Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu iki hafta önce gazetelerin Ankara temsilcileriyle yaptığı toplantıda gelecekle ilgili çok önemli bir noktaya değiniyor, diyor ki:

“Yeni cumhurbaşkanı sembolik biri olacak. Görevi aldıktan 1 veya 1.5 yıl sonra güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülecek. O da bunu bilerek cumhurbaşkanı olacak.”

Bu sözler üzerine akla gelen soruları sıralayalım:

- İddialı bir siyasetçi ‘sembolik aday’, bir başka deyimle ‘emanetçi aday’ olmayı kabul eder mi?

- Güçlü siyasi tezleri, programı, projeleri olmayan sembolik adayın Tayyip Erdoğan’ın karşısında kazanma şansı olabilir mi?

Haberin Devamı

- Karşı tarafın onlarca vaadi ve projesine karşı “Ben sizi parlamenter sisteme döndüreceğim” vaadi tek başına etkili olabilir mi?

- Zayıf sembolik aday cumhurbaşkanı seçildi diyelim, 1.5 yıl boyunca ağır sorunların altından nasıl kalkacak?

- Millet ittifakı Meclis’te Anayasa’yı değiştirecek üçte iki çoğunluğu sağlayabilecek mi?

- Anayasa’yı değiştirecek çoğunluk sağlanamazsa sembolik aday ülkeyi beş yıl nasıl idare edecek?

- 1.5 yıl sonra Anayasa’yı değiştirmek için seçime gidildiğinde bu seçimi AKP’nin kazanmayacağını kim garanti edebilir?

- Sembolik aday koltuktan kalkmazsa ne olacak?

Emanetçi formülünün bu sonuçları hiç düşünüldü mü?

DRAKULA

Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı 7 köyde fındık tarlaları yakılıyor. Drakula ile mücadelede başka çare kalmadı çünkü.

Drakula, Türkçe adıyla “uzun antenli teke böceği” eşi görülmemiş bir bela. Ziraatçıların ifadesiyle: İnsanlık için koronavirüs neyse, tarımda Drakula aynı şey. Fındık ağaçlarının köküne giriyor, larvalarını bırakıyor ve ağacı kurutuyor. Üç yıl önce fark edilmiş. Üç yıl önce 385 dönüm arazide etkisi görülürken, bu gün 2400 dönümlük bir alanı kurutmuş.

Zirai ilaç Drakula tahribatını durduramıyor. O yüzden tarlaların yakılmasına başlanmış.

Fındık ağaçları iş makinesiyle kökünden sökülüyor, aynı tarlada yakılıyor.

Eğer böceğin kökü kurutulamazsa bütün Karadeniz’in fındığını kurutacağı söyleniyor.

Üreticilerin bir bölümü tepkili.

Salgın üç yıl önce baş gösterdiğinde yeterli tedbir alınmadığını, bu yüzden tahribatın önüne geçilmez bir hal aldığını söylüyorlar.

Haberin Devamı

Ağaçları yakılan tarlaya dört yıl bir şey ekilmeyecekmiş.

Tarla sahibine muhtemelen üreteceği kilo başına 15 lira tazminat verilecek. Peki, tazminata esas olacak rekolte neye göre saptanacak?

Üretici dört yıl sonra ne ekecek? Bunlar belirsiz. Üstelik iş makinelerinin bilinçsiz biçimde çalıştığını, tarlaları tahrip ettiğini söylüyor üreticiler.

Karadeniz’de çok ciddi bir tehlike var.

ŞEREF

Olimpiyat ve dünya şampiyonalarında madalya alan sporculara 40 yaşından sonra bağlanan “şeref aylığı” asgari ücretin yüzde 140’ı düzeyindeydi. Geçen yıl aylık 900 liraya indirildi. Bunun üzerine 60 kadar sporcu mahkeme yoluna gitti. Tüm sporcuların başvurusu reddedilirken, Muttalip Yerlikaya’nın itirazı haklı görüldü. Kesintilerin faiziyle geri ödenmesine karar verildi.

Nuri Zengin adlı sporcunun başarıları Muttalip Yerlikaya’ya göre daha fazlaydı. Buna rağmen itirazı reddedildi. Muttalip’in itirazını kabul eden ile Nuri Zengin’i reddeden mahkeme aynı yargıçlardan oluşuyordu.

Haberin Devamı

Gençlik yılları spor çalışmasıyla geçen şampiyonların emekli aylığının kesilmesi ayıp oldu. Yapılan ayrımcılık ayrı bir ayıptı.

Unutmadan ekleyelim... Muttalip, son günlerde adı sıkça geçen eski milli güreşçi Hamza Yerlikaya’nın kardeşidir.

ANIT

27 Aralık günü Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 101’inci yıl dönümüydü.

Merhum Bekir Coşkun arkadaşımız Melih Gökçek’in Genelkurmay kavşağına diktiği kol saatinin yerine Atatürk’ün Ankara’ya gelişini anlatan bir anıt yapılmasını istemişti.

Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Bekir Coşkun’un bu isteğini yerine getirdi. O saatin yerine “27 Aralık 1919 Kızılca Gün Anıtı” kondu.

Kızılca Gün ne demek? Oğuz töresine göre, bir devletin yıkılıp, yeni bir devletin kurulduğu ve yeni liderin seçildiği gün anlamına geliyor.

Anıtta kimler var? Atatürk başta olmak üzere dönemin Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi, Ankara Vali Vekili Yahya Galip, Hoca Mustafa Efendi ve ilk kadın muhtar Satı Kadın ile Ankara’nın yiğit Seymenleri, vb...

Ankara, Cumhuriyet devrimini anıtlaştıran bir eser kazandı. Kol saati heykeli ise hurdacılara satılacak.

MAĞDUR

Ali Babacan’ın, ablasının türban mağduriyetini anlatırken gözyaşı dökmesi konuşulurken... Tarihçi M. Burak Çetintaş not yazmış:

“Bir yıl evvel Ahmet Davutoğlu da ‘Kızımı Boğaziçi’nde başörtülü okutmadılar’ demişti. Halbuki kızı o zaman Ülkerlerin oğluyla evliydi ve benim derslerine girdiğim sınıfa başında örtüsüyle kimse gık demeden giriyordu. Dillendirilen ve paylaşılan yerlere bu durumu hemen yazdım, ancak bu defa Davutoğlu’ndan gık çıkmadı...”

Türban bereketli bir konu. O yüzden her daim gündemde. “CHP iktidar olursa türbanı yasaklayacak” sloganı hâlâ iş yapıyor. Üniversite ve kamuda türbanın önünü açan kişi Kemal Kılıçdaroğlu da olsa CHP hâlâ türban karşıtlığının sembolü.

Bu neden mi böyle?

Çünkü siyasetin gündeminde yeni bir vaat, heyecan verici bir proje yok. Konuşulması istenmeyen konular var. Türban hepsini örtüyor. O yüzden gündemden çıkmıyor.

HALİÇ

Genç yazar arkadaş İstanbul’la ilgili yazısında şöyle diyor:

- Boynuz şeklinde olduğu için yabancılar Haliç’e Altın Boynuz adını vermiştir.

Konuyu yanlış bilen sadece bu arkadaş değil.

Koskoca belediye başkanı da (Kadir Topbaş) boynuza benziyor diye Haliç’teki metro köprüsünün ayaklarını boynuza benzetmeye çalışmıştı.

Haliç boynuza benzemez. Haliç’e Altın Boynuz adı verilmesi Kağıthane ve Alibeyköy derelerinin Haliç’in boynuzlarına benzetilmesi ve gün doğumu ve batımında durgun suyunun altın tabakaya benzemesidir. Bizans’taki adı da Altın Boynuz (Hriso Keras) idi...