Siyasetin iki yüzü var..
Biri; eğitimden sağlığa, ekonomiden güvenliğe kadar ülkenin geleceğine dair her konuda karar alarak (iktidar) veya karşı durarak (muhalefet) siyaset yapanlar..
Onlara politikacı deniliyor..
Diğeri; politikacıların aldığı kararları yorumlayarak.. Kimi zaman destek vererek, kimi zaman ağır dille eleştirerek siyaset yapanlar..
Onlara siyaset yazarı, köşe yazarı deniliyor..
***
Aslında politikacı ile siyaset yazarlığının çok farkı yok.. Sonuçta ikisi de siyaset yapıyor.. Sonuçta ikisi de kamuoyunu etkiliyor.. Sonuçta ikisi de ülkenin sorunlarını dillendiriyor..
İkisi de halkın nabzını tutmaya çalışıyor..
Politikacı halkın biraz daha içinde..
Siyaset yazarı da halkın içinde ama dinleyici rolünde, gözlemci rolünde..
***
Aslında aynı masada oturuyorlar.. Biri masanın bir tarafında, diğeri öteki tarafında..
Biri halktan aldığı yetkiyle icraat yapıyor..
Öteki kamu adına yapılan icraatları sorguluyor.. Yanlışlarını bulup çıkarmaya çalışıyor..
Görevi bu..
***
Yıllardır masanın bu tarafında oturdum.. Soran, sorgulayan, eleştiren tarafta.. Siyasete biraz daha tepeden, daha bütüncül bakmaya çalışarak..
Tatlı eleştiriler de yaptım, sert sözler de sarf ettim.. Ama eleştirilerimde haddimi aşmamaya özen gösterdim, kişiselleştirmemeye çalıştım..
***
Şimdi masanın öbür tarafına geçiyorum..
Sahaya çıkıyorum..
Neden derseniz?
Siyaset bilimi okumuş, gençliğinden beri siyaseti takip etmiş, yıllardır siyaset yazan, ülke meseleleriyle kalkan, ülke meseleleriyle yatan bir kişinin merakı deyin..
Siyaset mutfağını görme merakı..
Mutfağı görmeye karar verdim..
Müsaadenizle gidip bi bakayım; masanın öbür tarafında hayat nasıl!.