"Kış Masalları" diye bir kitap var evde. Sanırım Leyla doğduğunda satın almıştım. Her acemi baba gibi “Çocuğun bu kitabı okumasına daha en az beş yıl var” gerçeğini unutarak aslında kendime aldığım kitaplardan biri. “E çocuk artık kitapları yutmaya başladı, bunun da zamanı geldi, hem Türkçesine de yardım eder” diye piyasaya çıkardım dün. Meraktan mutfaktaki masaya oturup kendime bir çay koydum ve karıştırmaya başladım.
İlk masal Hans Christian Andersen’den. Hani “Andersen’den masallar” deriz ya, böyle tatlı tatlı anlatılan hikâye gibi şeylerle hafiften dalga geçmek için. İşin aslı hiç öyle değil. Andersen baba resmen Türk dizisi yazmış. Hem de acılı. Adı “Küçük Çam Ağacı”. Al bunu bir senaryo ekibine ver, uyarla, köyden kente geliş ve kayboluş hikâyesi olsun.
Küçük Çam Ağacı bir an önce büyümek ve ormandan kaçmak istiyor. Ama o bir ağaç ve olduğu yerde duruyor. Bir gün gelip bunu kesiyorlar Noel için. Seviniyor önce. Bir eve gidiyor sıcacık şömine, bir aile çocuklar, oyuncaklar falan. Ağacı süsleyince herkes, bizimki tabii mest oluyor. Ama işler tabii ertesi gün değişiyor. Noel bitiyor, ağaç önce tavan arasına (burada farelere eski güzel günlerini ve ormanı anlattığı bölüm resmen ağlatır), ardından odunluğa ve şömineye gidiyor. Yakıyorlar küçük çam ağacını parçalara bölüp. Sonunda da ağaç çok mutlu oluyor yanarak insanlara sıcaklık verdiği için. Ne masalmış. Andersen’den dramlar…
Muhtelif tartışma konuları
Yapay zekânın duyguları var mı? Google’da yapay zekâ üzerinde çalışan bir mühendis yapay zekânın ruhunun olduğunu söyledi geçen gün. Şirket bu görüşe katılmamış. Şimdi herkes böyle bir şeyin mümkün olup olmadığını konuşuyor. Bana sorarsanız, bu işte yavaş yavaş zurnanın zart dediği yere doğru geliniyor.
Elon Musk müzik endüstrisini kurtarabilir mi? Twitter’ı satın alma sürecinde şimdi de müzik telifleriyle ilgili önemli bir dönemeçten söz ediliyor. Twitter’a özel, blockchain teknolojisiyle doğrudan telif sahibini bir dijital cüzdana bağlayacak ve burada dijital para birimi üzerinden gelirler toplanmasını hedefleyen bir sistem. Teknoloji uzmanı değilim ama aracıların ortadan kalktığı her sistem kârlı oluyor gibi geliyor. Müzisyenlere her ek gelir can suyudur. Yapılır mı, yapılmaz mı? Tartışma bu. Bu arada elbette Musk’ın yapay zekâ robotu Optimus’un geliştirilme süreci altında ortaya çıkan bir konu bu. Kim mi geliştirecek bu robotu? Sizce? Tabii ki biz. Yani Twitter kullanıcıları.
Londra’ya gelenlere bir öneri
Londra’ya gelmek zahmetli iş şu aralar, hele ki şu kurlarla. Biliyorum. Ama yolunuz düşerse ve herkesin gittiği sıradan turistik semtlere, mekânlara uğramaktan arta kalan zamanınızda ilginç bir yer keşfetmek isterseniz, Darthmouth Park’taki
Bold’a gelin.
Londra’nın bu kuzeybatı semti Hampstead Heath Parkı’nın hemen yanında, Highgate, Islington, Kentish Town arasına sıkışmış bir mahalle. Buradaki Bold kafeyi İbrahim Aksu işletiyor. İbo kısaca. Bu küçücük, şirin mekânın kahvaltısı çok iyi, tek tek sayıp övmeyeceğim. Ama asıl müdavimler şahane. Benedict Cumberbatch başta (çılbır seviyormuş) bu civarda oturan pek çok oyuncu, yazar, çizer, gazeteci burayı lojistik üssü olarak kullanıyor. Burası aynı zamanda Fleabag dizisinin de çekildiği mekânlardan biri (kafeyi hatırlarsınız). Aklınızda bulunsun.