Milli Güvenlik Kurulu terör örgütü oldukları yolunda tavsiye kararı aldı..
Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu kararını beklediklerini söyledi..
Anlaşılan o ki; MGK’nın tavsiyesini Bakanlar Kurulu yerine getirecek!.
Adı; Fethullahçı Terör Örgütü..
*
(Burada konu dışı parantez açmak istiyorum.. AKP’lilerin deyimiyle bu eski Türkiye’ye özgü alışkanlıktı.. 28 Şubat yöntemiydi.. Kararlar MGK’da alınır, Bakanlar Kurulu’na onaylatılırdı..
AKP’liler yıllarca bu durumu eleştirdiler, şimdi MGK’ya kendileri sarılıyor.. Şimdi kendileri MGK üzerinden politika belirliyor..
Nedeni de şu; MGK kararı deyince devlet kararı olmuş oluyor..)
*
Bakanlar Kurulu bu kararı alırken bir tek dayanağı var.. Terörle mücadele yasasındaki muğlak ifadeler.. Yasa öyle acayip ki; siyasi otorite istesin, savcı destek versin, eline silah almayan, eyleme katılmayan bir kişi bile anında terörist damgası yiyebilir..
*
(Bir parantez açma ihtiyacı daha doğdu.. Bir yapılanma, bir cemaat, bir dernek, bir sivil toplum kuruluşu mahkeme kararı olmadan, yargı tarafından terör faaliyetleri içinde oldukları tescil edilmeden, Bakanlar Kurulu kararıyla terör örgütü ilan edilebilir mi?
Edilirse o devlet hukuk devleti olur mu?
Bakanlar Kurulu bir yapılanmaya terör örgütü damgası vurursa, o yapılanma terör örgütü olur mu?
Olursa, yargı sıfırlanmaz mı?)
*
Cuma günü değindim.. Avrupa’ya vize (Schengen) bu sebeple kalkmıyor.. Avrupa, terör tanımını değiştir, somutlaştır, bize uydur diye bastırıyor, Ankara Fethullahçılar yüzünden ayak sürtüyor..
Neyse!..
*
Gelelim kritik soruya..
MGK’nın Fethullahçı diye tanımladığı yapı gerçekten terör örgütü mü?
Söz konusu olan paralel devlet dedikleri yapıysa; evet..
O yapı terör örgütüdür..
*
Niye mi?
Devlet terörü diye bir kavram var mı; var..
Şöyle ki..
Devletin askeri var, polisi var, jandarması var, istihbarat birimleri var.. Tabii ki; her türlü silahı, topu, tüfeği, tankı, uçağı da var..
Devletin polis-savcı-hakim-bürokrat-siyasetçi vasıtasıyla istediğini yapabilme kabiliyeti var..
Devlet..
Elindeki bu enstrümanları baskı aracı olarak kullanırsa..
İnsanları sindirmek için kullanırsa..
Yapıları çökertmek için kullanırsa
Devlet terörü olur..
*
Devletin içinde paralel yapı oluşmuşsa..
O yapı polis-savcı-hakim-bürokrat siyasetçi beşlisiyle teşekkül etmişse..
O yapı devletin enstrümanlarını baskı aracı olarak kullanmışsa..
İnsanları sindirmek..
Yapıları çökertmek için harekete geçirmişse..
Yaptığı terördür..
O yapıya paralel devlet terörü denir..
Beşiktaş’ın tek sorunu: Defans!
Beşiktaş az buz değil, büyük iş başardı..
Stadı yokken, göçebe hayatı yaşarken şampiyon oldu..
Futbolcuların üç yıldır o kentten bu kente koşturmaktan anası ağladı..
Beşiktaş sadece şampiyon olmadı, takımın iskeletini de oturttu.. Takım gibi takım oldu..
*
O halde şimdi sıra geldi; Avrupa’ya..
O halde şimdi sıra geldi; transfere..
Stat var, seyirci hazır.. Maddi zorluk var mı; onu bilmiyorum..
Kısaca, un var, şeker var.. Kavurmak için ocağa atacak odun da varsa mesele yok..
Yani para..
*
Şampiyonlar Ligi’nden iyi para gelecek.. Fener yıllardır Galatasaray’a çektiği kıyağı (Avrupa’ya gidemeyerek katılma bedelini GS’ye bırakarak) Beşiktaş’a da çekerse yönetimin eli rahatlar..
İstediği futbolcuyu alır..
Beşiktaş’ın iskeleti oturdu dedim ama defans sakat..
*
Bir kere defans kaleciler dahil tümden değişmeli.. Orta alan da takviye istiyor.. Quaresma’nın futbolu Beşiktaş’ın hızlı, tek pasa dayalı futbol anlayışına uymuyor.. Hatta Gökhan’ın da..
Gomez’le, Cenk kalıyorsa ileride problem yok gibi..
Şampiyonlar Ligi için bir takviye imkânı olursa; şahane olur..
*
Gördüğüm şu.. Beşiktaş defans problemini çözerse üç yıl eline kimse su dökemez..
İnternette sitelere düşen habere göre Fenerli Gökhan Gönül’ü alacakmış..
Gökhan çok iyi futbolcu, benim çok beğendiğim futbolcu ama 31 yaşında..
Beşiktaş’ta iş yapar mı?
Yapar.. İki yıl yapsa yeter!..
Gökhan’ı kim düşünmüşse; iyi düşünmüş..