Başbakan 19 Mayıs nedeniyle gençlere hitap etmiş ve demiş ki..
‘Gerektiğinde gençlerin isyan duygusuyla hareket etmesinden doğal bir şey yoktur..’
Söz güzel de ya uygulama!..
Soru şu: İktidar, gerektiğinde bu tavrı koyan gençlere nasıl davranıyor?
Protestonun, gösterinin, yürüyüşün en doğal hakları olduğunu teslim mi ediyor..
Yoksa..
Üzerlerine yüzlerce polisi..
Onlarca TOMA’yı mı gönderiyor..
Biber gazıyla, tazyikli suyla ortalığı savaş alanına mı çeviriyor.. Önüne çıkanı (Polis yasasıyla bu hak verildi) gözaltına alıyor, içeri mi atıyor?
Hangisi..
İktidar, isyan duygusuyla hareket eden gençlere nasıl davranıyor?
H
Gezi protestosunda nasıl davrandığını gördük.. Bilgisayarının başından kalkıp, parmak arası terlikle Taksim’e koşan gençlerin karşısına devletin bütün gücüyle nasıl dikildiğine tanık olduk..
Arkalarında hiçbir örgüt yoktu..
Amaçları sadece seslerini duyurmaktı, haykırmaktı.. Taksim’in göbeğine kışla adı altında AVM, otel, rezidans yapılmasına isyandı..
Sadece AVM yapılmasına değil..
‘Hayatıma karışma, yaşam tarzı dayatma, beni dinle, bana saygı duy, ben de bu ülkenin insanıyım, senin gibi olmak, senin gibi yaşamak zorunda değilim’ diyenlerin haykırışıydı..
Ne oldu?
Polis orantısız güç kullandı.. Eline o güne kadar taş almamış gençlerin üstüne biber gazı sıktı.. Tazyikli suyla yerlerde süründürdü, meydanda cezalandırdı..
H
Başbakan dün gençlere dedi ki..
‘Dünyanın öbür köşesinde bile insan onurunu zedeleyen bir davranış varsa, gençlerin seslerini yükseltmelerinden doğal bir şey olamaz..’
Bırakın dünyanın öbür ucunu, gençlerin yanı başında, İstanbul’da Taksim’in ortasında insan onuru zedelendi..
Polis, sabaha karşı çevreci gençlerin çadırını bastı.. Zabıta çadırlarını yaktı.. Polis yüzlerine biber gazı sıktı.. O manzarayı televizyonda gören binlerce genç aynı akşam sokaklara döküldü..
Tam da Başbakan’ın dediği gibi davrandılar..
Tam da Başbakan’ın dün (19 Mayıs nedeniyle) gençlere yaptığı çağrıya uygun davrandılar..
Sonuç ne oldu?
Diyanet Başkanı zor durumda!..
Diyanet İşleri Başkanı kendine milyonluk Mercedes alınca eleştiri oklarının hedefi olmuştu..
Başkan dayanamadı..
Bir akşam televizyon programında ‘ibretiâlem için’ Mercedes’i geri vereceğini açıkladı..
İbretiâlem ne demek?
Başkalarına örnek olsun demek..
Diyanet İşleri Başkanı herhalde kamuda bu tür araç kullananlara örnek olsun diye Mercedes’i geri vereceğini açıkladı..
Açıkladı ama ilk tepki Cumhurbaşkanı’ndan geldi.. Mercedes’i iade etmemesini istedi.. Hatta bu işi seçim propagandası yaptı.. Muhalefeti suçladı.. Diyanet üzerinden din düşmanlığına bağladı..
Diyanet İşleri Başkanı ne yapacak merak ediyorum..
Mercedes’i verse Cumhurbaşkanı’nı dinlememiş olacak..
Vermese ‘ibretiâlem için’ sözünü yutmuş olacak..
Bu sebeple Başkan zor durumda dedim..
Vekil şoförden daha mı sorumsuz?
Milletvekili olma yaşı 18’e insin diye Meclis kapanırken yasa teklifi vermişlerdi, olmadı, gündeme bile alınmadı..
Başbakan dün muhalefeti gençlere şikâyet etti.. Seçilme yaşını muhalefet yüzünden 18’e indiremediklerini söyledi.. Cumhurbaşkanı ‘Ahmet Bey’e söyledim (Başbakan’a) seçilme yaşı 18’e inmeli’ dedi..
Anlaşılan o ki; iktidar vekil olma yaşını 18’e indirmekte kararlı ama çelişkili bir durum var..
Çünkü aynı iktidar servis şoförü olma yaşını yükseltti..
25’e çıkardı..
Niye mi?
Servis aracı kullanan kişinin olgun olması lazımmış. Sorumluluk sahibi olması lazımmış..
24, 23, 22, 21 yaş olmazmış..
18 yaş hiç olmazmış!.
Demek ki; iktidara göre milletvekilinin servis şoförü kadar ‘sorumluluğu’ yok.. Servis şoförü kadar ‘sorumluluk sahibi’ olması gerekmiyor..
