harcanmış varsayılıyor. Devlet bütün bu paraları toplayıp nüfusa bölmüş, bizde kişi başına ortalama gelir 1.781 dolar çıkmış. Bu nedenle Kastamonu teşvik kapsamı dışında kaldı. Ayrıca göçlerle nüfusumuz azaldıkça kişi başına yıllık gelirimiz kâğıt üzerinde artıyor..." TBMMde dün görüşülmesine başlanan "Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Hakkında Kanun Tasarısı" ile kişi başına yıllık geliri 1.500 doların altında olan illere yatırım teşvikleri getiriliyor. 30dan fazla il tasarının kapsamına giriyor. Ancak aralarında Kastamonu ve Tunceli gibi kişi başına yıllık geliri 1.500 doların altında olan kimi iller kapsama girmiyor. Nedenini CHP Kastamonu milletvekili Mehmet Yıldırım anlatıyor: Medya artık üçe ayrılıyor; Yazılı basın, Görsel basın, Körsel basın... New Yorkun Dış İlişkiler Konseyi Başkanı, Tayyip Erdoğan için,"İyi bir futbolcuydu" demiş. Ayrıca iyi de şiir okurdu...***AKP, İzmirde seçmene tenis kortu, bale ve opera vaadinde bulunacakmış.Takiye sanata da sıçradı.. Akif Kökçe Haldun Ertem Son haftalarda siyaset ve yargı ilişkisi tartışma konusu oldu.. Bilir miydiniz? Yargıtay Türkiye Cumhuriyetinden önce... 7 Haziran 1920 tarihinde 4 numaralı yasayla kurulmuş. Nerede mi? Sivasta... Neden Sivasta... Ankaranın ekonomik ve siyasi baskısından uzak kalabilmesi için... Daha sonra Eskişehire taşınmış, Ankaraya ancak 1935 yılında gelmiş... Bu bilgileri dün CHP Grubunda Deniz Baykal verdi... Yargıya saygı konusunda şu olayı ekledi...- Atatürke yönelik suikastta, sanıklardan birisi hakkında beraat kararı alan hâkimin sürüleceği sanılmış ancak o bir süre sonra Yargıtaya üye seçilmiştir. Yargı ve Yargıtay Başbakan Tayyip Erdoğanı ABD gezisinde yine açık renk çizgili koyu elbiseler içinde görünce Nilgün Cerrahoğlunun Cumhuriyetteki yazısı aklımıza geldi. Demişti ki geçenlerde:"... Başbakanın bir imaj danışmanı yok mu acaba diye düşünüyorum. Genellikle Sicilyalı "babalar" böyle giyinir çünkü. Mafya filmlerini gözünüzün önüne getirin. Bu koyu renk ince çizgili takımlara babalar ve gangsterler itibar eder. Siz hiç Blair ya da Chiracı böyle bir takım elbise içinde gördünüz mü? Birisi bunu mutlaka ona söylemeli..." Bizim Sicilyalı!.. Heyetimizi anavatana (ABDye) götürecek uçak pistten teker keser kesmez bir koşuda Başbakanımın yanına gittim. "Sayın Başbakanım" dedim, "gerçi yolu biraz uzatmış oluruz ama arzu ederseniz Arabistan üzerinden gidelim, bilvesile Kutsal Toprakları da görmüş olursunuz." Gerek yokmuş, 8 - 9 saat sonra Kutsal Toprakları zaten görecekmiş.• Heyette Adnan Şenses yok. Sayın Başbakanımın yağcı sıkıntısı çekmemesi için bu işi ben üstlendim. Müzik organizatörü Ahmet Ertegünün evinde verdiği yemekte Ertegüne, Başbakanımın duyacağı bir sesle, "Ahmet" dedim, "Başbakanımın harika bir sesi var. Su içinde 8 - 9 oktav eder. Kendisine bir plak yap, çuvalla dolarları kap." Korumalar kaptıkları gibi beni dışarı attılar. Malikâneden otele doğru yürüyorum, ağzımda Başbakanımın şarkısı; Beraber yürüdük biz bu yollarrr daaa... • Oval Ofisteyiz, Başkan Bush, heyetimize ne içersiniz? diye sordu. Hemen atladım, "Sayın Başbakanımla ben Cola Turkadan başka bir şey içmeyiz" dedim. Cola Turkaları yokmuş. Aaa, o da ne! Sayın Başbakanım şak diye cebinden üç tane Cola Turka çıkarmasın mı! Eee, pes valla yani Sayın Başbakanım. Tedbirli bir insan olduğunuzu bilirdim de... Hakkaten pes yani!• Resmi görüşmelere geçilmeden önce karşılıklı hal hatır soruldu. Başbakanım, Başkan Busha, "Yenge nasıl, çoluk çocuk iyiler mi?" diye sordu. Cüneyd Zapsu tercümede çuvallayınca devreye ben girdim; İyilermiş, ellerimizden öperlermiş! Başkan Buş da Sergeni sordu, iyidir, maçı olduğu için gelemedi, ama selamları var, dedim.• Yaklaşık 45 dakika süren görüşmede her konuda tam bir mutabakat sağlandı. Buş iki istediyse dört verdik. Leb demeden leblebiyi verdik. Verecek başka bir şey kalmayınca görüşmelere son verdik. Adam bonkörlüğümüze o kadar şaşırdı ki Kıbrısı istemeyi unuttu... Kapıdan çıkarken cebime yeşil yeşil bir şeyler koydu, çorba parasıymış! Beni mahcup ettiniz, ne gereği vardı dedim, teşekkür ettim, ellerinden öptüm.Fahrettin Fidan, Beyaz Saray Night Club, Maltepe, Ankara. m.asik@milliyet.com.tr Amerika notları...