Zafer Şahin

Zafer Şahin

zafer.sahin@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

DEM Parti heyetinin TBMM Başkanı ve MHP lideri Bahçeli ile gerçekleştirdiği görüşmelerden sonra herkesin kafasında aynı soru var: Bu işin sonu ne olacak? Nereye gidiyoruz?

Ankara’da konuya vakıf, meseleyi iyi analiz eden, kulağı delik isimlerin ortak kanaati şu: Şubat ayını bekleyin. İmralı’dan terör örgütüne “Silahları bırakın” çağrısı gelecek.

Kim ne derse desin bu Türkiye için tarihi bir dönüm noktası. Devlet aklı merkezinde yer aldığımız coğrafyada sınırlar yeniden çizilerken iç cepheyi sağlamlaştırmaya çalışıyor. Küresel haydutların her zaman “Yumuşak karnımız” olarak gördükleri Kürt kartını bir kez daha bize karşı kullanmalarını engellemek için bir hamle yapıyor.

Haberin Devamı

Bulanık suda balık avlamayı seven provokatörler ise bize hararetle terör örgütünün silahları bırakmasının ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatıyor! Birilerinin iddia ettiği gibi ortada bir terörle müzakere durumu yok.

Devlet aklıyla yürütülen ve özünde 85 milyonun birliğini, bütünlüğünü, huzurunu ve refahını önceleyen strateji dahilinde ilerleyen bir süreçten geçiyoruz. Buna illa bir isim konulacaksa “Geleceğe Dönüş Projesi” denilebilir.

Geçmişimiz nasıl ortaksa geleceğimiz öyle olacak. Kimsenin bin yıllık kardeşliğimizi bozmayı aklından bile geçiremeyeceği bir geleceği hep birlikte inşa etmek zorundayız.

Provokasyonlara ve provokatörlere dikkat et Türkiye…

Kardeşlik ipine sarılmanın tam zamanı

Cumhuriyet tarihi boyunca ne zaman kafamızı kaldırsak bizi Kürt meselesi ve terörle vurdular... 1925 Şeyh Sait isyanı, Musul petrollerinden vazgeçelim diye İngilizlerin bize oynadığı bir oyundu.

Bugün bazılarının yere göğe sığdıramadığı Beşar Esad’ın babası yıllarca ihtiyaç duyduğunda kullanmak için PKK’ya kol kanat gerdi...

Komşumuz Yunanistan, topraklarındaki PKK kamplarında Türkiye’yi vuracak militanlar yetiştirdi... Gizli bir el siyaset kurumunun silahsız çözüm üretmesine hep engel oldu.

90’lı yıllarda sorunu çözmek için irade gösteren iki önemli figür ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis...

Haberin Devamı

Her ikisi de şüpheli bir şekilde öldürüldü...

1995’te PKK terörüne karşı önlem almak için Kuzey Irak’a 35 bin askerle giren Türkiye’yi bu kez Alevi - Sünni çatışmasıyla hizaya getirmek istediler.

Türkiye, Kürt meselesini çözmek noktasında en ciddi ve cesur adımı 2013’te attı.

İç huzurunu sağlamış, istikrarlı bir Türkiye’ye ne Ortadoğu’da ne de Avrupa’da kimsenin tahammülü olmadığı bir kez daha anlaşıldı...

Önce Gezi olayları sonra 17- 25 Aralık süreci patlak verdi... Ve bugün...

Birbirimizi yemekten vazgeçip, sosyal medyadaki zırvalamaların etkisinden kurtulamadığımız için büyük resmi göremiyoruz...

Ya 100 yıllık düşmanlarımıza Türk- Kürt hep birlikte anladığı dilden yanıt vereceğiz...

Ya da onların bize diktiği gömleği giyip geçmişte olduğu gibi kaderimize razı olacağız...

Mesele bu kadar basit…

Emekli asker belediyeciliği 

Dünden bir gazete haberi: Tuzla Piyade Okulu’nda 2023’ün 10 Kasım günü yaşanan olaydan sonra TSK’dan ihraç edilen 4 teğmen ABB Başkanı Mansur Yavaş tarafından belediyede işe alındı!

Haberin Devamı

Yavaş’ın “Genç teğmenlere sahip çıkan Başkan” imajını perçinleyecek bu tasarrufunun faturasını Ankaralı ödeyecek. Keşke Ankaralının cebinden yapılan jestler teğmenlerle sınırlı kalsaydı.

Son bir haftada biri emekli Tümgeneral, diğeri emekli Albay iki ismi belediyenin iki şirketine genel müdür olarak atamış Mansur Yavaş! Bu atamalarla beraber Ankara Büyükşehir’de genel müdür-daire başkanı sıfatıyla görev yapan emekli asker sayısı da 10’a yükselmiş! (4 teğmen dahil)

Yüzde 60 oyla seçilmiş bir yerel yönetici kimlerle çalışacağına elbette kendisi karar verir. Ancak şu iki soruyu da sormadan geçemiyor insan…

1-Emekli askerler belediyecilikten ne kadar anlıyor?

2-Seçim dönemi sizinle birlikte yol yürüyen, siz Ankara’yı kazanın diye gecesini, gündüzüne katan kimse yok mu etrafınızda Mansur Bey? Varsa neden atamalarda onları görmezden geliyorsunuz?