64. hükümetin eli kulağında.. Kabine bugün, bilemedin yarın açıklanacak..
Merak edilen iki konu var..
Birincisi,ekonomi kime teslim edilecek?
İkincisi,Köşk-Saray dengesi nasıl kurulacak?
***
Ekonomi patronluğunun önemi şurda..
İki ayrı görüş var.. Biri faiz sebeptir,öteki faiz sonuçtur diyor..
Sebep diyen mi direksiyona oturacak, sonuç diyen mi?
Daha açık söyleyelim.. Babacan ekolü devam edecek mi, etmeyecek mi?
Piyasanın merakla beklediği bu..
***
Gelelim Köşk-Saray dengesine..
Dengenin tarifi öyle yapılmış ki, zannedersin kimya formülü!.
Üç gram ondan, beş gram bundan, iki gram şundan der gibi..
İktidara yakın gazetede okudum..
Sabah’ta Müderrisoğlu yazdı.. Yeni kabinenin oluşum formülü şöyleymiş:
***
‘Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tavsiyelerinin hassasiyetle dikkate alındığı, yüzde 49.5 oy performansı ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tercihlerinin de yansıdığı, tanımlanmış ve takvime bağlanmış ajanda çerçevesinde çalışan, ertelenmiş reformları hayata geçiren, dava arkadaşlığı ortak paydasını esas alan, kişisel ihtirasları arka plana iten kabine..’
***
Kabine dengesi kimya formülü gibi demem yanlış mı?
Ne oldu bize?
Fatih Terim’in sorusu önemli..
Değerli..
Yunanistan maçında yaşananlar olur böyle şeyler, bir grup kendini bilmezin işi denilmeyecek kadar önemli..
Terim’in tepkisi yerinde.. Haklı..
Maçtan sonra şöyle dedi; ‘Yunanistan Milli Marşı okunuyor, ıslıklar yükseliyor. Ölmüş insanlara saygı duruşu yapıyoruz, 1 dakika sabredemiyor muyuz? Lütfen! Ne oluyor bize.’
***
Şöyle de sorabiliriz..
Ne oldu bize?
Savaştığımız yıllarda bile Yunan bayrağına saygılı davranan millet ne oldu da Yunanistan Milli Marşı’nı ıslıklar hale geldi?
Siyasetçilerin..
Sosyal bilimcilerin..
Sosyologların..
Hepimizin kafa yorması gereken soru bu..
Ne oldu bize?
***
Daha da ötesi.. Saygı duruşunu da protesto ettik.. Kimi ıslık çaldı, kimi tekbir getirdi..
O güruhbu tavrıyla ne mesaj vermek istedi?
Oh olsun mu demek istendi.. Katillere destek mi çıkıldı?
***
Mesele Batı düşmanlığıyla, İslamofobiye tepkiylede açıklanamaz.. Ankara katliamında ölenler için yapılan saygı duruşu da protesto edilmişti..
Bi, canlı bombanın alkışlanmadığı kalmıştı.. O aşamaya kadar gelinmişti..
Gerçi, ölenleri ıslıklamanın anlamı öldürenlere destektir..
***
Terim, ‘Dışarı gidince bu durumu izah edemiyoruz’demiş..
Haklı..
Saygı duruşunu protesto etmenin izaha gelir tarafı yok..
Terim şöyle diyebilir; ‘Üstünüze alınmayın, size yönelik değil . Çünkü bu insanlar, Ankara’da ölenlere de, kendi vatandaşlarına da aynı davrandı.’
Ne oldu bize? Ne oldu?
Tariz ve tacize övgü!.
Hıncal Uluç ‘Üç güzel konser’başlıklı yazısına; ‘Geçen hafta üç güzel konser gecesi yaşadım, Avrupa’yı da geçip, bir Dünya Kültür Başkentine dönüşen İstanbul’da..’ cümlesiyle başlamış..
Fransız piyanist Laure Favre Kahn’ın Sabancı Müzesi’nde verdiği konser için şu satırları yazmış..
***
‘Chopin’leri adeta bir ağıt gibi yorumladıktan sonra, Mozart’ın Alla Turca’sı, de Falla’nın Ateş Dansı ve Bizet’nin l’Arlesienne’i ile nasıl coşturdu bizi.. Çocukluğuma gittim, Bizet’ye.. İlkokul üçte Arlezyen’i söylerdik biz, Türkçe yazılmış sözlerle.. Eğitime bakar mısınız?. Daha ilkokulda Verdi, Mozart, Bizet ile kulaklara yerleştirilen çok ses.’
***
Uluç’un çocukluğu 40’lı yıllar..
Tek parti dönemi..
Uluç; ‘Eğitime bakar mısınız?’diyerek övgüyle bahsediyor ama..
Devletin zirvesi o döneme, o dönemde Verdi’nin, Mozart’ın kulaklara yerleştirilmesine farklı bakıyor..
Cumhurbaşkanı’na göre; o dönem klasik Batı müziği konserleriyle ‘Cumhuriyet adına milletimiz bu şekilde tariz ve taciz ediliyordu..’
