Uzun ‘Adalet Yürüyüşü’nün sonuna gelindi..
Ne oldu derseniz?
BİR: Türkiye üç haftadır ‘adalet’ kavramını konuştu..
İKİ: Yargının sorunlu olduğu, adalet dağıtmadığı; evlerin, işyerlerinin, kahvelerin, park ve bahçe buluşmalarının konusu oldu..
ÜÇ: Türkiye’de ortalığı yakıp yıkmadan, tahriklere kapılmadan barışçı eylem yapılabileceği ispatlandı..
DÖRT: Protesto yürüyüşünün anayasal hak olduğu zihinlere yerleşti..
BEŞ: köşe yazarlarının tek konusu oldu..
***
Başka?
ALTI: Polis demek, orantısız güç kullanmak demek değilmiş..
YEDİ: Polis denilince akla sadece cop, TOMA ve tazyikli su gelmezmiş..
SEKİZ: Polis göstericileri durdurmak için değil, onları korumak adına da görev yapabiliyormuş..
***
Başka?
Kılıçdaroğlu uzun yürüyüşe ‘Genel Başkan’ olarak başladı, ‘Lider’ olarak bitiriyor..
Salı akşamı NTV’deki programda da anlattım..
Lider olmak için tarihe damga vurmak gerekiyor..
Lider olmak için kitleleri peşinizden sürüklemeniz gerekiyor..
Lider olmak için insanların size yürekten inanması gerekiyor..
***
Örnek diyeceksiniz?
1970’li yıllarda adı dağa taşa ‘Karaoğlan’ diye yazılan Bülent Ecevit..
Günümüzden mi istiyorsunuz?
Tayyip Erdoğan..
15 Temmuz akşamı halka ‘Sokağa çıkın, meydanlara koşun darbeyi birlikte önleyelim’ çağrısı yaptı.. Yüz binler, karşımda tank var, tüfek var, kurşun var, tepemde helikopter var, F16’nın bombası var demedi dışarı fırladı..
Ölümü göze aldı..
Erdoğan’ın çağrısıyla darbecilerin karşısına dikildi..
***
Kılıçdaroğlu televizyon ekranından “Ben yürüyeceğim” dediği an lider olmaya adımını attı..
“İsteyen katılsın” dedi..
Güvenpark’tan yola çıktı, yürümeye başladı..
Bi baktık..
Peşine on binleri takılmış..
Üç hafta boyunca hem yürüdü hem peşindeki kitleyi ‘koordinat’ dışına çıkartmadı..
Beğenin, beğenmeyin..
Yürüyüşü doğru bulun, bulmayın..
‘Yürüyeceğim’ kararıyla Türkiye’yi kilitledi mi?
Türkiye’yi salladı mı?
Evetse..
Lider oldu demektir..
***
Şimdi denilecek ki; referandum öncesi de haftalarca Türkiye’nin gündemini belirledi..
Doğru..
Ama o liderliğin işaret fişeğiydi..
Ankara-İstanbul yürüyüşü mührü oldu..
Hep aynı kişiler mi bedel ödeyecek?
FETÖ denen yapı..
Yargıyı, askeri, polisi, bürokrasiyi ele geçirmişti..
At koşturdular..
Ülkenin solcularına, sosyal demokratlarına, liberallerine, ulusalcılarına, Kemalistlerine ve..
İtirazı olanlara kan kusturdular..
Kumpasla, tezgâhla hapse attılar..
İşlerinden ettiler..
İtibarsızlaştırmaya çalıştılar..
İş dünyasını haraca bağladılar..
Kendilerinden olmayan ya da kendilerine biat etmeyen esnafa kök söktürdüler..
İtham ettiler, fatura çıkarıp bedel ödettiler..
***
Bu iş bitti dedikleri..
O devir kapandı derken..
Ülkenin anahtarını teslim almaya kalkıştıkları gün karşılarına halk dikilince 40 yıldır örgütledikleri
yapı çöktü.
Ama o ne?
Devir değişti ama mazlum ve mağdurlar değişmedi..
Yine ülkenin solcularına, sosyal demokratlarına, liberallerine, ulusalcılarına, Kemalistlerine ve..
İtirazı olanlara kan kusturuluyor..
Aynı kişilere..
FETÖ’nün tarihten silmeye, ülkeden atmaya çalıştığı kesimlere bu kez FETÖ’cü damgasıyla fatura kesiliyor..
***
Ee..
İnsanlar da isyan ediyor..
Soruyorlar:
Hep biz mi bedel ödeyeceğiz?