Sıcağı sıcağına kaleme sarılmadım.. Bir gün bekleyeyim istedim.. Çünkü yeni şeyler söylemek lazımdı..
Teröre lanet olsun.. Demokrasiye darbe.. İstikrara kurşun.. Seçim öncesi karanlık eller devreye girdi.. Kaos planı.. Hükümete yönelik yeni bir hamle.. Yine düğmeye bastılar.. PKK susunca DHKP-C’ yi devreye soktular gibi..
Klasik, beylik, her olayda tekrarlanan cümleler kurmak istemedim.
Çünkü bu sözcükler meseleyi açıklamıyor..
-
Tabii ki teröre lanet olsun..
Savcı’ya yönelik saldırı tabii ki terörist eylemdir..
Bu konuda hemfikir olmayan yok..
Ama şu da var.. Eylemde bir gariplik var.. Eylemde akla mantığa oturmayan yönler var..
Teröristler dış güçlerin taşeronu da olsa, iç güçlerin maşası da olsa, yaptıkları eylemlerin bir hedefi vardır, bir amacı vardır..
Adliye Sarayı baskınında amaç neydi?
Ülkeyi karıştırmak, kaos çıkarmak, istikrarı bozmak!..
Yok canım.. Burası dandik ülke mi ki, iki terörist, bir tabanca, bir kare fotoğrafla istikrarın canına okuyacak, kaos yaratacak..
Geçiniz.. Bu yaklaşım teröristlerin arkasındaki eli görmemizi sağlamaz..
Tam tersi, ipin ucunu kaçırtır..
-
Her şey ortada değil mi?
Teröristler Berkin Elvan savcısını rehin alarak o dava için isteklerini sıraladılar..
Neymiş istekleri?
Polislerin ortaya çıkıp suçlarını itiraf etmeleri.. Özür dilemeleri.. Halk mahkemesinde yargılanmaları..
Bu taleplere çocuklar bile güler..
Niye Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı seçtiler?
Davayı sumen altı mı etmeye çalıştı, polisleri akladı mı, Berkin’i de terörist mi ilan etti, dosyayı kapatmaya mı kalktı?
Yooo.. Tam tersi, davanın önünü açtı, yol almasını etmesini sağladı..
Eee o zaman!..
Alın size bir soru işareti daha..
Neden o savcı?..
-
Operasyona gelelim.. Muhalefet haklı.. Ortada büyük bir başarısızlık var..
Bakın üç kişi binanın altıncı katında bir odada; ikisi terörist, biri rehine.. Polis operasyon yapıyor, herkes ölüyor..
İşin ilginci, anında polisin büyük başarısı ilan edildi..
Başarı nerde!..
Sokaktan geçen üç beş kişiyi topla.. Ellerine bomba ver, otomatik silahlar ver, yolla, aynısını yapardı.. Odadan sağ çıkan olmazdı..
Teröristler Savcı’yı vurduğu için operasyon başladı deniliyor.. Teröristler sağ yakalansaydı da oraya kimler göndermiş öğrenseydik..
Öyle ya.. Birileri göndermiş..
Arınç Balyozcular için ağlamış!..
Üzerinde fırtınalar koparılan Balyoz dosyası kapandı.. Bütün sanıklar beraat etti.. Belgelerin neredeyse tamamına yakını sahte çıktı..
Sahte olduğunu dünya âlem biliyordu da sonunda mahkeme heyeti de kabul etti.. Mağdurlar bu günlerde başlarına gelenleri gülerek anlatıyorlar ama beş yıllarlarına mal oldu..
40 ay hapis, 44 ay hapis, 48 ay hapis ne demek!.. Çoğu 16 yıl hapis yemişti, üstüne üstlük yedikleri ceza Yargıtay tarafından onanmıştı..
Ne olacakları meçhuldü.. Moraller sıfırdı..
Cemaat-iktidar ortaklığı bitmese, kavga çıkmasa büyük ihtimalle hâlâ hapisteydiler..
-
Şimdi soru şu..
Belgelerin sahte olduğunu kimler biliyordu..
Balyozdan yargılanan eski komutanlar Genelkurmay’ın bildiğini söylüyor.. Emekli Tümamiral Çetin ekranda anlattı..
Dedi ki; ‘Üç defa girip çıktım, her seferinde kuvvet komutanlarıyla konuştum.. Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a anlatmışlar. Bana, merak etmeyin, düzelecek dediler.. Deniz Kuvvetleri Komutanı Arınç’a da anlatmış, Arınç subaylarımıza neler yapmışlar’ diye ağlamış..
Bugün kandırıldık diyorlar ama mesele budur..